Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Umarım siz geride kalan meslektaşlarım hak ettiği özlük haklarına ve insan hakları ile insani koşullarda yaşayıp çalışma şartlarına kavuşursunuz.

        Geride 71 yaşındaki annemi, 9 yaşındaki oğlumu bırakıyorum.

        Vakıfbank’a 2 adet kredim ve bir miktar bonus kredi kart borcum vardı. Geride kalanlara bunları bıraktığım için ayrıca özür diliyorum.”

        37 yaşındaydı, sizin oğlanlardan az daha büyük.

        “Polis Kürsüsü”ne canlı canlı bu mesajı attıktan hemen sonra, Çeşme Adliyesi önünde silahını şakağına ateşledi.

        Kölelik düzeni ve birkaç bin liralık borç yüzünden intihar eden polis memuru Erol Benzer’in “geride kalan meslektaşları” artık Muhafız Demokrat düzende fiilen “şaibeli servetlerin de muhafızı”!

        28 Şubat Müdahalesi ile hapisten çıkan, iktidar diliyle “hayırsever” Reza Bey’in Acem Aşıran makamında tapelenen konuşmasındaki…

        “Orospu ile memurun bahşişini önden vereceksin” atasözünde aşağılanan “memurlar”dan onlar da.

        Öyle ya, Reza Bey tahliye olunca Başbakan ne dedi?

        Adalet yerini buldu!

        Dediğine göre, “Yürütmenin yargı sürecine müdahalesi söz konusu olamazdı”!

        ***

        Gamze Filiz Aslan 35 yaşındaydı, İşsiz, tayini yapılmayan bir öğretmen. Bir av tüfeğini daha dün kendisine ateşledi.

        Ceyda Ceren Denker 25 yaşındaydı. Ataması yapılmayan, işsizlikten onuru kırılmış bir öğretmen. 4. kattan attı kendini.

        Esen Çelik 30 yaşındaydı. Yine işsiz, tayini yapılmayan, idealleri paramparça öğretmen. 5. kattan attı kendini.

        Ahmet Fazlı Elçi 40 yaşındaydı. Kadrosuz, sözleşmeli, bir nevi köle öğretmen olarak çalışıyordu. Yaz tatilinde o yüzden maaşı kesildi. Öğretmenlik yaptığı okulun içinde, tatilde kitapların taşınması işinde 40 TL yevmiye ile hamallık yaparken kalp kriziyle öldü.

        28 Şubat Müdahalesi ile hapisten çıkan “Hayırsever” Rıza Beyefendi, aynı tahliyelerle oğluna kavuşan müstafi bir bakanın telefondaki yakınına bir ara demiş ya…

        “Orospu ile memurun bahşişini önden vereceksin”.

        İşte şımarık servetle aşağılanan memurlardan kimisi de bu insanlar.

        Öyle ya, Reza Bey tahliye olunca ne oluyor?

        Adalet yerini buluyor!

        ***

        Astsubay Ş, Y. 35 yaşındaydı; öyle böyle epeyce kredi kartı borcu yapmıştı. Sıkıştı, çıldırdı, cinnet diyorlar ya… eşini ve 12 yaşındaki kızını öldürüp intihar etti.

        Astsubay E.T. 39 yaşındaydı; bankadan para çekip borsada biraz kazanmayı ummuştu. Kaybedince kendini astı.

        Emekli astsubay H. 47 yaşında, 2 çocuk babasıydı. Kefil olduğu arkadaşları yüzünden 30 bin TL borçlanmıştı. Ödeyemedi, kendini astı.

        Astsubay B.A. 37 yaşındaydı. Babasının memlekette tarlayı bile satıp kumarda kaybetmesine, borç yapmasına, utanca dayanamadı; babasını öldürdü, intihar etti.

        Astsubay M. G. kızının düğünü için borçlanmış ama ödeyemiyordu. Borcunu canıyla ödedi.

        Uzman Çavuş R. K. Bir aylık maaşından az fazla bir kredi kartı borcu yapmıştı. Bir arkadaşının kredi kartı üzerinrde. Sadece borcu değil, biri 10 aylık iki evladı vardı. Borcu ödeyemediği için kendi canını verdi.

        Astsubay Z. H. T. 5 aylık bir bebeğin babasıydı. 20 bin TL borcu vardı. O günlerde gazetede yazdığım gibi, OYAK’ta bunun çok çok üstünde, ama çekmesi yasak olan birikimi de vardı. Fakat 5-10 bin TL’lik borç yüzünden komutanlar onları “Ahlaka aykırı hayat”la suçlayıp ordudan da attırabiliyordu. Bu cendereden çıkamadı. Ancak kendi canını alıp ailesinin OYAK’taki paraya kavuşarak borçları ödeyebilmesini sağladı. Ölüsü dirisinden az daha değerliydi.

        Birkaç bin liralar yüzünden, bu insanlar ya bunaldı, ya utandı, ya baskı altında kaldı, ordudan atılma ve hayat boyu lekelenme korkusu yaşadı; belki de ölümüyle ailesine, minik çocuklarına bir tazminat bırakabilmek istedi.

        Bir de, deniyor ya, çoğu babaydı, evlat nedir, bilirdi!

        Neyse ki Reza Beyler tahliye edilince Adalet yerini buldu.

        ***

        O astsubaylardan “geride kalanlar”ın örgütü, dün Galatasaray Lisesi önünde, yani yıllarca Cumartesi Anneleri’nin kayıp evlatlarının bir kemiğini bile aradıkları meydanda yaptıkları TEMAD açıklaması ve yürüyüşle, “Açlık grevi” ve “Ölüm orucu” başlattı.

        Onlar, düzenin milyonlarca insana karşı milyonlarca dolardan yana (bir kez daha) şekillenmesinde önemli bir isim olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, pek onun kadar önemli, değerli sayılmayan astsubay meslektaşları.

        Muhterem Reza Bey’in, “Orospu ile memurun bahşişini peşin vereceksin” şeklindeki hayırseverlik şiarında toptan hakaret ettiği memurlardandı o ölenler; yine öyleler geride kalanlar.

        Rezaları, babaları,oğulları, alicengizleri, havuzları korumak kollamak için hukuk düzeni altüst edilirken, Meclis buna seferber olurken; muhalefetin daha yeni verdiği “Astsubay intiharları araştırma önergesi” bile iktidar tarafından kabul görmeyen “memurlar”!

        ***

        Öyle ya…

        28 Şubat Zincirleme Yargı Müdahalesi ile Adalet yerini buldu…

        Bu polisler, askerler, öğretmenler aşağılanır, sıkışır, baskı ve tehdide maruz kalır, bir kaç bin liralık borçtan yahut işsizlikten utanıp kendi canını alırken…

        Küstah “Bahşişçiler” yüzünden toptan lekelenen bu “memurlar” tükenir, erir, sıfırlanırken…

        Dillerinizden hiç düşmeyen avrolar, dolarlar, adalar, arsalar, araziler, havuz medyalarsa bu Adalet…

        Hakikaten Adalet tam yerini buldu!

        Diğer Yazılar