Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün düşünecek, yazacak bir dolu ciddi konu var mutlaka.

        Ya da daha önemsiz ama popüler olabilir. Süper finaller vesaire.

        Belki kendini filan anlatabilirsin; gezdiğini, yediğini, şahsi derdini.

        Esasen, bir borç olarak şunu yazacaktım, yarına bıraktım:

        1 Mayıs 1977!

        Bunu, Halil Berktay’ın tarihçiden ziyade “ancı” çıkışına kızmaktan ziyade…

        O tarihi gün, insanlar üst üste yığılırken, Kazancı başında, sonra Beyaz Renault” ateşine tanık biri olarak, o insanlara bir borç diye yazacaktım.

        Bir de tam da o günlerde omuz omuza arkadaşım Ümit Kıvanç’ın, Taraf’ta yazılarını keserkenki tavrına, ama esas o günlerimize bir saygıyla yapacaktım.

        Yarın yazarım, dedim.

        Şimdi, küçük bir operasyon arifesinde olmanın duygusallığıyla belki; bir süredir “Bu kadarına PES diyen” 170 bin insana dair yazılar, tehditler, yok öyle şey mırıldanmaları, ama en çok, iç kafeslerini kıranlara saygıyla sadece bir mektup koyacağım.

        Deyin ki, bir gazeteciye bir ödül!

        Minik sütkızlar başta; çocuklukları, gençlikleri, hayatları hep sıkışmış, ezilmiş, hoyratça hırpalanmış, yok edilmiş herkesi anarak!

        Astına, altına özlük hakkı diye, onların da kendi altındakini yargısız cezalandırması, rahatça ezmesi için yetki vaat etmekle övünen “kastlar”a öfkeyle…

        AİHM’in, “İnsan haklarına, (adil) yargılanma hakkına aykırıdır” diye Türkiye’yi mahkûm ettiği yargısız infazlarını; ödül diye altlarına bulaştırmak isteyenlere inat!

        Tepeden tırnağa, insanı insanlıktan, hukuku haktan, özgürlüğü yürekten koparmak isteyen herkese inat.

        Küçücük çocukların teslim edildiği hayatları; “Bun sen seçtin” diye kürek mahkumiyetine, köleliğe, koşulsuz itaat ve ebedi sessizliğe çevirenlerin alayına inat!

        Bir kelimene bir şey olur diye, on binlerce kelime desteğiyle yanınıza koşuverenlere selam ve teşekkürle!

        ***

        Sayın Talu; Genelkurmay, Bu statülere talep, kişilerin kendi tercihidir’ demiş ama 13 yaşımdaydım anlamadım! Anladığımda ise, 15 yıl çalışacaksın dediler.

        4 yaşımdayken ölen Astsubay babam yaşasaydı statükoculuğu anlatırdı belki; genç yaşta 3 çocukla dul kalan ortaokul mezunu annemin ise tek isteği, maaşa bağlanıp yıllardır çektiği sıkıntıldan kurtulmaktı.

        Maddi imkansızlıktaki ailemi ikna edip askeri okuldan tazminatı bile göze alıp ayrılmak istemenin tek çaresi üniversite sınavına girmekti, ama yasaktı.

        17 yaşında kaza-i rüşt kararıyla astsubay olabildim. 18’e gelip rüştüme erdiğimde 1 yıllık astsubaydım; 15 yıl mecburi hizmete mahkum edildiğimi anladım. Yıllarca baskıcı ve haksız zihniyete karşı dik durayım dedim, sağlığımdan oldum.

        Cezam bitince ayrılırım dedim, çoluk çocuğuma bencillik etmek istemedim, yaş ilerlemiş ne iş yapabilirim. 20’inci yıldayım, yaş kanunundan etkilenmesem emekli olacaktım, oradan da darbe yedik.

        Son zamanlarda astsubayların birlikteliği, haksızlıkların haykırılması, meslek hayatımda hiç yaşamadığım mutluluğu getirdi. Ölüm yatağındaki bir insanın, çektiği sıkıntılardan kurtulacağını düşünmesi gibi bir hissiyat var içimde.

        Bu oluşumun sonunun ne olacağını düşünmeden deli gibi destekliyorum. Beni mutlu eden, insanların gerçekleri duyuyor olması. Çevremdekiler problemi hep bende bildi. Artık gördüler, gördükleri ise yaşadıklarımın binde biri.

        Dik duruşunuz, çabalarınız için binlerce kere teşekkür ederiz. Bu insanların kalbine bir kere girdiniz, bundan sonra çıkmanız imkânsız. Yasaklamalar ise sizi kalbimizin derinliklerine iteklemekten başka bir şey yapmaz. Tüm kalbimle saygılarımı sunuyorum.

        Şike mike yok!

        Federasyon mederasyon, hukuk mukuktan da hızlı mızlı davranarak süper müper ligimiz migimiz için futbolumuzu mutbolumuzu aydınlığa maydınlığa çıkartacak harika marika bir karar marar verdi.

        Profosyonel mrofesyonel futbol mutbol disiplin misiplin kurulu murulu dedi ki:

        Şike mike yok!

        Sadece teşebbüs meşebbüs var!

        O yüzden sadece birkaç müteşebbis müteşebbis ceza meza aldı!

        Ceza meza da faaliyetlerden maaliyetlerden şu kadar mu kadar zaman men mendir!

        Şimdi bu kadar kulüp mulüp bu kadar insan minsan, bu kadar taraftar maraftar birbirine girdi.

        Bu kadar kişi içeride miçeride, hapiste mapiste kaldı.

        İşte budur:

        Tertemiz mertemiz Türk futbolunda mutbolunda hiçbir mok yoktur!

        Top mop yuvarlak muvarlak…

        Kafalar mafalar kıyaktır!

        Ey ahali mahali…

        Siz birbirinizi yeyin meyin…

        Ey siporcu miporcu…

        Birbirinize ırkçılık mırkçılık edin; bir ötekinize hain tekme mekme sallayın.

        Şike mike yoktur…

        Esasen…

        Futbol mutbol da yoktur!

        Siz de yoksunuz moksunuz…

        Hepiniz hayal meyalsiniz!

        Not mot: Dayanamayıp sadece Habertürk internet sitesine eklenmiş yazı mazıdır!

        Diğer Yazılar