Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sosyal medyadaki nefret dili, ırkçı ve cinsiyetçi saldırganlık Türkiye gibi ABD’de de gündem. Ama hukuki statü farkı nedeniyle tersinden bir tartışma söz konusu. Türkiye, sosyal ağları hukuken sorumlu kılmak için şirketlere temsilci şartını getiren yasal düzenleme hazırlıyor. ABD’de Trump Yönetimi ve çevresindeki muhafazakar cephe ise Amerikan yasalarına tabi sosyal medya şirketlerinin ceberrutluğundan yakınıyor.

        TBMM’ye sunulacak tasarıyla hedef, hukuka aykırı içeriğin engellenmesi konusunda o şirketlerin kapı-duvar olmaması. Türkiye’den gelen talepleri “Şirket politikamıza aykırı değil” diyerek geri çeviremeyecekleri bir statüye getirilmeleri amaçlanıyor.

        İşte o politikalar nedeniyle başta Twitter olmak üzere çoğu sosyal platform ABD’de ifade özgürlüğüne karşı sansürcülükle suçlanıyor. Örneğin Trump, sadece Twitter’ın bariyerleriyle cebelleşmiyor, ufak cüsseli sosyal ağlar da başkanın yoluna engel çıkarabiliyor. Trump’ın video paylaşım sitesi Twitch’teki hesabı daha geçen gün “saldırgan içerik ve nefret dili” gerekçesiyle askıya alındı. Reddit, Trump’çı bir grubun “The–Donald” hesabını nefret dili yüzünden tamamen kapattı.

        REKLAM

        “BİZDE SANSÜR YOK, SOKAKTAKİ GİBİ KONUŞABİLİRSİN”

        Şimdi muhafazakar cephe, Parler adlı iki yıllık taze bir sosyal ağda toplaşıyor. Zaten o mecra sadece sağ siyasetin sahasıydı, ancak Trump’ın dezenformasyon ve şiddet dilini içeren tweet’lerine uyarı etiketleri konulup Twitter’la dalaş başlayınca Parler’ın müşteri sayısında da ani artış oldu. Twitter’ı haksız sansür uygulamakla suçlayan Cumhuriyetçi Partili siyasetçiler ve muhafazakar kanaat önderlerinin geçiş yapmasıyla birlikte kullanıcı sayısı bir haftada yüzde 50 arttı.

        Kongre üyeleri Ted Cruz, Devin Nunes, Rand Paul’ün yanı sıra Trump’ın avukatı Rudy Giuliani, eski BM temsilcisi Nikki Haley, Trump’ın kampanya direktörü Brad Parscale, Trump’ın oğlu Eric Trump ve eşi Lara hepsi orada. Takipçileriyle yorum, fotoğraf ve haberleri paylaşıyorlar. “Team Trump” kullanıcı adıyla kampanya hesabında, Trump’ın ekonomi alanındaki başarılarıyla rakibi Biden’a karşı avantajları sıralanıyor. Pandemi ikliminde Trump’ın anketlerde gerilediğini gösteren verilerden ise ses yok.

        Bu arada Parler’ı işgal eden ilginç bir kullanıcı topluluğu da Suudi Arabistan'dan. Daha doğrusu Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın taraftarı olan 200 bin kadar Suudi hesap var. MBS propagandası yapan yüzlerce bot hesap geçen yıl Twitter tarafından kapatılınca, Parler’a göç etmişler.

        Parler’a doğru yeni akın, Wall Street Journal’da çıkan bir haberle başladı. Gazete, seçim kampanyasının kızışmaya başladığı ortamda Trump yönetiminin Twitter ve Facebook’da bloklanma endişesiyle alternatif mecralar aradığını, Parler’ın muhtemel bir alternatif olabileceğini yazdı. Haberden iki gün sonra Parler, iPhone uygulamalarında tepeye yükseldi; 1 milyon olan kullanıcı sayısı bir haftada 1.5 milyona çıktı.

        Sitede ne olup bittiğini anlamak için hesap açtım, göründüğü kadarıyla bir yankı odası şeklinde sağ kanat mensupları birbirini ağırlıyor. Fransızca “konuşmak” anlamına gelen “Parler”de (parle) rahatça konuşuyorlar, kendi aralarında. Nitekim şirketin 27 yaşındaki kurusu ve CEO’su John Matze, daha sağlıklı bir tartışma ortamı için liberalleri de Parler’a beklediğini söylüyor; “Burası açık bir şehir meydanı, sansür yok. Aynı New York sokaklarındaki gibi konuşabilirsin. Kitlemiz topyekün Trump taraftarı ama tabii onları yargılamıyorum. Başkanı neden sansürlediklerini anlamıyorum, beğenmiyorsanız, seçimde oylarınızla gönderirsiniz” diyor. Liberal kanaat önderlerini çekmek için ödül vaadi de var. Twitter’da en az 50 bin takipçisi olan liberaller arasından Parler’da hesap açıp en iyi performansı gösterene 20 bin dolar ödül verilecek.

        Twitter’da milyonu aşkın takipçili Cumhuriyetçi Kongre üyeleri “Solcu teknoloji şirketlerinin sansüründen bezdiyseniz Parler’a gelin” diyerek takipçilerini de davet ediyorlar. Biner biner katılımlar oluyor. Matze’ye göre muhafazakar isimler Twitter’dan çekilirse ideolojik atışma tadı kalmayacağı için kimse de orada kalmaz.

        DEV ŞİRKETLERDEN “NEFRETİ DURDUR” BASKISI

        Fakat şimdilik o hedefin hayli uzağındalar. Trump’ın kampanya direktörü Parscale’in Twitter’daki 700 bin takipçisine karşılık, Parler’da 160 bin kadar takipçisi var. Bu nedenle platforma daha fazla medya mensubu çekebilmek amacıyla yatırım gerektiğini söylüyor. Ancak Demokrat ağırlıklı Silikon Vadisi’nde yatırımcı bulmak kolay değil. Platformda Trump iklimi hüküm sürerken reklamvereni ikna etmek de imkansız.

        İşte Facebook’un durumu ortada. Mark Zuckerberg, başlangıçta Twitter’ın tavrını eleştirmiş, dezenformasyon ve nefret dili şikayetlerine rağmen Trump’ın paylaşımlarına ilişmemişti Facebook. Ancak “kâr uğruna nefrete son” kampanyası, siyasetçilerden top modellere, Harry ile Meghan’a varıncaya kadar şöhretlerin de katılımıyla giderek büyüdü; Coca Cola, Honda, Adidas, Levi’s, Pepsi, Pfizer, Puma, LEGO, Microsoft gibi dev markalar dahil 300 şirket reklamlarını çekince, Facebook da tavır değiştirdi. Yılda 70.7 milyar dolarlık gelirinin yüzde 98’ini reklamlardan elde eden Facebook boykot baskısı üzerine, şirket kurallarını revize edip nefret dilini budamak için elinden geleni yapacağına dair ajanslara güvenceler verdi; 250 kadar beyaz ırkçı grubun Facebook ve Instagram hesaplarını kapattığını açıkladı. Medya reyting konseyi tarafından nefret içeriğine dair denetlenmeyi de kabul etti.

        Fakat yeterli olmadı. Anti-Defamation League CEO’su Jonathan Greenblatt, diğer sosyal platformların siyasete karşı daha proaktif davrandıklarını belirterek, Reddit ile YouTube ve Twitch’i örnek gösterdi; “Onlar nefret dilini engelleyebiliyorsa, reklamveren de böyle istediğine göre Facebook için o kadar zor olmasa gerek” diyor.

        AMAZON’DAN TRUMP’A SIFIR HOŞGÖRÜ

        Daha çok video oyunu meraklılarının rağbet ettiği Twitch politize bir kullanıcı kitlesini barındırmıyor. Ancak Trump ve kampanyası o görüntü platformunu da kullanıyor, miting videolarıyla bazı konuşmaları yayınlıyordu. Eski miting görüntüleri de tekrar tekrar dönüyor. Derken, 2015’te seçim kampanyasının ilk günlerinde yaptığı bir konuşma “sansüre” takılıyor. O konuşmada Trump, Meksikalılar için “uyuşturucu kaçakçıları, tecavüzcüler” diyor. Geçen Tulsa mitingindeki bazı sözlerinde de cinsiyetçi saldırganlık tespit ediliyor.

        Twitch’in sahibi Amazon; 2014’te 1 milyar dolara satın almıştı. Amazon’un patronu Jeff Bezos’la Trump’ın husumeti de malum. Şirketten yapılan açıklamada “Irk, inanç, cinsiyet, yaş, fiziksel engel ve cinsel yönelim temelinde her türlü ayrımcılık, taciz ve nefret diline karşı sıfır hoşgörü politikasına aykırı içerik nedeniyle Trump’ın hesabının geçici olarak askıya alındığı, ileride yeniden kural ihlali halinde hesabın süresiz kapatılacağı” bildirildi. “Siyasetçiye imtiyaz tanımayız” vurgusu yapıldı, hesabın ne zaman açılacağı ve Trump’ın yayınlarını kaç kişinin izlediği konusunda ise bilgi verilmedi.

        Sosyal medyanın saldırgan içeriğe uyguladığı sansür sadece Trump ve taraftarlarınca eleştirilmiyor. Liberal görüşe göre de özellikle ABD Başkanı olan kişinin sansürlenmesi, kamuoyunun serbestçe tartışmasına engel teşkil ediyor. Nefret içeriğinin gün ışığından çekilip karanlığa mahkum edilmesi halinde daha da yozlaşacağını savunan bu görüş, “Bırakın herkes konuşsun ki, ne düşündüklerini bilelim. Sonra sürpriz olmasın” diyor.

        Diğer Yazılar