Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Merkez Bankası’nın yeni başkanı Murat Çetinkaya dün ilk kez, nisan ayı enflasyon raporunda ekonomistlerin ve medyanın karşısına geçti. Toplantıya ilk kez masaya “soruları cevaplayan kişi” olarak oturması sebebiyle bir miktar tedirgin başlayan Çetinkaya, ilerleyen zaman içinde rahatladı ve oldukça iyi bir performans sergiledi.

        FİNANSAL İSTİKRAR DAMGASI!

        Futbolda çok kullanılan bir terim vardır, “Maçı sahadan önce akılda kazanmak” diye. Sahaya çıkmadan önce futbolcuların, maç sırasında yaşayabilecekleri aksilikleri, karşı takımın artıları, seyirci baskısı gibi skoru etkileyebilecek faktörleri akıllarında canlandırmaları istenir. Çeşitli akıl oyunları ve mizansenlerle futbolcular maça hazırlanır. Dün Çetinkaya’yı dinlerken ben de, başkanın benzer bir zihinsel çalışma yapmış olabileceğini düşündüm. Sanki sunum ve ve sorulara verilecek cevaplarda, hangi “anahtar cümlelerin”, “kaç defa” kullanılacağı dahi baştan çalışılmış gibiydi.

        Bu çerçevede Murat Çetinkaya’nın sunumu ve cevapları bir kez daha gözden geçirildiğinde çok büyük bir “finansal istikrar” vurgusu var. Başkan dünkü toplantıda kaç defa söyledi ben sayamadım, ama “sıkı duruş”, “ finansal istikrar” ve “öngörülebilir olma” ifadelerini defalarca kullandı. Sunum hazırlanırken kurumu, piyasaları ve tahmini gelebilecek soruları çok iyi bilen bir “gizli el”, toplantıya damga vuracak kadar yukarıda bahsi geçen 3 ifadenin kullanılmasına azami dikkat etmiş.

        Toplantı boyunca defalarca finansal istikrar, enflasyonla mücadele, açık ve öngörülebilir para politikası denilince de piyasalar buna tabiri caizse balıklama atladı! Başka ne iş istenebilirdi ki? Daha toplantı bitmeden “sıkı duruş” vurgusuna “Dolar/TL” tav oldu ve 2.85’lerden 2.82’ye geriledİ. Finansal istikrar ve öngörülebilir vurgusu ise “enflasyonla mücadele elden bırakılmadan kademeli faiz indirimi” algısıyla tahvil faizlerini aşağıya çekti. 10 yıllık tahvil faizi ise 10 baz puan gerileyerek 9.20’ye indi.

        Başkan ilk toplantıdan “geçer not” aldı mı? Yukarıda anlatılanları okuyan birisinin buna cevabı “evet” olur. Benim cevabım da “evet”. Ancak bir sorun var. Daha doğrusu bugünün değil ama muhtemelen bir sonraki toplantının “baş ağrıtmaya aday” bir değil iki adet sıkıntı var: Tek faiz uygulamasına geçiş ve faiz indirimlerinin frekansı!

        FAİZ İNDİRİMLERİ MEVZUU...

        Başkan Çetinkaya, “İmkânlar dahilinde sadeleştirme adımlarının üst bantta ölçülü indirimlerle devam etmesi konusunda Para Piyasası Kurulu üyeleri ortak görüşte” diyor. Türkçe’si “Bu üst bandı ortak kararla düşüreceğiz” demek. Ama başkanın ifadesine göre bu uygulama sunumunda defalarca altını çizdiği “sıkı para politikasıyla” çelişmeyecek. Çünkü faiz düşecek ama enflasyonla mücadele konusunda “TCMB’nin elindeki diğer araçların dar faiz politikasında” etkili olacağı varsayılıyor. Yazarın notu: Hangi araçlar? Daha önce etkili olabildi mi?

        TEK FAİZ KONUSU...

        Enflasyon raporunda Başkan Çetinkaya bir yerde “sadeleştirmeyi makul hızda”, bir başka yerde ise “en kısa sürede” bitireceklerini söyledi. İki farklı açıklama ve iki farklı anlam. Ancak her ikisi de bir anlamda aynı yere çıkıyor: Üst bant indirimleri, olabilecek en hızlı ve kısa sürede üst üste yapılacak ve hedeflenen yere gelince bitirilecek. Hedef ne? Tek faiz!

        Tek faizden kasıt ne bilmiyoruz. Ama şunu anlıyoruz ki, üst bant sadeleşmesi bitince koridorun üst ve altı birbirine çok yakın olacak ve bunlar zorunlu haller dışında kullanımdan çıkarılıp piyasaya tek bir faiz oranından (muhtemelen yüzde 7.5’teki fonlama faizinden) likidite verilecek. Bir başka ifadeyle, mevcut yüzde 8.5’lerdeki ortalama fonlama faizi zaman içinde üst bant indirimlerinin yardımıyla yüzde 7.5’e indirilecek. O noktada sadeleşme bitecek ve piyasa bütün likidite ihtiyacını politika faizi olan yüzde 7.5’ten alacak!

        PEKİ SORUN NE?

        1- FED’in faiz artırmaya başlayacağı yılın ikinci yarısı, fonlama oranının yüzde 7.5’e çekildiği bir ana denk gelecek. Bu kur üzerinde ciddi kırılganlık riski yaratabilir.

        2- Tek faiz uygulamasına geçilir ve gerek enflasyon beklentileri gerekse döviz fiyatları baskısıyla piyasaya likidite pahalı verilmek istenirse politika faizini artırmaktan başka seçenek kalmaz.

        3- Küresel faizlerin kıpırdanmaya başladığı, çekirdek enflasyonun düşmekte direndiği bir ortamda koridoru bu hızla ve ısrarla aşağıya çekmek “koruma kalkanını” ciddi zayıflatmak olur.

        Diğer Yazılar