Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Tasarruf Nedir?

        Tasarruf kelime anlamıyla biriktirme, çoğaltma olarak kullanılmakla birlikte bir şeyin kullanım hakkına sahip olmayı da ifade etmektedir. Ekonomik açıdan tasarruf ise harcanabilir gelir ile nihai tüketim harcamaları arasındaki farkı ifade etmektedir.

        Tasarruf, yatırım ile ilişkisi ve yatırım miktarını belirleyici rolü düşünüldüğünde ekonomi açısından önemlidir. Klasik iktisatta toplam sermayenin dolayısıyla büyümenin dinamiği olarak yatırım, yatırımın belirleyici faktörü olarak da tutumlu olma ya da bir diğer deyişle tasarruflara işaret edilmektedir. Keynesyen iktisatta da tasarruf gelirin tüketim ve harcamalar dışında kalan kısmı olarak ifade edilmiştir. Bireylerin, kurumların ve kamu kesiminin tasarrufları toplam tasarrufları oluşturmakta ve finansal kurumlar vasıtasıyla yatırıma dönüşümü sağlanması halinde toplam yatırım ve toplam gelir artışına yardımcı olduğu varsayılmaktadır.

        Dolayısıyla üzerinde durulması gereken bir diğer konu da toplam tasarrufların yatırıma dönüşmesi gerekliliğidir. Tasarrufların ekonomik sistemin içine dahil olmaması (yastık altında tutulması / gömüleme) halinde tasarruflar yatırıma dönüşmeyecek dolayısıyla ekonomi içinde değerlendirilemeyecektir.

        Ekonomide tüketim ve tasarruf davranışını açıklamak için oluşturulan çok sayıda farklı hipotezler görüşler mevcuttur ancak genel görünüm incelendiğinde tasarruf konusunu gelir, tüketim ve özellikle de finansal araçlardan ayırmak mümkün değildir. Bu nedenle aşağıda kısa tanımlarına yer verilmiş olan tüketim/tasarruf teorileri önem kazanmaktadır.

        F. P. Ramsey (1928) tasarrufun matematiksel teorisi çalışmasında bir ülkenin yapması gereken tasarruf miktarını incelemiştir. Sonuç olarak bugünkü tüketimin sermayenin marjinal verimliliğinin bireyin zaman tercihinden büyük olduğunda gerçekleşeceğini ve bu değiş tokuşa göre karar alınacağı sonucuna varılmıştır.

        I. Fisher (1930) çalışması bireylerin bugün ve gelecek dönem olmak üzere iki dönem arasında tercih yapacak ve tüketim davranışlarını buna göre şekillendireceğini öne sürmüştür. Dönemler arası tüketim tercihinin, dönemler arası bütçe kısıtına bağlı olarak tüketimin marjinal faydası ve faiz oranı ile şekillendiği bu teoride optimizasyon sonucunda tasarruf da belirlenmiş olmaktadır.

        J. M. Keynes (1936) İstihdam, Faiz ve Para'nın Genel Teorisi'nde mutlak gelir hipotezi ile marjinal tasarruf eğilimi ve ortalama tasarruf eğilimini açıklamış gelirdeki artış ile aynı oranda tüketim ve tasarrufun artmayacağını ortaya koymuştur. Ortalama tasarruf eğiliminin zamanla azaldığını ortaya koyan bu görüş S.S. Kuznets (1946) çalışmasında ortalama tüketim eğiliminin uzun dönemde sabit olduğunu ortaya koyması ile tartışılır hale gelmiştir. 

        A. C. Pigou (1943) "Reel Balans Etkisi" ya da Pigou etkisi olarak adlandırılan teori ile fiyatlarda meydana gelecek bir azalma reel geliri arttırıcı etki yapacak ve harcanabilir gelirde artış olmaksızın harcamalarda artış, tasarruflarda azalış olabileceğini öngörmektedir.

        J. S. Duesenberry (1949) "Nispi (Göreli) Gelir Hipotezi" mutlak gelir hipotezine karşılık tüketim kararının gelirden hareketle değil harcama alışkanlıkları ve diğer hanehalkı gelirine ve tüketimine göre belirlendiğini ortaya koymaktadır. Tüketimin gelire göre istikrarlı olduğunu savunan hipotez tüketim ve tasarruf kararının gelirdeki değişikliklerden ziyade alışılmış hayat standardına ve gösteriş etkisi gibi etkilere duyarlı olduğunu ortaya koyar.

        F. Modigliani (1954) "Yaşam Boyu Gelir Hipotezi" Fisher'in iki dönem için yapmış olduğu analizi yaşam boyuna genelleyerek bireylerin tüketim ve tasarruf kararlarını beklenen yaşam uzunluğuna bağlı olarak yaptığı varsayılır. Birey gelirinin yüksek olduğu dönemlerden düşük olduğu dönemlere tasarruf ile gelir aktarımı yapmaktadır.

        M. Friedman (1957) "Sürekli Gelir Hipotezi", diğerlerinden farklı olarak birçok faktörü hesaba katmıştır. Bu teoriye göre tasarruflar nüfus, ulusal tüketim ve tasarruf, beşeri sermaye, servet ve cari dönem gelirinden çok gelecekte elde edilmesi planlanan gelire duyarlıdır.

        Modern teoriler Pigou Etkisi ile başlatılmakla beraber genellikle gelir odaklı yaklaşımlar finansal piyasaların gelişmesine paralel olarak gelir dışı faktörlerin analizi ile tasarrufa bakış da dönüşüm geçirmiştir. Bir diğer yakın dönem bakış açısı Hall (1978)'dir. R. Hall (1978) "Rassal Yürüyüş Hipotezi", rasyonel beklentiler hipotezini sürekli gelirin ve yaşam boyu gelirin öngörülebilir ve tüketim ve tasarrufun öngörülebilir olduğunu ancak beklenmedik bir durum ile karşılaşıldığında oluşan istikrarsızlığın rassal yürüyüş modeli ile açıklanabileceğini savunmaktadır. Bu teorilerin dışında da çok sayıda yaklaşım ve uygulama mevcuttur. Son olarak, bireysel tasarrufların sürekli olarak artış göstermesi toplam talepte yaratacağı azalma ile birlikte makroekonomik açıdan daralma ve buna bağlı olarak oluşacak gelirde azalma tasarruflarda azalma ile sonuç verebilmektedir. Bu durum literatürde "tasarruf paradoksu" olarak bilinmektedir.

        YAZAR

        Elçin Aykaç Alp