Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Aile Ve Akrabalık (İslam'da) Nedir?

        Akrabalık ilişkisiyle birbirlerine bağlanan fertlerin bir araya getirdiği topluluk olarak tanımlanan aile, karı-koca merkeze alındığında onların etrafında oluşan yakınları ifade eden bir kurum olarak toplumun en küçük birimini teşkil eder.

        İslam dini, aileyi yaratılışın başlangıcından itibaren bir erkekle bir kadının (Hz. Adem ile Havva) yaratılışıyla gerçekleşen, insanlığın en eski ve en köklü kurumu olarak göstermiş; bütün insanlığın bu kurum sayesinde gelişip çoğaldığını bildirmiştir. Aile kurumunun işlevi sadece sağlıklı nesiller yetiştirmekten ibaret değildir. Aile, kadın ve erkek arasında cinsel ilişkilerin değer yargılarına ve ahlak kurallarına uygun olarak sürdürülmesini sağlayan, kişiyi dince günah sayılan çeşitli kötülüklerden alıkoyan ve bu suretle cinsel arzuların gayrimeşru yollardan karşılanmasını önleyen, dolayısıyla toplumsal ahlaka hizmet eden bir kurumdur.

        Diğer yandan evlilik yoluyla ortaya çıkan her bir yeni aile, sadece evlenen erkek ve kadını bir araya getirmekle kalmayıp iki tarafın aileleri arasında da yeni ve özel bir bağ kurmak suretiyle sosyal dayanışma, kaynaşma ve barışa güç katmaktadır. İslam toplumlarında aile ve devlet birbirleri üzerinden tanımlanır. Buna göre her aile, yapı olarak küçük bir devlet, devlet de o milletin büyük ailesidir.

        Sosyolojik olarak İslam toplumlarında aile yapısının birçok toplumda olduğu gibi "ataerkil" tanımlamaya yakın olduğu ve geniş aile tipine uygun düştüğü görülür. Fakat bu aile Yahudilikte, Roma ve eski Arap toplumunda var olanlardan farklı bir yapıdadır. Aile reisinin aileyi meydana getiren fertler üzerindeki yetkisi önceki dönemlerden farklı olarak aile birliğini devam ettirme esasına yöneliktir ve bununla sınırlıdır. Aile içindeki hiyerarşi bürokratik değildir; tamamlayıcılığı ve rol organizasyonunu belirleyen esnek bir ilişkiyi ifade eder (Bakara, 2/228; Nisa', 4/34). Nitekim Kur'an-ı Kerim'de, kadın ve erkeğin birbirlerine karşı üstünlüklerinin bulunduğuna ve bununla birisinin diğerini tamamladığına işaret edilir (Nisa', 4/34). Bu açıdan kadın ve erkek rolleri farklı da olsa eşdeğerdir (Al-i İmran, 3/95; Nisa', 4/32; Ahzab, 33/35).

        Aile üyeleri arasında kaçınılmaz bir gerçeklik olan uyuşmazlıkların çözümünde, ailenin mahrem bir yapıda olması sebebiyle hukuktan önce ahlaki ilkelere özen gösterilmiş, aile içi tedbirlere ağırlık verilmiştir (Bakara, 2/187; Nisa', 4/34-35).

        İslam ahlak literatüründe Kur'an-ı Kerim ve hadislerde yer alan aile ahlakına dair genel ilkeler ve hükümler esas alınarak aile bireylerinin karşılıklı hak ve yükümlülüklerine, erdemli davranışlarına ilişkin olarak ana-babaya saygı, sıla-i rahim (aile ve akrabalarla iyi ilişkileri sürdürme), çocuk sevgisi, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, aile bireylerinin haklarını gözetme, eşlerin haklarına saygı, hediyeleşme, yardımlaşma, dayanışma, sır saklama, bağışlama, hoşgörü, haya ve iffet, eve izin alarak ve haber vererek girmek, çocuklara güzel ve beğenilen isimler vermek gibi hususlara özellikle vurgu yapılmıştır.

        Akrabalık ise kelime anlamı itibarıyla kişinin soy bakımından yakınlarını ifade eder. Geniş manada ise aynı soydan gelenlere ilaveten evlenme bağı (eşin anne, baba ve kardeşleri gibi) veya emzirmeden dolayı yakınlık kazananlar (süt kardeşler vs.) kastedilir. Hatta Hz. Adem ve Hz. Havva'dan gelmiş olmaları itibarıyla bütün insanların akraba olduklarına dikkat çekilir (Nisa 4/1).

        İslam dininde akrabalar arasındaki ilişkilerin sürdürülmesi ve güçlendirilmesi farzdır; yani en önemli dini ve ahlaki görevler arasındadır. Kur'an-ı Kerim'de akrabaları ile sıkı ilişkisi bulunanlar övülmüş (Ra'd, 13/21), terk edenler de yerilmiştir (Ra'd, 13/25; Muhammed, 47/22). Hz. Peygamber de akrabaya yapılan iyiliğin başkasına göre iki defa sevaba vesile olduğunu, birisinin bizzat iyiliğin, diğerinin de akrabalık bağlarını gözetmenin karşılığı olduğunu bildirerek örneklendirir (Nesai, "Zekat", 82; Tirmizi, "Zekat", 26). Kur'an-ı Kerim'de babanın, annenin, erkek kardeşlerin, kız kardeşlerin, amcaların, halaların, dayıların, teyzelerin veya anahtarları kendisinde bulunanların yahut dostların evlerinden yemek yenmesinde bir sakınca bulunmadığını bildiren ayet (Nûr, 24/61) akrabalık ilişkisine dayalı hukukun boyutlarını göstermesi açısından önemlidir.

        Akrabalar arasında sevgi, ziyaretleşme, dayanışma ve yardımlaşma gibi tutum ve davranışlarla karşılıklı iyi ilişkilerin sürdürülüp güçlendirilmesi sıla-ı rahim terimiyle ifade edilir ve en temel ahlaki davranışlardan biri olarak emredilir. Hz. Peygamber: "Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse misafirine ikram etsin; Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse akrabalarıyla ilişkilerini sürdürüp güçlendirsin (sıla-ı rahimde bulunsun)" buyurarak akrabalık ilişkilerini sürdürmenin iyi Müslüman olmanın temel şartlarından biri olduğuna işaret etmektedir (Buhari, "Edeb", 85). Bir diğer hadis-i şerifte sıla-ı rahim Allah'a iman, namaz ve zekat gibi kişiyi cennete götürecek ameller arasında zikredilir (Buhari, "Edeb", 10; Müslim, "İman, 12, 14). Konuyla ilgili bir kudsi hadis şöyledir: "Her kim akrabalık bağlarını kesmeyip devam ettirirse ben de onunla ilgimi kesmem. Her kim de akrabalık bağlarını koparıp alakayı keserse ben de onunla ilişkimi keserim" (Tirmizi, "Birr", 9).

        İslam akrabalık bağlarının toplumsal birlik, beraberlik ve dayanışma için çok önemli bir unsur olduğu gerçeğini dikkate alır. Bu sebeple Hz. Peygamber, akraba ile ilişkilerini kesenleri ağır bir dille uyarmış ve "Akrabalık bağlarını koparan cennete giremez" buyurmuştur (Buhari, "Edeb", 11). Ayrıca, ilişkiyi kesen akrabalara karşı da iyi davranmayı ve mümkün mertebe akrabalık bağlarını canlı tutmayı istemiştir. Nitekim o, "Faziletli işlerin en üstünü senden ziyareti kesen akrabayı ziyaret ederek ilişkiyi sürdürmendir" buyurmuştur (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 438). Hatta prensip olarak bir Müslümanın başka bir dine mensup olan veya İslam'ı yaşama noktasında eksikleri bulunan akrabalarıyla da ilişkilerini kesmemesi uygundur.

        İslam'ın akrabalık bağlarının gözetilmesine ve yardımlaşmada akrabaya öncelik verilmesine verdiği bu önemin yanında vurguladığı diğer bir husus ise adalet ve doğruluk ilkelerinin akrabalık bağı sebebiyle çiğnenmemesi gerektiğidir. Müslüman en yakın akrabası aleyhinde de olsa doğruluktan ve adaletten ödün veremez. Ahiret hayatında da akrabalık ilişkisi herhangi bir fayda sağlamayacaktır. Akrabalık hakları kul haklarının önüne geçemez. Diğer bir ifadeyle akrabaları gözetmek için başkalarının hakları ihlal edilemez. Akrabalık ve aşiret bağları tanışma, kaynaşma ve hayırda yardımlaşma içindir. Soy ve sopla öğünme, başkalarına karşı üstünlük sağlama ve haksızlık yapmaya vasıta kılınmamalıdır. Akrabalık bağları sebebiyle Allah'ın hükümlerine aykırı isteklerin ve tasarrufların meşruiyeti olmadığı gibi insanlara ait hakların ihmali veya suistimali, yönetim mevkilerinin adalet ve liyakat şartlarına aykırı olarak akrabalara dağıtılması da yasaklanmıştır (Nisa 4/58; Nahl 16/90; Mücadile 58/22).

        İslam'da akrabalığın, zekat, nafaka, velayet, vesayet, evlenme engeli, mahremiyet, cenaze işlemleri, mirasçılık, yargılama hukuku, bağıştan (hibe) cayma (rücû) gibi birçok konuda ahlaki ve hukuki hükümleri mevcuttur.

        YAZAR

        Saffet Köse

        KAYNAK

        • "Akraba." İçinde Temel İslam Ansiklopedisi, I, 214-215. ed. Tuncay Başoğlu, Ankara: Türkiye Diyanet Vakfı İSAM Yayınları, 2019.
        • Akyüz, Vecdi. "Akraba." Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. II, 285-286. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1989.
        • Aydın, M. Akif. "Aile." İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, II, 196-200. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 1989.
        • Çağrıcı, Mustafa. "İslam Ahlakı Kaynaklarında Aile ve Önemi." Din ve Hayat İstanbul Müftülüğü Dergisi, Sayı 12 (2011): 30-35.
        • Ebû Zehre, Muhammed. el-Ahvalü'ş-şahsiyye. Kahire 1377/1957.
        • Gazzali, Ebû Hamid Muhammed. İhya'u ulûmi'd-din. Beyrut : Darü'l-Ma'rife, 1983.
        • Gazzali, Ebû Hamid Muhammed. İhya'u ulûmi'd-din. Beyrut: Daru'l-Minhac, 2011.
        • Maverdi, Ebu'l-Hasan Ali. Edebü'd-dünya ve'd-din. Beyrut: Daru İbn Kesir, 1986.
        • Mübarek, Abdullah b. el-Birr ve's-sıla. Yay. Haz. Mustafa Osman Muhammed, Beyrut: Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, 1411/1991.
        • Serahsi, Şemsüleimme Muhammed. el-Mebsût. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1403/1982-83.
        • Serahsi, Şemsüleimme. el-Mebsûṭ. İstanbul: Çağrı Yayınları, 1982-83.