Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Kuran Fihrist Sözlüğü Nimet İle İlgili Ayetler Nelerdir? Kuran Fihristi İle Nimet Ayetleri Nedir?

        Kur'an fihristi, Kur'an-ı Kerim'de bulunan ayetlerin konularına göre düzenlenmiş bir indekstir. Bu indeks, Kur'an'da bahsedilen konuların alfabetik bir şekilde sıralandığı ve her konunun hangi ayetlerde geçtiğini belirten bir referans kaynağıdır. Kur'an fihristi, Kur'an okuyucuları için oldukça faydalı bir araçtır ve Kur'an'ın içeriğini daha iyi anlamalarına yardımcı olur.

        Nimet Ayetleri Nelerdir?

        Nimet ile ilgili ayetler de bu noktada sık sık araştırılan konulardan birisi olarak öne çıkmaktadır. Kuran-ı Kerim\’de Nimet ile ilgili ayetler yer almaktadır

        Nimet İle İlgili Ayetler Nedir?

        Fatihâ Suresi, 6. ayet:

        Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna

        Bakara Suresi, 40. ayet:

        Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki Ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun.

        Bakara Suresi, 122. ayet:

        Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın.

        Bakara Suresi, 150. ayet:

        Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede olursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz.

        Bakara Suresi, 211. ayet:

        İsrailoğulları'na sor, onlara nice açık ayet(ler) verdik. Kendisine geldikten sonra kim Allah'ın nimetini değiştirirse, (bilsin ki) şüphesiz Allah, cezası pek şiddetli olandır.

        Bakara Suresi, 231. ayet:

        Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah'ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitabı ve hikmeti anın. Allah'tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir.

        Al-i İmran Suresi, 103. ayet:

        Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.

        Al-i İmran Suresi, 171. ayet:

        Onlar, Allah'tan bir nimeti, bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.

        Al-i İmran Suresi, 174. ayet:

        Bundan dolayı, kendilerine hiçbir kötülük dokunmadan bir bolluk (fazl) ve Allah'tan bir nimetle geri döndüler. Onlar, Allah'ın rızasına uydular. Allah, büyük fazl (ve ihsan) sahibidir.

        Nisa Suresi, 69. ayet:

        Kim Allah'a ve Resul'e itaat ederse, işte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?

        Nisa Suresi, 72. ayet:

        Şüphesiz içinizden ağır davrananlar vardır. Şayet, size bir musibet isabet edecek olsa: "Doğrusu Allah, bana nimet verdi, çünkü onlarla birlikte olmadım" der.

        Maide Suresi, 3. ayet:

        Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkara sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı seçip-beğendim. Kim 'şiddetli bir açlıkta kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalırsa' -günaha eğilim göstermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir.) Çünkü Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

        Maide Suresi, 6. ayet:

        Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz.

        Maide Suresi, 7. ayet:

        Allah'ın üzerinizdeki nimetini ve: "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.

        Maide Suresi, 11. ayet:

        Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü. Allah'tan korkup-sakının. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler.

        Maide Suresi, 20. ayet:

        Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti: "Ey kavmim, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi."

        Maide Suresi, 23. ayet:

        Korkanlar arasında olup da Allah'ın kendilerine nimet verdiği iki kişi: "Onların üzerine kapıdan girin. Girerseniz, şüphesiz sizler galibsiniz. Eğer mü'minlerdenseniz, yalnızca Allah'a tevekkül edin." dedi.

        Maide Suresi, 65. ayet:

        Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kötülüklerini örter ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık.

        Maide Suresi, 66. ayet:

        Ve eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine Rablerinden indirileni (Kur'an'ı) ayakta tutsalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (sayısız nimeti) yiyeceklerdi. İçlerinde aşırı olmayan (mutedil) bir ümmet vardır. Onlardan çoğunun yaptıkları ise ne kötüdür!

        Maide Suresi, 110. ayet:

        Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab'ı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) Benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğulları'na apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkara sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğulları'nı senden geri püskürtmüştüm."

        Araf Suresi, 69. ayet:

        "Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? (Allah'ın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını) hatırlayın. Öyleyse Allah'ın nimetlerini hatırlayın, ki kurtuluş bulasınız."

        Araf Suresi, 74. ayet:

        "(Allah'ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."

        Enfal Suresi, 53. ayet:

        Nedeni şu: Bir kavim (toplum), kendinde olanı değiştirinceye kadar Allah, ona nimet olarak bağışladığını değiştirici değildir. Allah şüphesiz işitendir, bilendir.

        Tevbe Suresi, 21. ayet:

        Rableri onlara Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar için, kendisine sürekli bir nimet bulunan cennetleri müjdeler.

        Yunus Suresi, 9. ayet:

        İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yöneltip-iletir (hidayet eder).

        Hud Suresi, 10. ayet:

        Ve andolsun, kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona bir nimet taddırsak, kuşkusuz; "Kötülükler benden gidiverdi" der. Çünkü o, şımarıktır, böbürlenendir.

        Hud Suresi, 52. ayet:

        Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın. Suçlu-günahkarlar olarak yüz çevirmeyin."

        Yusuf Suresi, 6. ayet:

        "Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

        İbrahim Suresi, 6. ayet:

        Hani Musa kavmine şöyle demişti: "Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır."

        İbrahim Suresi, 28. ayet:

        Allah'ın bu nimetini inkara değiştirenleri ve kavimlerini 'yıkım ve azap' yurduna konduranları görmedin mi?

        İbrahim Suresi, 34. ayet:

        Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.

        Nahl Suresi, 18. ayet:

        Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

        Nahl Suresi, 53. ayet:

        Nimet olarak size ulaşan ne varsa, Allah'tandır, sonra size bir zarar dokunduğunda (yine) ancak O'na yalvarmaktasınız.

        Nahl Suresi, 71. ayet:

        Allah rızıkta kiminizi kiminize üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip-verici değildirler. Şimdi Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?

        Nahl Suresi, 72. ayet:

        Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı ve size eşlerinizden çocuklar ve torunlar yarattı ve sizi güzel şeylerden rızıklandırdı. Şimdi onlar, batıla mı inanıyorlar ve Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?

        Nahl Suresi, 81. ayet:

        Allah, sizin için yarattığı şeylerden gölgeler kıldı. Dağlarda da sizin için barınaklar-siperler kıldı, sizi sıcaktan koruyacak elbiseler, sizi savaşınızda (zorluklara karşı) koruyacak giyimlikler de var etti. İşte O, üzerinizdeki nimetini böyle tamamlamaktadır, umulur ki teslim olursunuz.

        Nahl Suresi, 83. ayet:

        Onlar, Allah'ın nimetini biliyorlar, sonra da inkar ediyorlar; onların çoğu inkar edenlerdir.

        Nahl Suresi, 112. ayet:

        Allah bir şehri örnek verdi: (Halkı) Güvenlik ve huzur içindeydi, rızkı da her yerden bol bol gelmekteydi; fakat Allah'ın nimetlerine nankörlük etti, böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak, ona açlık ve korku elbisesini tattırdı.

        Nahl Suresi, 114. ayet:

        Öyleyse Allah'ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal (ve) temiz olanlarını yiyin; eğer O'na kulluk ediyorsanız Allah'ın nimetine şükredin.

        Nahl Suresi, 121. ayet:

        O'nun nimetlerine şükrediciydi. (Allah) Onu seçti ve doğru yola iletti.

        İsra Suresi, 83. ayet:

        İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır.

        Kehf Suresi, 95. ayet:

        Dedi ki: "Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan), daha hayırlıdır. Madem öyle, bana (insani) güçle yardım edin de, sizinle onlar arasında sapasağlam bir engel kılayım."

        Meryem Suresi, 58. ayet:

        İşte bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah')ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar.

        Enbiya Suresi, 102. ayet:

        Onun uğultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) içinde ebedi kalıcıdırlar.

        Hac Suresi, 56. ayet:

        Mülk, o gün yalnızca Allah'ındır. O, aralarında hükmedecektir. Artık iman edip salih amellerde bulunanlar; nimetlerle donatılmış cennetler içindedirler.

        Mü'minun Suresi, 10. ayet:

        İşte (yeryüzünün hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varis olacak onlardır.

        Şuara Suresi, 22. ayet:

        "Bana karşı lütuf-dediğin nimet de, İsrailoğulları'nı köle kılmandan dolayıdır."

        Şuara Suresi, 85. ayet:

        "Beni nimetlerle-donatılmış cennetin mirasçılarından kıl,"

        Neml Suresi, 16. ayet:

        Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma-dili öğretildi ve bize herşeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir üstünlüktür."

        Neml Suresi, 19. ayet:

        (Süleyman) Bu sözü üzerine tebessüm edip güldü ve dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın salih bir amelde bulunmamı ilham et ve beni rahmetinle salih kulların arasına kat."

        Kasas Suresi, 17. ayet:

        Dedi ki: "Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkarlara destekçi olmayacağım."

        Ankebut Suresi, 67. ayet:

        Görmediler mi ki, çevrelerinde insanlar kapılıp-yağma edilirken, Biz Harem (Mekke)yi güvenilir (ve dokunulmaz) kıldık? Yine de onlar, batıla inanıp Allah'ın nimetlerine nankörlük mü ediyorlar?

        Lokman Suresi, 8. ayet:

        (Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır.

        Lokman Suresi, 20. ayet:

        Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır. (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiçbir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur.

        Lokman Suresi, 31. ayet:

        Görmüyor musun ki, size ayetlerinden (bazılarını) göstermesi için, gemiler Allah'ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir! Hiç şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden için gerçekten ayetler vardır.

        Secde Suresi, 17. ayet:

        Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez.

        Ahzab Suresi, 9. ayet:

        Ey iman edenler, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.

        Ahzab Suresi, 37. ayet:

        Hani sen, Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de kendisine nimet verdiğin kişiye: "Eşini yanında tut ve Allah'tan sakın" diyordun; insanlardan çekinerek Allah'ın açığa vuracağı şeyi kendi nefsinde saklı tutuyordun; oysa Allah, Kendisi'nden çekinmene çok daha layıktı. Artık Zeyd, ondan ilişkisini kesince, Biz onu seninle evlendirdik; ki böylelikle evlatlıklarının kendilerinden ilişkilerini kestikleri (kadınları boşadıkları) zaman, onlarla evlenme konusunda mü'minler üzerine bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.

        Fatır Suresi, 3. ayet:

        Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?

        Saffat Suresi, 43. ayet:

        Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde.

        Saffat Suresi, 57. ayet:

        "Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, muhakkak ben de (azap yerine getirilip) hazır bulundurulanlardan olacaktım.

        Zümer Suresi, 8. ayet:

        İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O'na dua ettiğini unutur ve O'nun yolundan saptırmak amacıyla Allah'a eşler koşmaya başlar. De ki: "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."

        Zümer Suresi, 49. ayet:

        İnsana bir zarar dokunduğu zaman, Bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki: "Bu, bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildi." Hayır; bu bir fitne (kendisini bir deneme)dir. Ancak çoğu bilmiyorlar.

        Fussilet Suresi, 51. ayet:

        İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman ise, artık o, geniş (kapsamlı ve derinlemesine) bir dua sahibidir.

        Zuhruf Suresi, 13. ayet:

        Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve: "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne Yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için.

        Zuhruf Suresi, 59. ayet:

        O, yalnızca bir kuldur; kendisine nimet verdik ve onu İsrailoğulları'na bir örnek kıldık.

        Duhan Suresi, 27. ayet:

        Ve içlerinde 'sevinç ve mutluluk içinde' yaşadıkları nimetler,

        Casiye Suresi, 13. ayet:

        Kendinden (bir nimet olarak) göklerde ve yerde olanların tümüne sizin için boyun eğdirdi. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

        Ahkaf Suresi, 15. ayet:

        Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve Senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım."

        Fetih Suresi, 2. ayet:

        Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.

        Fetih Suresi, 21. ayet:

        Ve (daha) başka (nice nimetler de, ki,) siz henüz onlara güç yetirmiş değilsiniz; (ama) gerçekten Allah, onları kuşatmıştır. Allah, herşeye güç yetirendir.

        Hucurat Suresi, 8. ayet:

        Allah'tan bir fazl (bir ihsan ve lütuf) ve bir nimet olarak. Allah, bilendir hüküm ve hikmet sahibidir.

        Tur Suresi, 17. ayet:

        Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler;

        Tur Suresi, 29. ayet:

        Şu halde sen, öğüt verip-hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun.

        Necm Suresi, 55. ayet:

        Öyleyse, Rabbinin hangi nimetlerinden şüphe ediyorsun?

        Kamer Suresi, 35. ayet:

        Tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz, şükredenleri böyle ödüllendiririz.

        Rahman Suresi, 13. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 16. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 18. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 21. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 23. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 25. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 28. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 30. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 32. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 34. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 36. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 38. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 40. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 42. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 45. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 47. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 49. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 51. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 53. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 55. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 57. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 59. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 61. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 63. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 65. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 67. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 69. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 71. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 73. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 75. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Rahman Suresi, 77. ayet:

        Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?

        Vakıa Suresi, 12. ayet:

        Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde;

        Vakıa Suresi, 82. ayet:

        Ve rızkınızı (Kur'an'dan yararlanma nimetini bırakıp onu) mutlaka yalan saymaktan ibaret mi kılıyorsunuz?

        Vakıa Suresi, 89. ayet:

        Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).

        Kalem Suresi, 2. ayet:

        Sen, Rabbinin nimetiyle bir mecnun değilsin.

        Kalem Suresi, 34. ayet:

        Doğrusu, muttaki olanlar için Rableri Katında nimetlerle donatılmış cennetler vardır.

        Kalem Suresi, 49. ayet:

        Eğer Rabbinden bir nimet ona ulaşmasaydı, mutlaka yerilmiş ve çıplak bir durumda (karaya) atılmış olacaktı.

        Mearic Suresi, 38. ayet:

        Onlardan her biri, nimetlerle donatılmış cennete gireceğini mi umuyor (tamah ediyor)?

        Cin Suresi, 16. ayet:

        Eğer onlar (insanlar ve cinler), yol üzerinde 'dosdoğru bir istikamet tuttursalardı', mutlaka Biz onlara bol miktarda su içirir (tükenmez bir rızık ve nimet verir)dik.

        Müzzemmil Suresi, 11. ayet:

        Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen Bana bırak ve onlara az bir süre tanı.

        İnsan Suresi, 20. ayet:

        Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün.

        İnfitar Suresi, 13. ayet:

        Şüphesiz ebrar olanlar, elbette nimetler(le donatılmış cennetler) içindedirler.

        Mutaffifin Suresi, 22. ayet:

        Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler.

        Mutaffifin Suresi, 24. ayet:

        Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın.

        Gaşiye Suresi, 8. ayet:

        O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler.

        Fecr Suresi, 15. ayet:

        Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: "Rabbim bana ikram etti" der.

        Leyl Suresi, 19. ayet:

        Onun yanında hiç kimsenin karşılığı verilecek bir nimeti (borcu) yoktur.

        Duha Suresi, 11. ayet:

        Rabbinin nimetini durmaksızın anlat.

        Tekasür Suresi, 8. ayet:

        Sonra o gün, nimetten sorguya çekileceksiniz.