Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Ayşe Özek Karasu Kabe'yi su bastığında bulut tohumlama yoktu, Vietnam Savaşı'nda vardı

        Meteorolog ve iklim bilimcilerine göre Birleşik Arap Emirlikleri’ne düşen yağmurdan “bulut tohumlama” diye nem kapmanın alemi yok; meteoroloji modellerinin daha bir hafta önceden gösterdiği üzere olay, sıcak havanın biriktirdiği yüksek nem ve alçak basınç bileşiminin eseri. Bulut tohumlama BAE’nin yıllardır yapmadığı iş değil, çölde yağmur fırtınası estirdikleri de oldu ama sel getiren son yağışta teknoloji payını yalanladılar. Bilim cephesine göre son 75 yılın en yoğun, en şiddetli yağışıydı, bulut tohumlamakla elde edilebilecek bir bereket değil, iklim tarihine geçen sıra dışı bir olaydı.

        Nitekim 75 yıldan biraz daha fazla zaman önce aynı manzara yaşanmış, Arap Yarımadası’nın kuraklığını seller götürmüştü. 1941’de Mekke’ye yağan kilolarca yağmurun Kabe’yi 2 metreye yakın sular altında bırakması dünya çapında sansasyon olmuştu. Gerçi tarih boyunca Mekke’de sel vakaları meydana gelmişti; 1728 ve 1913 şiddetli yağışlarla kayda geçmiş, ancak 1941’deki gibisi görülmemişti.

        Yıl 1941, Mekke'nin gördüğü en büyük sel
        Yıl 1941, Mekke'nin gördüğü en büyük sel

        Mescid-i Haram’ı kaplayan sel suları tavafa da engel olmuş, Kabe’yi seyretmekle yetinenlerden nice insan hikayeleri çıkmıştı. En benzersiz hikayenin kahramanı 12 yaşındaki Bahreynli bir çocuktu, polis müdahalesine direnip Kabe’yi çevresinde yüzerek tavaf etmişti. Adı Şeyh el Avadi’ydi. Yıllar sonra sel macerasını anlatırken, bütün günü devirip geceden sabaha kadar da süren aşırı yağış üzerine meraktan Mescid-i Haram’ı görmeye gittiğini, iyi yüzücü olmasına güvenip tavafa giriştiğini, ancak polislerin Hacer-ül Esved’i çalmaya niyetlendiği şüphesiyle kendisini engellemeye çalıştıklarını söylemişti. Gerçi polisin durdurmak için ateş açmasından korkmamış da değildi, ancak tarihte biricik olmayı aklına koymuştu. Sonradan polislerin silahlarında mermi olmadığını öğrenecekti. Yıllar sonra oğluyla gelini hacca gittiklerinde El Avadi’yi yüzerek tavafta gösteren hatıra eşyalarını bulacaklardı.

        Sel afetinde Muhammed el Tayyib ve Ali Thabit adlı iki arkadaşı da El Avadi’ye eşlik ediyordu, fakat onlar dayanamayıp Kabe’nin kapı eşiğine sığınmış ve kurtarılmayı beklemişlerdi. Onun için tarihin soluk fotoğraflarında sadece El Avadi var inatla yüzerken; diğer tayfa arka planda eşikte.

        Tarihte ilk ve tek olmak istediğini söyleyen El Avadi muradına erdi, 2015’te hayata veda ettiğinde “Selde Kabe’yi tavaf eden çocuk öldü” haberi sosyal medyada viral oldu.

        HAVA DURUMUNDAN SAVAŞ ÇIKAR MI?

        Kurak iklimlerde yağış için bulut tohumlama çalışmaları 1940’larda başlamıştı. Arap Yarımadası’na sel getiren 1941 yağışlarının bulutlara kimyasal zerk etmek suretiyle tohumlamayla ilgisi olmadığı gibi, bilim insanlarına göre bölgenin bugün yaşadığı 24 saat içinde iki yıllık yağışın da bulut tohumlamayla ilgisi yok. İklim değişikliğiyle denizlerde sıcaklık ve nem arttıkça fırtınalar ve aşırı yağışlar geliyor, sellerin de artık daha etkili olmasını beklemek gerekiyor. Arap Yarımadası’nın daha nice seller göreceği de iklim projeksiyonlarında mevcut.

        Bulut tohumlama dedikodusu medya ve sosyal medyada aldı yürüyor. Uzmanların bütün itirazlarına rağmen. İklim bilimcilere göre iddialar yanıltıcı bilgi. Yağışların bulut tohumlamadan kaynaklandığını gösteren analizler olmadığı sürece, neden sonuç ilişkisi boş hipotez. Reading Üniversitesi’nden atmosfer fizikçisi Prof. Giles Harrison diyor ki; “Yağışın çapı bulut tohumlamanın üreteceği yağmurun çok ötesindeydi. Hava tahminlerinde de vardı, o halde bulut tohumlamadan şüphelenmek için bir neden yok.”

        Bununla birlikte hava durumu camiasında şüphelenenler de yok değil. Newsweek, çevre teknolojileri şirketi KISTERS'ten meteorolog Johan Jaques’in kuşkularını ve geleceğe dair kaygılarını aktarmış. Jaques’e göre hava durumunu değiştirecek teknolojilerin kullanılması aşırı taşkın seller gibi bazı beklenmeyen sonuçlara, diplomatik krizlere ve hatta “Hava durumu savaşlarına” yol açabilir; “Dubai’deki sel beklenmeyen sonuçlara dair sert bir uyarıdır. Bulut tohumlama kontrol edebildiğimiz bir teknoloji değil, ertesinde meydana gelebilecek zincirleme reaksiyonu bilemeyiz. Hava durumuna müdahale etmenin etik sonuçları önemli. Bir ülkede havayı değiştirmek, bir diğerinde felaketle sonuçlanabilir. Hava, insanların çizdiği sınırları tanımaz. Sonunda savaş çıkarır” diyor.

        Bulut tohumlama yüzünden hava durumu savaşları bir kehanet, savaşta bulut tohumlamayı silah olarak kullanmak ise geçmişten bir realite.

        “YAĞMUR DAMLASI ÖLDÜRMEZ, BOMBA ÖLDÜRÜR”

        ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, henüz senatör olduğu dönemde Sovyetler Birliği’nin hava durumunu değiştiren teknolojiyi geliştireceği düşüncesindeydi. 1957’de Kongre’nin ortak oturumunda “Dünyanın hava durumunu uzaydan kontrol edebilir, kuraklık ve sellere yol açıp dalgaların yönünü değiştirerek denizlerde su seviyesini yükselterek sıcak iklimleri buz kestirebilirler” demişti. ABD ile Sovyetlerin çevre silahları geliştirme yarışında olduğuna dair Pentagon fantezilerini benimsemişti.

        Johnson başkan oldu, hayaller de gerçek oldu. Vietnam Savaşı’nda şiddetli yağışlarla 250 kilometrelik lojistik ve ikmal hattı Ho Şi Minh yolunu (trail) çamura bulayıp düşmanın muharebe gücünü düşürmek amacıyla bulut tohumlama operasyonu başlattı. Johnson ve ardından Richard Nixon’ın talimatlarıyla 1967-1972 yılları arasında Ho Şi Minh hattını oluşturan Kuzey ve Güney Vietnam ile Laos ve Kamboçya’da yılda 3.6 milyon dolarlık harcamayla operasyon devam etti.

        Sivilleri de hedef alması kaçınılmaz olduğu için bulut tohumlama silahı gizli tutuluyordu; 1971’de Kuzey Vietnam 1945 yılından beri görülen en büyük sel felaketini yaşadığında Pentagon, bölgede bulut tohumlama yapıldığı iddiasını yalanlamıştı. Çünkü 1945’de 1 milyon Vietnamlı sel ve takip eden kıtlık yüzünden ölmüştü. 1971’deki afetin sonucu da farklı olmayabilirdi.

        ABD hava kuvvetleri bulut tohumlama saldırılarında Güneydoğu Asya boyunca 50 bin gümüş iyodid fişeği attı. Kuzey Vietnam birliklerinin ilerlemesi, silah ikmal yolları ve muhaberatının kesilmesi kadar aşırı yağış sırasında uçaksavar ateşinin önlenmesi de hedefleniyordu. Kimyasal yüklü bulutların asit yağmuru sayesinde karadan havaya SAM füzelerini yönlendiren radarların bozulacağı hesaplanıyordu. Laos ve Vietnam’da iki muson mevsimi operasyon için özellikle seçilmişti. Güney Vietnam komando ve istihbarat birimlerinin yağış ve bulut örtüsü altında kuzeye sızmaları kolaylaşacaktı.

        1968 Tet Saldırısı - Güney Vietnam birlikleri Saygon'da Viet Kong hatlarına karşı ateşte
        1968 Tet Saldırısı - Güney Vietnam birlikleri Saygon'da Viet Kong hatlarına karşı ateşte

        Bir seferde tohumlama sayesinde yağışın yüzde 30 oranında arttığı tespit edilmişti, ancak Pentagon’a göre yetersizdi, operasyon başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Savaşın sonucu da bulut hesaplarının tutmadığını gösteriyor. Gizlilik örtüsü kalktıktan sonra insanlık dışı bulunan bulut tohumlamayı savunmaya devam etti Pentagon yetkilileri. Sığındıkları argüman şuydu: “Yağmur damlası öldürmez, bomba öldürür.”

        Ancak Kongre bu düsturu insani bulmadı. Çevre silahlarının kullanımı ve deneysel araştırmaların yasaklanmasına dair uluslararası anlaşma yapılmasını içeren karar tasarısı 1973’te Senato tarafından kabul edildi. Yasa gücü yoktu ama Birleşmiş Milletler’de sonuç verdi: ABD ve Sovyetler Birliği’nin ortaklaşa sunduğu “Çevresel değişiklik tekniklerinin askeri veya düşmanca kullanımının yasaklanmasına” ilişkin sözleşme taslağı BM’de kabul edildi. Sözleşme halen geçerli, ancak ABD Senatosu’nda kabul edilen karar tasarısının bile gerisinde, çünkü bu alanda askeri ar-ge yasağı getirmiyor ve barışçıl çalışmalara izin veriyor.