Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Ortadoğu’nun mazlumları” adına bir umut üflenmişti…

        Sonra “mazlumların mazlumlara kırdırılması” üzerine sinsi politikalarla o umut küllendi.

        Başbakan ve iktidarı; o mazlumlar için “iyi şeyler söyleme”, bir ufuk açma kabiliyetini epeydir yitirdi.

        Böyle değildi ama böyle oldu!

        ***

        Çünkü daha iktidarın başında, üstelik kafasına ABD’den ve içeriden “silah” dayanmışken; çıksın istesen de öyle böyle çıkmamış “tezkere”yle başlamış umut yolculuğu vardı Ortadoğu için.

        yalancı bahar Öyle ya, bir istilaya Meclis kararıyla direnen bir ülke vardı.

        Libya’dan Mısır’a, Filistin’e, bilhassa Gazze’ye hakikaten bir “ağabey” eli gibi algılandı.

        Oysa sonradan ortaya çıktı ki, mesele ağabeylik değil, ağalık.

        Mesele her türlü baskı ve dayatmaya efelik değil; kimi durumda resmen efendilik.

        Mesele her türlü mazlum değil; seçerek, ayırarak, bloklar kurarak mağrurluk.

        Mesele bir isyan ateşi değil; bir bölgesel iktidar oyunu.

        Mesele halkların kaderi değil, Osmanlı ruhu!

        Mesele “Van minüt” değil; çünkü van minüt zaten van minütlük!

        ***

        2003’te eğrisine doğrusuna tezkere reddi ile, Ortadoğu halklarına reva vesayet ve esarete karşı; hem o halklar, hem Batı’nın kamu vicdanı nezdinde kazanılmış müthiş itibardan nereye varıldı?

        O halklara karşı Kürecik’e kalkan, sağa sola NATO Patriot’u diktiren; İncirlik’teki atom bombalarını muhafaza eden bir “emperyalizm ortağı” ile…

        Bizzat kendi “emperyal hayaller”le bezenmiş stratejik sinsilik noktasına.

        Suriye’de, Libya’da Ortadoğu despotu devirmek adına; S. Arabistan’ın, Körfez’in en koyu Ortadoğu despotlarının parasıyla, karasıyla, tezgahıyla yamulmuş; ABD ve NATO hesaplarına yumulmuş “mazlumculuk”un da cilası döküldü haliyle.

        En fenası, “bahar” umutlarını, karnabahara döndüren ikiyüzlülük süreciydi.

        “Halkların baharı”na düşman Suudi Sarayı ve Emirler ile kol kola yalancı bahar oportünizmi.

        Despotlarla demokrasi atmasyonu.

        Anti-emperyalizm imitasyonu!

        Despotların halkları kırmasına, halkların birbirini kırmasına silah, para nakliyesi yapan; TR iken TIR olmuş bir cinlik!

        ***

        Tabii her cinlik, hinlik olarak da tezahür ediyor.

        Despotlara karşı ayaklananların kimi de sayende kafa kesen bir halifeliğe varıyor.

        Ve esas, “bu yollarda beraber yürüyeceklerini” zanneden, iltifatına, ilgine en mazhar gözükenler dahi; Mursi gibi, Gazze gibi, öyle ya da böyle, yolda yalnız kalıyor.

        Çünkü, Mısır darbecilerine laf edip Batı’ya sitem edip darbenin esas organizatörü Suudi Sarayı’na tek laf edemeyen ikiyüzlülüğü zamanla halklar da kavrıyor.

        O yüzden, Hamas yeniden Esad’cı…

        O yüzden, kimi için İran bir hami…

        O yüzden,“İsrail’e özür dilettik” diye böbürlenirken…

        Tam o sırada hem de…

        İsrail’in tarihte kendi başına gelenden miras aldığı toplu cezalandırma katliamı yeniden Gazzeli çocukları vuruyor, yakıyor, eziyor.

        Çünkü siyasetin, kamu vicdanının ilkeleri başka…

        Her şeye sürekli otoriterlikten, hakimiyetten, mağrurluktan ve daha ötesi, ticaretten bakan oportünizmin sefilliği başka!

        ***

        Öyle ya da böyle, her mazlum halk…

        Senin de bir otorite, bir devlet, bir niyet olarak esasen kendi halkına, en azından bir kısmına ne yaptığına bakar.

        Nasıl, kendi mazlumlarını ezip yok sayan cumhuriyet; nato mato, kore more, Cezayir mezayir derken neden sonra mazlum halklar için umut değil, ihanet olmayı seçmişse…

        Kendi halkının bir kısmını gazlayıp duran mazlumculuk da, Gazze’de bile umut olmayı sürdüremiyor işte.

        ***

        İşte o yüzden, İsrail’in hükümran ve hükümdarlarının, devletin, faşizan iktidarın bir halkı ezip geçen intikam ve nefret politikalarıyla mücadele yerine; bizim devletlular ve bir kısım ahalideki toptan “Yahudi nefreti”

        Irkçılığa varan İsrail eksterminatörlüğüne karşı, bizzat senin de hemen ırkçılık terminaline koşman da daha kolay!

        Milletin gazını almak için, İsrail devletinin bir halk üzerindeki faşizanlığına karşı, hakkın, adaletin, insanlığın öfkesinden ziyade, faşizan bir lisana koşmak kestirme yol.

        Oferler’e avanta liman ve hisse vermemek, yargı o avantalara dokunulmasın diye by-pass için Meclis’te seferber olmamak, İsrail’e tank ihalesini 7 yıl boyu yutmamak, yutkunmamak; Mavi Marmara’yı boğanları yetiştiren okulun finansörüyle kanka olmaktan utanmak; Mavi’nin yanaşamadığı kanlı sulara ticari gemileri asla yollamayıp paraya tamah etmemek ise çok zor!

        ***

        Tabii ki kömür olmuş bir Gazzeli çocuk bunları artık bilemeyecek…

        Ama tarih diye bir kayıt da var!

        Günahların yazıldığı o defter gibi işte!

        Diğer Yazılar