Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Ayan Nedir?

        Osmanlılar döneminde, taşra şehir ve kasabalarında çeşitli sosyal ve ekonomik imtiyazlar elde eden ve devlete ait bazı işleri gören nüfuzlu kişiler için kullanılmıştır. Bunların kimlerden oluştuğu, ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı, zenginlik ve nüfuz kaynakları, merkezi idareyle münasebetlerinin mahiyeti gibi hususlarda çeşitli görüşler ve tezler ileri sürülmüştür. Kaynaklarda ayan ve ayan-ı vilayet terimiyle kastedilenler arasında ilmiye, seyfiye, tüccar ve esnaf sınıfından servet sahibi ve nüfuzlu kişilerin bulunduğu bilinmektedir. Ayan zümresinin, taşradaki fiili nüfuzları ve devlet tarafından kendilerine verilen resmi görevler bakımından, reaya kesiminden ayrı bir toplumsal sınıf oluşturduğu düşünülmüştür.

        Osmanlı taşrasında ayan zümresinin varlığına dair kayıtlara, klasik dönemden itibaren rastlanmaktadır. 16. yüzyıla ait mühimme defterlerinde, idarecilerin bazı suistimallerine karşı mahalli ayan ve ayan-ı vilayet'in merkeze toplu şikayet dilekçeleri (mahzar) sundukları görülmektedir. Bununla birlikte ayanlar, ancak 17. yüzyılın sonlarından itibaren taşra idaresinin etkin birer unsuru haline gelmiş, esasen 18. yüzyılda güç kazanmıştır. İdari, askeri ve iktisadi yapıdaki değişimler, ayanın yükselişine uygun zemin oluşturmuştur. Söz konusu değişiklikler temel olarak klasik dönem tımar sistemindeki yozlaşma, Celali isyanları ve eşkıyalık olaylarının taşrada düzeni bozması, uzun savaşlar süresince eyalet ve sancaklarda mütesellimlik uygulamasının yaygınlık kazanması, savaşların finansmanı için merkezi hazinenin nakit paraya olan ihtiyacının sürekli artmasıdır. Bazı timarların mukataaya dönüştürülerek iltizama verilmesi, terk edilmiş (mevat) topraklaraysa ayan tarafından el konulması, Anadolu ve Rumeli'de ayan çiftliklerinin oluşmasını sağlamıştır. 1695'ten itibaren mukataaların kaydı hayat şartıyla malikane olarak verilmeye başlanması, büyük ayan ailelerinin teşekkülünde bir dönüm noktası olmuştur. Zira bu uygulamanın ardından, taşradaki birçok mukataa, doğrudan veya dolaylı şekilde mahalli ayanın eline geçmiştir. Böylece iltizam, çiftlikler ve ticari faaliyetlerle iktisadi güçlerini artıran ve kapı halklarını oluşturan ayanlar, 18. yüzyılın başlarında taşra vilayetlerinde belirgin birer güç odağı haline gelmiştir. Subaşılık ve mütesellimlik görevlerine ilaveten, bazı yerel hanedan mensuplarına 1726'da alınan bir kararla "mirimiran"lık rütbesiyle sancak beyliği tevcihi, ayanlığın kökleşmesini sağlamıştır. Ancak bu tarihten önce de yerel hanedandan sancakbeyi tayin edildiği bilinmektedir. Öne çıkan ayan hanedanlarından bazıları şunlardır: Manisa'da Karaosmanoğulları, Yozgat'ta Çapanoğulları, Kayseri'de Zennecioğulları, Antalya'da Tekelioğulları, İçel'de Sunullah Paşazadeler, Çukurova'da Menemencioğulları ve Kozanoğulları, Karadeniz bölgesinde Tuzcuoğulları ve Kethudazadeler, Rumeli'de Tirsiniklioğlu İsmail (ö. 1806) ve Alemdar Mustafa Paşa (ö. 1808).

        Bazı tarihçiler ayanlığın, 18. yüzyılda bir "müessese" haline geldiğini ileri sürmüşse de bu görüşü destekleyecek resmi belgeler ortaya konulamamıştır. Müessese tezine karşı çıkanlar ayanlığı, Osmanlı taşra idari sisteminde etkin sosyolojik bir vakıa olarak kabul etmektedir. Sancak ve kazalarda resmi emir ve fermanlara muhatap olan ayanların merkezi idare nezdindeki konumları, konjonktüre ve şartlara bağlı olarak değişiklik göstermiştir. Merkez tarafından bunların muhatap alınmalarında belirleyici olan, kendilerinden beklenen hizmetlerin yerine getirilip getirilmediğidir. Vergi tahsili, asker yazılması ve sevki, seferlerde lojistik hizmetler, eşkıya takibi ve birtakım bayındırlık hizmetleri, merkezin ayandan beklediği başlıca görevlerdi. Bunların ifasına ve taşradaki nüfuzlarının durumuna bağlı olarak, ayan seçiminde ve ayanların merkezi idare nezdindeki hukuki statüsünde değişiklikler yaşanmıştır. 1786'da ayanlık resmen kaldırılarak şehir kethüdalığı ihdas edilmiştir. Ancak istenen yarar sağlanamayınca Kasım 1790'da yeniden ayanlık düzenine dönülmüştür. Güçlü ayan hanedanlarının, Anadolu ve Rumeli vilayetlerindeki nüfuzu 19. yüzyıl başlarında sürmüştür. Hatta Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa, 1808'de II. Mahmud tarafından sadrazamlığa tayin edilmiştir. Aynı yıl ayanlar ile padişah arasında, Sened-i İttifak adlı meşhur belge imzalanmıştır. Bu anlaşmadan memnun olmayan II. Mahmud (ö. 1839) ve sonrasında Abdülmecid (ö. 1861), ayanların gücünü kırmaya yönelik politikaları sürdürmüştür. Ancak müsadere ve idam tehdidine rağmen gücünü koruyan birçok ayan hanedanı mensubu, Tanzimat sonrasında oluşturulan vilayet, liva ve kaza idare meclislerinde görev almıştır. Bazıları Meşrutiyet dönemi meclislerine üye seçilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise bunların birçoğu, bulundukları şehirlerin ileri gelenleri olarak toplumsal ve siyasal hayatta söz sahibi olmaya devam etmiştir.

        YAZAR

        Ensar Köse

        KAYNAK

        • Emecen, Feridun M. "Osmanlı Taşrasında Yerel Güçlerin Yükselişi, Kethudazadeler Örneği." Osmanlı Klasik Çağında Hanedan, Devlet ve Toplum içinde. İstanbul: Timaş Yayınları, 2011. 363-392.
        • Ergenç, Özer. "Osmanlı Klasik Dönemindeki 'Eşraf ve A'yan' Üzerine Bazı Bilgiler." Osmanlı Araştırmaları III, (1982): 105-118.
        • İnalcık, Halil. "Centralization and Decentralization in Ottoman Administration." İçinde Studies in Eighteenth Century Islamic History. Yay. Haz. Thomas Naff ve Roger Owen, Southern Illinois University Press, 1977. 27-52.
        • Köse, Ensar. "Ayanlar Çağında İçel Sancağında Sosyal Hareketlilik." Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2013.
        • Nagata, Yuzo. Tarihte Ayanlar, Karaosmanoğulları Üzerine Bir İnceleme. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1997.
        • Özkaya, Yücel. Osmanlı İmparatorluğu'nda Ayanlık. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1994.