Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Esin Övet Kel Diva ve İstanbul için Son Çağrı
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sonunda Haluk Bilginer ve Zuhal Olcay'ı yıllar sonra buluşturan 'Kel Diva'yı izleyebildim. En son 2003 yılında aynı sahneyi paylaşan, iki ustayı 20 yıl sonra yeniden buluşturan bir oyunu asla kaçıramazdım. Öncelikle tiyatronun iki eşsiz oyuncusu gerçekten resmen döktürüyor. Öyle ki, adeta oyunculuk dersi veriyor ikili. Önceden evlilermiş, yok boşanmışlar, yok bilmem ne demeden iki usta oyuncunun muazzam uyumunu ve ne kadar iyi oyuncu olduklarını izliyorsunuz. Öyle ki, hangisi daha iyi, hangisi daha mükemmel karar veremedim. Çünkü gerek Zuhal Olcay, gerekse Haluk Bilginer resmen oyunculuk adına unutulmaz anlar sergiliyor.

        -Zaman zaman "Bu nasıl oyunculuk" derken buldum kendimi.

        -Yine zaman zaman aklıma "Haluk Bilginer yeni Angelina Jolie'nin yanından geldi di mi ya" diye sayıkladım.

        -Zuhal Olcay'ın da muhteşem oyuncu olduğunu bir kez daha izledim. Sesinin güzelliğini de hatırladım.

        Yani tiyatronun iki usta devi Uniq İstanbul'da şahane bir gösteri sunuyor. Evet bilet çok zor bulunuyor. Benim gittiğim gün de salon tıka basa doluydu.

        Ve perde açıldı. Rumen asıllı Fransız Eugene Lunosco'nun yazdığı "Kel Şarkıcı", aslında "Absürt tiyatro" ya da "Anlamsızlık tiyatrosu" adı verilen türün en önemli örneklerinden ve ilk 1950'de sahnelenmiş. O yıldan sonra ise 50 yıl aralıksız haftada altı gün oynayarak bir rekora imza atan oyun bu kez Oyun Atölyesi'nin repertuvarı ile "Kel Diva" adıyla karşımızda.

        Oyun bir yere varmıyor, akmıyor absürt ötesi, ama siz oyun içinden çıkamıyor oyundan, hiç kopmuyorsunuz tuhaf bir şekilde. İki usta oyuncu dışında Özlem Zeynep Dinsel, Yiğit Özşener, Gözde Kırgız ve Kıvanç Kılınç da var ve hepsi döktürüyor. Hatta Zuhal Olcay ve Haluk Bilginer ustanın yanında asla sırıtmıyor bilakis ciddi bir performans sergiliyorlar.

        Bilet bulamıyoruz, gidemiyoruz oyun nasıl diyenlere şöyle kısa özet verecek olursam; ciddi absürt ve hatta bir İngiliz burjuva ailesinin, İngiliz koltuklarla döşenmiş oturma odası ve bir İngiliz akşamı. Yıkımın ortasında, Bay ve Bayan Smith, ellerinde kalan son İngilizlik kırıntılarla Bay ve Bayan Martin’i evlerinde ağırlayacaklar. Peki evde en ufak bir yangın başlangıcı bile yokken İtfaiye Şefi’nin Hizmetçi Mary’nin taburesi üzerinde ne işi var? Onlar Londra dolaylarındaysa bizi delirten, who? Bu kadar yabancılaştıran, what? Diva aslında kelse bizim gerçeğimiz saat kaçta gelecek? Bu karışıklığı sürdürmek kimin işine geliyor?” Gördüğünüz gibi her şey absürt ve son derece soyut. Hatta yer yer o kadar anlamsız ki, sinirden bütün salon kahkahalar atıyor. Evet evet ciddi gülüyoruz yalan değil. Ama neden gülüyoruz belli değil. Oyunun adı bile konudan bağımsız siz düşünün artık. Bay ve Bayan Martin’in, ellerindeki telefonlara gömülüp karı-koca olduklarını bile unutmalarını anlatan bölümde ise günümüze ışınlanıyoruz gerçekten çok garip. Birbirini dinlemeyen ve anlamayan robotik bir toplum kısacası.

        Bilet ya da imkan varsa mutlaka oyunu izleyin derim. Hem şahane oyunculuk hem de yabancılaşmış halimizi izlemek için kesinlikle tavsiye ederim.

        ***

        Bihter ve Behlül bu kez Serin ve Mehmet olarak karşımızda

        Bir başka unutulmaz ikili Bihter ve Behlül yani Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ, bu kez Serin ve Mehmet olarak 13 yıl sonra karşımızda.

        Bihter ve Behlül fanlarının unutulmaz ikonik isimleri "İstanbul İçin Son Çağrı" filmin buluşup adeta özlem gideriyor. Ve şimdi eğri oturup doğru konuşmak gerekirse bu ikili Aşk-ı Memnu ile öyle hafızalara kazındı ki, yaptıkları işin iyi ya da kötü, eksik ya da fazla olmasıyla meraklılar ilgilenmiyor. Ayrıca bu ikili Bihter ve Behlül'ü unutturur mu, düşüncesiyle de ilgilenmiyor. Çünkü Bihter ve Behlül asla unutulmaz iki karakterdi... Ve öyle de olacak.

        O yüzdendir ki, Bihter ve Behlül'ün yeniden bir araya gelmesi yetti anlayacağınız. Ki film yayınlandığı andan itibaren gördüğüm reaksiyonda da aynen bu şekilde yansıdı. Ben de, önceki gece geç saatte bile olsa, eve girer girmez soluksuz izledim. Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ dışında oyuncular Amerikalı. Büyük bir bölümü de New York'ta çekilmiş.

        İstanbul İçin Son Çağrı filmini izlerken ise şunları sayıkladım;

        -Ne kadar yakışıyorlar.

        -Beren evet çok güzel.

        -Kıvanç evet aşırı yakışıklı ki ben sarışın renkli gözlü sevmem. (Kıvanç Tatlıtuğ dışında)

        -Gerçekten aralarında inanılmaz bir çekim gücü var o net.

        -Hani bazı oyuncuların kimyası tutar ya işte Beren Saat ve Kıvanç Tatlıtuğ'un da tutuyor. Türkan Şoray-Kadir İnanır, Cüneyt Arkın-Fatma Girik, Tarık Akan-Gülşen Bubikoğlu gibi...

        -Bir yerden sonra ciddi konuya bakmıyorsunuz. İki güzel insan, güzel görüntüler. New York sokakları. Ah ne özlemişim.

        -İkisi de parlıyor.

        -Kafanız dağılıyor.

        -Meşhur Amerikan yapımları gibi. Aşk, aşk, aşk. Sadakat ve tabii evlilik.

        Öyle ki bir sahnede, ikili tam da evlilik konusunda.

        Serin; Sana da oluyor mu böyle çok uzun bir süre ilişkide olunca alışkanlık mı, hala aşk var mı ayırt edemiyorsun.

        Mehmet; Sen bu cümleyi böyle kurduysan geçmiş olsun. Birisini gerçekten seviyorsan bunları sorgulamaman gerekiyor. ilişki bu kadar fazla sorgulanmamalı gerekiyor.

        Serin; Bence sorgulamak gerek, çok da cepte bilmemek gerek. Sen bunca yıl aynı kadından hiç sıkılmadın mı?

        Mehmet; Hayır.

        Serin; Sen karını hiç aldatmadın mı?

        Mehmet; Hayır.

        Diyor ve devam ediyor.

        1-Kadınlar hep daha cesur ve direkt konuşur.

        2-Erkekler aldatsalar bile asla itiraf etmez diyor ve daha fazla spoiler vermek istemiyorum. Çünkü film başladıktan 50 dakika sonra ciddi bir sürprizle devam ediyor.

        Ancak aşk, evlilik ve sadakat üzerine keşif yapacağınız bir film "İstanbul İçin Son Çağrı". Malum son yıllarda milletimiz aklını bu işlerde bozdu. Sağım, solum bu konular. Çünkü fazlasıyla evliliklerin sorgulandığı bir dönem geçiriyoruz.

        Bu buz gibi pazar gününde tam izlemelik, tartışmalık, güzel görüntülerin olduğu bir film. İyi seyirler. Mısır patlatmayı da ihmal etmeyin bence. Tam keyif. İyi seyirler...