Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Libya'da 5 günün ardından...
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Libya için yola çıkarken çok katmanlı bölünmüşlüklerin yaratacağı komplike bir ülke ile karşılaşacağım konusunda hazırlıklıydım ancak bu kadar girift ve çetin bir yapı beklemiyordum açıkçası.

        Geçen hafta kasırga ve selin ardından meydana gelen facia içime bir ateş düşürdü. Gelen görüntüler, açıklanan rakamlar devasa bir felaketi gösteriyordu. Sular sokakları, mahalleleri yutmuştu adeta. Binlerce ölüden bahsediliyordu.

        Aklıma 6 Şubat’ta yaşadığımız büyük trajedi geldi.

        Depremin kayıpları ve acıları hala yüreklerimizde taptaze.

        Acının ve sıkıntının milleti olmaz.

        Nasıl ki depremden sonra koşarak bölgeye gittiysem Libya’daki selden sonra da bu Afrika ülkesine gitmek, o acılara derman olamasam da en azından tanık olup sizlere anlatmak istedim.

        Sevgili kameraman arkadaşım Özgür Balaban da benzer hislerle yanıp tutuşuyordu. Özgür’le Taliban sonrası Afganistan’a, Rusya’nın saldırıları başladığında Ukrayna Savaşına gittik, hatırlayacaksınız. Zor şartlarda çalıştık ama hep aynı inanç ve şevkle gördüklerimizi sizlere anlatmaya gayret ettik. İnancımız şuydu: Acıları, zorlukları anlatırsak paylaşırsak bir nebze de olsa hafifletebiliriz.

        Yine aynı buruk gazetecilik heyecanı ile geçtiğimiz Cuma sabahı Bingazi uçağına bindik.

        İHH birkaç gün önce bölgeye yardım götürmek için gitmişti ve bize de yardımcı olacaklarını, onlara katılacak bir kişiyle birlikte Bingazi’ye gelebileceğimizi söylediler.

        Bir yandan sel diğer yandan siyasi bölünmüşlük

        Burada şunu hatırlatayım: Libya siyasi olarak çok derin bir bölünme içinde olan bir ülke. Batı’da, başkent Trablus’ta uluslararası toplumun tanıdığı, Türkiye’nin de desteklediği Başbakan Dibeybe Hükümeti var. Doğu’da ise General Hafter egemenliğini ilan etmiş durumda. Ülke tam anlamıyla ikiye bölünmüş vaziyette. Hafter’in kendi ordusu, istihbaratı, polis gücü ve meclisi var.

        Yıllarca Kaddafi’nin yönettiği Libya, Kaddafi’nin memleketi Sirte’de 2011’de vahşice öldürülmesi sonucu daha da karanlık bir sürece evrildi. Kaddafi acımasız bir diktatördü ancak ondan sonra Libya bırakın toparlanmayı daha da büyük bir kaosa sürüklendi.

        Bu kaosu adım attığınız andan itibaren hissediyorsunuz.

        Bingazi havaalanında tam 13 saat bekletildik. İndiğimizde saat öğlen 2 sularıydı. Önce etrafımızda epey bir görevli vardı. Yarım saatte bir gelip 5 dakika daha beklememiz gerektiğini söylüyorlardı. Zaman ilerledikçe alan boşaldı, sadece arada bize yiyecek bir şeyler getiren elemanlar kaldı. Bir de biz zorlayıp aradıkça ortaya çıkan birkaç yetkisiz polis.

        En zor kısım kimsenin Arapça dışında bir dil konuşmaması ve internet bağlantısının çok zayıf olmasıydı. Ortak bir vücut dili dahi yok, yanımızda Arapça bilen yardım kuruluşu gönüllüsü Asım olmasa ne yapardık düşünmek istemiyorum…

        Saatler gece yarısına yaklaştığında battaniye ve yastık verdiler, sabah uçağı ile Türkiye’ye geri dönebileceğimizi söylediler, kalmak için ısrar edip bastırınca iki saatlik beklemenin ardından bir şekilde bıraktılar.

        Sabaha karşı 3’ü geçe vardığımız otelde birkaç saat dinlenip İHH ekibi ile selin merkez üssü Derne’ye doğru küçük bir minibüs ile yola çıktık.

        Beklentimiz 4-5 saatte varmaktı ancak yol tahminlerin üzerinde uzadı. Selin vurduğu bölgelerde koşullar çok zorlayıcıydı, Derne’ye vardığımızda saat gece 10’a yaklaşıyordu.

        Şehir girişinde bölgeden sorumlu birlikler durdurdu, önceden geleceğimiz haber verilmişti ancak Libya’da bu yeterli olmuyor, iç içe farklı güç odakları sürekli topu başkalarına atıp sizi bekletiyorlar. Bu ülkede beklemek, saatlerce beklemek hayatın ayrılmaz bir parçası.

        Belediye Başkanının bizi karşılamasını beklerken minibüsün içinde görevliler tarafından iki saat bekletildik, belediye başkanını da göremedik. Meğer daha sonra evi ateşe verilmeye çalışılan başkan o gece görevden alınmış, yerine meclis yeni bir isim atamış.

        Hayalet şehir Derne

        Biz Derne’ye ancak gece yarısı girebildik, adeta bir hayalet şehirdi. Evlerden eser kalmamıştı, arabalar üst üste yığılmış, adeta gökdelenler oluşturmuşlardı. Koku ve salgın riskine karşı maskeler dağıttılar. Zaten ceset kokusunu hemen alıyorsunuz.

        Şehre girer girmez ilk olarak Afad çadırları dikkatimizi çekti. Yataklar taşıyorlar, yardım malzemeleri getiriyorlardı. En görünür hatta tek görünür ülke Türkiye idi. Gurur duydum. Ancak görevliler gece görüntü almamıza izin vermediler.

        Daha sonra bize uyumamız için gösterilen köhne okul binası ise sağlıklı kalmanın mümkün olmadığı koşullarda idi. Gruptaki tek kadın olarak çok zorlandığımı söylemeliyim. Dünyanın birçok ülkesinde çok zor koşullarda hayatımı idame ettirebildim ancak o gece hayalet şehre dönmüş Derne’de geceyi geçirip ertesi gün hayatıma devam edebilmem maalesef mümkün görünmedi. Mecburen yaklaşık 9 saat süren yolu yeniden yaparak kameraman arkadaşım Özgür Balaban ile Bingazi’ye döndük.

        Bingazi’de de ortam epey zorlayıcıydı. Libya’nın siyasi bölünmüşlüğü ve yaşanan felaket Hafter yönetimini alarma geçirmiş durumda. Bu krizin onlara dönmesi konusunda endişeliler ve bu da yabancılara yaklaşımlarını daha da hassaslaştırıyor. Öyle elinizi kolunuzu sallayarak turist olarak dahi dolaşamıyorsunuz. Burnunuzu çıkardığınızda peşinize birkaç araç takılıyor.

        Libya adeta iki ayrı ülke gibi yönetiliyor. Ancak sel nedeniyle Batı’daki Trablus Hükümeti uluslararası topluma yardım çağrısı yaptı ve bu Bingazi-Trablus arasındaki buzları bir nebze eritmiş gibi göründü. Ya da öyle olmasa bile en azından Trablus Hükümeti yardım elini uzatan taraf olarak şu aşamada daha birleştirici mesajlar veriyor.

        Biz Türkiye’nin yakın ilişkiler içinde olduğu Trablus’taki Başbakan Dibeybe Hükümeti’nin nabzını tutmak için Bingazi’nin ardından Trablus’a uçtuk.

        Trablus’ta Başbakan yardımcısı ve Sağlık Bakanı Ramazan Ebu Cenah ve Trablus’taki Meclis olan Yüksek Devlet Konseyi Başkan Yardımcısı ve Türkiye ile ilişkileri yürüten isim Ömer el Ubeydi ile röportaj yaptık.

        Hem o röportajları hem de Trablus gözlemlerini yazmaya devam edeceğim…