Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu Afrika çöplüğünde kaç milyar kıyafet yatıyor - yakılıyor
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İklimin canına okuma pahasına hızlı moda oburluğuyla dünyada her yıl 100 milyar giysi üretildiğini ve yarısının bir yılda çöpe gittiğini biliyorduk ama bu 50 milyar kıyafet nereden çıkıp hangi çukuru boylar, izi hiç bu kadar teknolojik sürülmemişti. Hafiyeliği yapan bir İsveç gazetesi, parçalara gizlice iliştirilmiş Airtag marifetiyle takip ettiği kıyafetler de yine dev İsveç firmasından geliyor. Dünya çapında 4 bin mağazası olan ve yılda 3 milyar adet giyim eşyası üreten zincirin adını vermediğim için, medya organının da akşam gazetesi olduğunu söylemekle yetineyim; sabah çıkıyor ama adı akşama denk düşüyor.

        İzi sürülen kıyafetlerin tamamı ille de firmanın üretimi değil. Bunlar ikinci el kullanım için toplanan ürünler, 2013’ten beri devam eden sürdürülebilirlik kampanyasının bir parçası. Müşteriler eski kılık kıyafeti torba torba getirip mağazaya bırakıyor, karşılığında alışveriş çeki alıyor. Hevesle bu işe girişen yakınlarım var, aldıkları dört çek karşılığı kurumsal bir nazlanma ile karşılaşınca alışverişten vazgeçmişler. “Yok, home kısmında geçmez. Yok, indirimde kullanamazsın” gibi kurallar çıkınca, sokağın köşesindeki tekstil kumbarasına talime devam.

        Ben de bizim sokağın köşesindeki tekstil kumbarasına talim ediyorum. Kilidini kırmak ve hatta bir seferinde kapağını yakmak suretiyle kumbaraya dadananlara kızıyordum. Hiç giyilmemiş veya az kullanılmış yazlık kışlıklar heba oluyor diye. Ama en azından Afrika çöplüğünü boylamıyordur kıyafetler. Umarım.

        İsveçlinin küresel iyilik diye her yıl müşterilerinden topladığı milyonlarca kıyafet Afrika’daki atık dağlarını boyluyormuş. İkinci el kullanım yerine, çöplüğün sürdürülebilirliği şeklinde. Çöpe atılmak ya da yakılmak üzere karbon israfıyla yapılan yolculukta üç rota daha var: Hindistan, Polonya ve Romanya. Tekstil endüstrisinin üretim aşamasında topluca bıraktığı 1.2 milyar tonluk CO2 hacmine bir de bu imaj çalışmasının yükü biniyor. Kıyafetler Almanya’daki ayrıştırma tesisi yerine çöpü boylamak üzere binlerce kilometre yol kat ediyor. Oysa şirketin web sitesinde “çevre dostu, adil ve eşitlikçi üretim” sözü veriliyor.

        Olay, ülkenin en büyük gazetesinin araştırmasıyla deşifre oluyor. Dünyanın en kapsamlı toplama faaliyeti olarak uluslararası övgü alan kampanyanın, sürdürülebilirliğe ne kadar katkıda bulunduğunu anlamak için işe girişiyorlar. Şirket sadece 2020 yılında 94 milyon adet tişört toplamış. Ancak küresel çapta çeşitli hayır kurumlarının da topladığı ikinci el kıyafetlerin akıbetinin meçhul olduğu yönünde bazı araştırma raporları var. İsveç hükümeti de dört yıl önceki soruşturma sonunda, “İkinci el giysilerin sonu çöp veya yakılmak olabilir” diye uyarıda bulunuyor.

        SİNYALLER ÇÖP YOLCULUĞUNU GÖSTERİYOR

        Mağazalara kıyafet bırakan müşteriler bunların nereye gittiğini bilsin diye firma garanti veriyor: Tekstil endüstrisinde önemli bir sürdürülebilirlik inisiyatifi olan I:Collect ortaklığında giysilerin Berlin dışındaki ikinci el ayrıştırma tesisine gönderildiğini söylüyor. Kullanılabilir olanlar yeniden satılacak diyor ama nihai istikametle ilgili bilgi yok.

        Gazetenin muhabirleri Stockholm’deki sekiz ayrı mağazada kutularda toplanmış kıyafetlerden on tanesine bluetooth’la kişisel eşyaları bulmaya yarayan Airtag takıp yolculuklarını takip etmeye başlıyor. Aralarında kürk yakalı bir anorak, ceket ve pantolonlarla hiç giyilmemiş gibi görünen önden fermuarlı gri sweat-shirt var. Takip harita üzerinden, eğer giysiler yurt içinde satılırsa bağlantıyı hemen kesecekler. Ama öyle olmuyor. Birkaç gün sona bazı kıyafetler Stockholm ve Norrköping konteyner limanlarına varıyor. Birkaç hafta sonra tamamı İsveç’i terk edip Almanya’daki üç ayrı tesise ulaşıyor. Uydu görüntülerine göre endüstriyel bölgelerde depo benzeri binalar bunlar.

        Adresleri Google’dan araştırıyorlar; hiçbiri garanti edildiği üzere I:Collect’in ayrıştırma tesisi değil.

        Karşılarına çıkan adresler, ikinci el kıyafetleri satın alıp ayrıştırarak ihraç eden üç ayrı ticari şirkete ait. Şirketlerden birinin web sitesindeki bilgilere göre, günde 40 ton kullanılmış tekstil ürünü ayrıştırılıyor. Fotoğraflar, bunların hızla ayıklanıp balyalandığını gösteriyor. Yırtık parçalar geri dönüşüme yollanıyor, küçük bir kısmı da yakılıyor. Şirketin müşteri listesi geniş bir coğrafyaya yayılıyor: Doğu Avrupa, Afrika’nın doğusu ve batısı, Güney Afrika, Pakistan, Hindistan ve Güney Amerika.

        Takip günlerce sürüyor ve neticede atık kıyafetler nerede çöpe atılıp yakılıyorsa sinyaller orayı gösteriyor.

        Bir parçanın yolculuğu Afrika’nın batısında Benin’de, bir diğerinin Hindistan’ın Panipat kentinde son buluyor. Her iki bölge de tekstilden çöp dağlarıyla biliniyor. İki parça toplam 3 bin 730 kilometre yol kat ederek Romanya’ya ulaşıyor. Kıyafetlerin ikinci el satışa sunulacağı sözüne rağmen sağlam vaziyetteki sweat-shirt ile diğer bir parça Polonya’da elyafa dönüştürülüyor.

        Benin’le birlikte Gana’da da atık giysiler yüzünden büyük çevre felaketi yaşanıyor. Gümrük verileri İsveçli şirketin yıl başından bu yana üç Alman partneri aracılığıyla Gana’ya bir milyon adet tekstil ürünü gönderdiğini belgeliyor.

        Çöpe atılıyor ya da ateşe veriliyorlar, çünkü milyarlarca kıyafeti ayrıştırma veya geri dönüşüm kapasitesi çoktan aşılmış bulunuyor. Aynı durum, global çaptaki hayır kurumlarının faaliyeti için de geçerli. Ayrıştırma alanlarına yollanan giysilerin yüzde 73’ü ya çöplükleri boyluyor ya da yakılıp kül ediliyor. Çevreyi kirletmek, suları zehirlemek pahasına.

        HIZLI MODANIN KÜRESEL KABAHATLERİ

        Tekstil endüstrisinin atık problemi aşırı üretim ve tüketim iştahıyla başlıyor. Hızlı moda yılda 100 milyar adet kıyafet üretirken kaynak israfı ve çevreye bulaşan kimyasalların verdiği zarar had safhaya çıkıyor.

        Her gün milyonlarcası çöpe gidecek giysinin fosil yakıt enerjisine dayalı üretimi, küresel karbon emisyon hacminin yüzde 10’undan sorumlu. Uluslararası uçuşların hacmini kat kat aşıyor.

        Trend devam ederse salınan karbon miktarı 2050’de 3.9 megatonu bulacak. Küresel ısınmayı 1.5 derecede sabitlemek için hedefe konulan karbon bütçesinin yüzde 26’sı tekstil endüstrisinin kontrolünde olacak.

        Moda sektörü, boya ve kimyasallar nedeniyle küresel çapta su kirliliğinin yüzde 20’sinden sorumlu. Ucuz ve dayanıklı olsun diye çoğu polyester ve naylondan üretilen giysiler yüksek miktarda mikroplastik içeriyor. Her yıkamada bunlar kanalizasyondan su yollarına taşınıyor. Okyanuslara her yıl yarım milyon ton mikroplastik karışıyor; 50 milyar plastik şişeye eş değerde bir tutar.

        Su kirliliğinin yanı sıra su savurganlığı da yoğun. Pamuklu giysi üretimi etik görünse de ekolojik açıdan masum değil. Pamuk üretiminde kullanılan su miktarı yılda 93 milyar metreküp. Bir kilo pamuk için 20 bin litre su harcanıyor. Tek bir tişörtün üretimi için 2 bin 700 litre su gerekiyor ki, bir insan içme suyu olarak bunu 900 günde tüketebilir.

        Üretim sahaları olan Orta Asya, Çin ve Hindistan zaten iklim krizine bağlı su sıkıntısı çekiyor. Pamuk yetiştirilen arazilerde gıda üretimi de yapılamıyor.

        Hızlı modanın dev zincirleri, çevreyi kirleten üretimlerinin büyük kısmını bu bölgelere kaydırırken ucuz iş gücünün yanı sıra örneğin Bangladeş’te suyun ucuzluğunu da hesaba katıyor. Ama bu öyle bir bağımlılık ki, geçen yıl ekim ayında Bangladeş’i bazı bölgelerinde uzun elektrik kesintisi olunca, şu İsveçli şirketin Stockholm Borsası'nda hisseleri düştü. O denli.