Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Atam, ben 13 yaşında evlendirilmiş, okumayı çok istemiş fakat okuyamamış senin kurduğun, bizlere armağan ettiğin Cumhuriyet'in imkanlarından beş kız çocuğunu da faydalandırmış bir annenin en küçük kızıyım. Ve senin sayende senin kurduğun Cumhuriyet ve senin kadınlara verdiğin özgürlük, saygınlık, çalışma azmi, ve iradeyle;

        -Küçük yaşta evlendirilmedim.

        -Ayakları üzerinde, duran, kimseye minnet etmeyen bir kadın olarak yetiştim.

        -Çalıştım, ürettim...

        -Vatanıma, milletime, atasına hayırlı bir evlat olmaya özen gösterdim.

        -Seçilmedim, seçtim.

        -İstemediğim zaman düşüncemi dile getirdim.

        -İstemediğim sürece kimse bana bir şey yapamadı.

        -Gerek ailem, gerek bir başkası bana istemediğim bir şeyi zorla yaptıramadı.

        -Haksızlığa uğradığımda bir kadın olarak ses çıkartabildim.

        -Sen ve senin kararların bize, biz kadınlara özellikle yol oldu.

        -Dinime, dilime, ırkıma, ulusuma, vatanıma saygılı bir vatandaş oldum, sahip çıktım senin açtığın yolda.

        Ve çıkmaya da devam edeceğim sonsuza kadar senin yolundan ayrılmadan.

        Atam iyi ki vardın ve sonsuza kadar da var olacaksın...

        ***

        Biz O'nu hep ama hep çok sevdik

        Bugün 10 Kasım...

        Ve biz Atam'ımızı çok sevdik. Bu sevgi her geçen gün, her yaş aldığımızda daha da büyüdü... Büyümeye de devam ediyor. Bu ülkeyi kuran, özellikle biz kadınların ve hepimizin sahip olduğu her şeyin kaderini belirleyen Atam.

        Düşünün o da bir annenin evladıydı... Selanik'te o küçücük odada gözlerini açtığında o da bir bebekti... Ve hayatını bu ulus için feda etti.

        Anasına bile yıllarca hasret kaldı. Sadece ve sadece bu ülkeyi kurabilmek için. Bu ülke insanı için. Ne desek az. Ne söylesek az.

        Kelimeler o kadar yetersiz, o kadar anlamsız ki!!! Sevgimizi belirtecek ne bir cümle, ne bir söz mevcut.

        Bizler onun değerini bilerek büyüdük ve sonsuza kadar da öyle olacak. Doğduğumuz günden itibaren, evimde, okulda onun yaptıklarını duyarak büyüdüm. Ve bu yaşıma geldiğimde ve korkunç çirkin bu dünyada yaşananları görünce onun her geçen gün daha da daha da daha da fazla kıymetini anlıyorum. Ki biraz aklı olan da tüm yaptıklarını görür zaten.

        Önemli olan Atatürk'ü anlamak. Önemli olan bu vatan için yaptıklarını görmek.

        O yüzden bu cennet vatanı bize armağan eden Atam'ımıza her zamankinden daha da fazla sahip çıkmalıyız.

        Daha da fazla, daha da fazla...

        ***

        Meğer bu kimin “Ünlü”sü olduğu belli olmayan tiplerden ne çok şikayetçi varmış!!!

        Dün yazdığım "Bu insanlar kimdir, nedir, necilerdir!!!" yazımdan sonra şöyle mesajlar aldım.

        -Ah Esin Hanım size bir anlatsak bizim restorana gelip, "Ben ünlüyüm bak bilmem nerede haberlerim çıkıyor. Sizi rezil ederim" diye edepsizlik yapanları.

        -Ünlü olduklarını birbirine anlatıp restoranlarda, mekanlarda ciyak ciyak bağıra çağıra konuşan tipleri bir görseniz.

        -Kimisi zengin sevgili buluyor bir de "Ben ünlüyüm" diye hava basıyor millete.

        -Geçen biri geldi iki pizza siparişi verdi paket aldı gidiyor. Garson peşinden koştu, "Sen benim kim olduğumu biliyor musun. Ben ünlüyüm seni rezil ederim her yerde" diye arabaya bindi bastı gitti.

        -Maalesef gazetelerde üç-beş haberi çıkınca daha da havaya giriyor bazıları Esin Hanım. Bunlara siz izin vermeyin bari...

        Diye uzayıp giden ciddi bir mesaj var gerek sosyal medyadan, gerek mail yoluyla...

        Bakın bu işe emek vermiş, gecesini gündüzüne katmış ve bu uğurda bedel ödeyen, şarkıcı, oyuncu, gazeteci, işletmeci, mekan sahibi her neyse kim varsa sonsuz arkasında ve destekçisiyim.

        Ancak kılını kıpırdatmadan, ter bile dökmeden, saçma bir şeyler yapıp, üç-beş kişi sevdi diye bir şeylerden var olma çabasında kimseye saygım yok. Onlara "Ünlü" ibaresini katana da saygım yok. Çünkü maalesef sokaklar kendini bilmezlerle doldu taştı.

        "Sen bana baksana, ben ünlüyüm" diyen tiplere denk geliyorum bazı yerlerde. Pardon da gerçekten neyin "Ünlü"sü... Bence artık birilerinin ciddi şekilde bu kişilere haddini bildirmesi gerekiyor.

        Böyle hadlerini bilmeyince Dilan Polat gibi memleketin savcısını arayıp hadsizlik yapacak duruma geliyorlar. O derece kendilerini kaybedip şuursuzlaşıyorlar.

        Malum ün-şöhret ateşten gömlek...