Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Biz kendi derdimizle uğraşırken Avrupa’da enteresan gelişmeler oluyor. Özellikle Brexit sonrası İngiltere ve Şansölye Merkel’in Almanya’sı son derece sıcak günlerden geçiyor. Bunun yanında Türkiye’deki darbe girişimine Avrupa’dan gelen ve büyük hayal kırıklığı yaratan cılız “kınama” mesajlarında da yakın zamanda bir ayrışma görüyoruz. En büyük ticaret partnerimiz olan Avrupa’daki bu gelişmeleri ıskalamamak lazım. Sonuçta Türkiye’de yaşananlar nasıl sadece Türkiye’yi etkilemeyecekse, Avrupa’da olup bitenin de bizi etkilemesi kaçınılmaz.

        O zaman gelin bir Avrupa turu atalım.

        İlk durak İngiltere. Brexit sonrasını kurgulayan İngiltere, yeni Başbakan Theresa May ile ilk ayını doldurdu. Hükümetten yapılan açıklamalara göre “Brexit kararı” yeniden görüşülmeyecek. Yani karardan dönüş yok. Diğer yandan Theresa May’in AB ile “boşanma müzakerelerine” başlamak için başvurması gereken 50. maddeye de 2017’ye kadar dokunmaya niyeti yok gözüküyor. Yani hükümetin önünde Brexit sürecini başlatmadan önce kabaca 6 ay var. Ancak Başbakan May’in parlamentoda rahat bir çoğunluğu yok ve seçimler de 2020’de. Bu sebeple May’in Brexit sürecinde güven tazelemek ve rahat hareket etmek için “erken seçim” istemesi hiç şaşırtıcı olmaz. Bu gelişmelerin yanında İngiltere’de yeni hükümetin herkesi çok şaşırtan bir başka hamlesi ise, Fransız ve Çinlilerin Hinkley Nükleer Santralı’nda yapacağı ortak projenin son dakikada ertelenmesi oldu. Theresa May yaptığı açıklamada “Çinlilerin İngiltere’de nükleer enerji konusunda artan varlığının rahatsızlık yarattığını” ifade etti. Önceki Başbakan Cameron sırasında el üstünde tutulan Çinlilerin, yeni dönemde bir anda “şüpheli” sınıfına dönmesi sanırım ileride çok daha üzerine konuşacağımız bir konu olacak.

        İkinci durağımız Almanya. Şansölye Merkel zor günlerden geçiyor. Suriyeli mültecilere kapıları açan ve 1 milyona yakın mülteciyi ülkesine alan Merkel, kendi vatandaşları tarafından cezalandırılıyor. Son dönemde mültecilerin karıştığı terör ve asayiş olayları neticesinde Almanya’da Merkel’e öfke artıyor. Anketlerde Merkel’e olan desteğin son 3 ayda % 12 azalarak % 47’ye gerilediği ve 2013 yılından beri en düşük seviyeye düştüğü görülüyor. Anlaşılacağı üzere Merkel Almanya’sı için Türkiye ile yapılan “mülteci anlaşması” çok önemli. AB ile Türkiye arasında yapılan ve yürürlüğe girdikten sonra AB’ye mülteci akınını neredeyse bıçak gibi durduran bu anlaşma sonrasında başta Almanya olmak üzere bütün Avrupa derin bir nefes almıştı. Ancak Türkiye tarafından özellikle son dönemde “AB’nin vize serbestliği dahil şartlara uymadığı” eleştirileri artıyor. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şartlar yerine gelmezse anlaşmanın rafa kalkacağı yönünde açıklamaları da var. Bu sebeple Almanya’da gözler Türkiye’de. Hatta bu sebeple haftaya Şansölye Merkel’in yeni bir Türkiye ziyareti olacak.

        Bu ana gelişmelerin dışında Türkiye’de yaşanan darbe girişimi sırasında ve sonrasında Avrupa sessiz kalmış ve hatta sonrasında Türk tarafını hayal kırıklığına uğratacak yorumları olmuştu. Avrupa basınında “darbe girişiminin tiyatro olduğu” ya da sonrasında Türkiye’nin otoriter bir rejime gittiği eleştirileri yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “AB’den FETÖ/ PDY tarafından yapılan darbe girişimi sonrasında kimse gelip desteğini göstermedi” eleştirileri de hâlâ zihinlerde. Bu arada Avrupa’daki bu “miyopik bakış” açısı en son Avusturya Başbakanı’nın “AB olmazsa Türkiye iflas eder” söyleminde kendini göstermişti. Bu söylemin son 1 hafta içinde bir parça da olsa değişmeye başladığını görüyoruz. Eski İsveç Başbakanı Bildt, “Brüksel uyuyor mu?” diye darbe girişimine tepki göstermeyen AB’ye sert tepki verdi. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland’ın da Ankara ziyareti söz konusu. Bu gelişmeler için İngilizlerin dediği gibi “too little too late” yani “çok geç oldu” diyebiliriz. Ancak yine de Türkiye algısı konusunda AB’de olumlu bir gelişime olması iyiye işaret.

        Diğer Yazılar