Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Üretim Tarzı (Antropoloji) Nedir?

        Üretimin emek, beceri, bilgi, teknoloji, sermaye gibi üretim araçları yardımıyla üretim ilişkileri çerçevesinde bir örgütlenme biçimidir. Ekonomik antropolojide üretim tarzları avcı toplayıcı, pastoralist, tarımcı ve endüstriyel/kapitalist üretim biçimleri olarak dönemlendirilir. Avcı toplayıcı dönem dışında tüm ekonomik sistemler modern ekonomilerin ve ekonomik faaliyetlerin ilksel biçimleri olarak değerlendirilebilir. Çünkü bu üretim tarzları ilk dönemlerinde, avcı toplayıcılar hariç tutulduğunda, belli ekonomik özellikleri paylaşırlar; emek/teknoloji yoğun tarımsal üretim, bir pazarın varlığı, ekonomiyi kontrol eden, yöneten bir otorite, yabancılarla ticaret, vergi sistemi ve güvenilir bir artı ürünün varlığı. Bu artı ürün toplumun bir bölümünü tarım dışı faaliyetlerde uzmanlaşmaya, örneğin dinsel, politik, ticari, zanaatkarlık gibi aktiviteleri sürdürebilmelerine olanak vermiştir. 

        Avcı Toplayıcılar küçük grupların geçimlerini tarımsal üretim yapmadan, avcılık ve toplayıcılıkla sağladığı ekonomik sistemler olarak tanımlanabilirler. 

        Bahçecilik/Pastoral Hayvancılık emek yoğun, basit teknoloji yardımıyla ürün yetiştirme ile karakterize edilebilecek bu üretim tarzı tarımsal üretim tarzının ilk formudur. Sayıca oldukça küçük gruplar (30 ve civarı) basit geçimlik üretim sayesinde hayatlarını devam ettirirler ve insanla toprak arasındaki ilişki tarımsal gruplarda olduğu gibi kalıcı değildir. Hayvancılık yapan pastoralistler sürüleri ile birlikte uygun kaynakları bulmak için mevsimsel olarak hareket halindedirler. Yarı göçer, konar-göçer hayvancılar, gücünden ve ürünlerinden yararlandıkları sürülerle hareket ederek, günümüzde Orta Doğu, Kuzey Afrika ve İran'da yaşamlarını sürdürmektedirler. Türkiye'de Bahşişli, Boynuinceli, Sarıkeçililer gibi Yörüklerin, yaylak ve kışlaklarda bu mevsimsel göçü iki yönlü devam ettirmektedirler. Ancak, Toroslarda yaşayan bu son konar-göçer toplulukların da yeni tarım alanlarının açılması ve iktisadi faaliyet alanlarının genişlemesiyle tam olarak yerleşik hayata geçtikleri söylenebilir.

        Tarım, toprağa bağlılığı, yoğun emek ve teknoloji kullanımını gerektirir. Toprağı daha verimli kılmak için müdahale, (sulama ve gübreleme ile) eden insan toprakta kalıcı bir değişimi de yaratır. Tarım daha büyük grupların geçimlik üretimi için olabildiği gibi, pazar için üretim de mümkündür. Tarımla başlayan uzmanlaşma ve ona bağlı gelişmeler kültürlerin yapısını dönüştürür; üretim ve dağıtımı kontrol eden bir politik otorite, vergi ve haraç, profesyonelleşmiş, şehirlerarası ticaret, piyasanın varlığı, tarımsal artı değer, toplumların yönetim biçimlerine bağlı olarak değişen dağıtım ve yeniden dağıtım sistemleri oluşur. Tarımsal üretim tarzı insanın doğa üzerindeki kontrolünü artırırken, toprağa bağlılık, nüfus yoğunlaşması ve demografik değişime yol açar, insan hareketliliği sınırlanır. Kalıcı yerleşimler, şehirleşme, bağlı olarak kültürel değişim önceki üretim tarzlarında olmayan bir hızla ortaya çıkar. 

        Tarihte Neolitik tarım devrimi mülkiyetin ve bağlı olarak insan ilişkilerinin yapısını önceki üretim tarzlarına göre bütünüyle değiştiren bir olgudur. Sanayi devriminin de etkisiyle gelişen burjuvazi büyük çaplı sermaye birikimi ile yeni bir üretim tarzının öncüsü olmuştur. Endüstriyel ekonomide sermaye, emek ve teknolojinin örgütlenme biçimi üretici güçleri geliştirmiştir. Kapitalist üretim tarzı, üretim araçları olarak toprak, emek, teknoloji ve sermayeyi kullanır ve yoğun sanayi üretimi başattır. Çalışma ilişkileri, çalışmanın çoğu zaman akrabalık, yakınlık, karşılıklılık ilişkileri temelinde sürdüğü enformel yapıdan, çalışanların emeğin sermaye sahiplerince satın alındığı, çalışma ve yaşanılan yerin ayrıştığı, formel bir yapıya dönüştüğü bir özellik gösterir. Pazar ekonomisinde üretim, dağıtım ve tüketim ilişkilerinin tamamı pazar ilkesi çerçevesinde, şahsi olmayan bir karakter kazanmıştır. 

        Sanayileşme toplumsal olarak birbirlerinden bağımsız, soyutlanmış, tekil birimler olarak yaşayan insanların oluşturduğu bir yeni düzen yaratmıştır. İnsanlar arasında ilişkilerin toplumsal biçimi içinde yaşadıkları maddi koşullarca belirlenir olmuştur. İnsan eylemini daha yetkin kılan uzmanlaşmalar, değişen kültürel değerler, özel becerilere sahip insanlar ve artık, evrensel bir eşdeğer hakimdir; para. Güçlü bir aracı olan para fiyat mekanizmalarının belirleyicisi olmuştur. Sermaye birikimi, zenginlik, toplumsal sınıfların bu refahtan aldıkları pay, eşitsiz sınıfsal yapıda çelişkilerin, çatışmaların varlığının maddi temeli olmuştur. Toplumsal dönüşüm ekonomik sistemin başarıya ulaşmayı merkeze yerleştirdiği bir kültürel evreye işaret etmektedir.

        YAZAR

        Belkıs Kümbetoğlu