Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Küresel ölçekte oluşmakta olan politik riskleri , trendleri takip eden ve analizlerini paylaşan EuroAsia Group, geçen hafta sonu yapılan İspanya seçimleri sonrasında bir rapor yayınladı. Avrupa’da değişen seçmen tercihleri, partilerin politik söylemleri üzerine gözlemlerin anlatıldığı raporda şöyle bir ifade var:“Avrupa’daki mevcut merkez sağ ya da sol partiler, küreselleşmenin seçmenlere dikte ettirdiği artan göç dalgaları, gelir dağılımı eşitsizliğin her geçen gün daha yükselmesi, çok uluslu şirketlerin ezici ekonomik avantajları gibi konularda artık çözüm üretemez hale geldiler. Bu sebeple seçmen ya sağ ve solda müesses nizama isyan eden partilere gidiyor ya da oy verdiği partilerin söylemini değiştirmesini istiyor.”

        İspanya seçimlerinin yüzde 29 oy alan merkez sol parti Sosyalistler, EuroAsia’nın yapmış olduğu uyarıyı dinlemiş gibi görünüyorlar. Parti başkanı ve aynı zamanda mevcut Başbakan Pedro Sanchez, kampanya sırasında parti ileişçi sınıfını bir araya getirmeyi hedefledi. Partinin politikalarını belirleyenler bu seçimde Sosyalist partinin “sol söyleme“ daha fazla ağırlık verdiğini kabul ediyorlar.

        Sanchez kısa süre önce asgari ücreti yüzde 22 artırdı. Çalışanların sosyal haklarının iyileştirilmesi ve büyük şirketlerin vergi oranlarının artırılması da Sanchez’in seçim vaatleri arasındaydı. Her ne kadar Sosyalistler tek başına iktidar olacak oyu alamasalar da, İspanya’daki seçimlerin iki kazananından biri oldu.

        İspanya seçimlerinin diğer kazananı da, ülkede son dönemde artan Katalan milliyetçiliğine karşı yakın zamanda doğan ve bu seçimlerde yüzde 10 oy alan aşırı sağ Vox partisi oldu. İspanya’da Franco döneminden sonra ilk defa aşırı sağ bir partinin meclise girmiş olması, ekonomik sebepler dışında seçmenin “ülkenin dağılma ihtimaline” de hassas olduğunu göstermesi açısından önemli.

        İspanya’da ki seçimlerin en büyük kaybedeni ise Euro Asia’nın uyarısında olduğu gibi “söylemini değiştiremeyen” İspanya siyasi tarihinin en büyük iki partisinden biri olan, merkez sağ çizgideki People’s Party oldu. En büyük fireyi de aşırı sağ Vox’a verdi.

        İtalya, Almanya ve Hollanda’da aynı şeyler oldu…

        İtalya’da yapılan seçimlerde merkez sağ ve ve merkez solun büyük oranda tasfiye olduğunu görmüştük. Yıllardır İtalya’yı yöneten bu iki ana partinin yerine bugün İtalya’da iktidarda Aşırı sağ League ve anti AB 5 Star partileri var. Almanya’da yıllardır ülkeyi yöneten iki ana akım parti ; merkez sağ Hristiyan Demokratlar (CDU) merkez sol SPD‘nin son eyalet seçimlerinde ağır yar aldıklarını ve sol söylemi benimseyen Yeşiller ve aşırı sağ AfD’nin öne çıktığını gördük. CDU’nun efsanevi lideri olan ve Alman ekonomisinde son 15 yılda yaşanan büyük değişimin mimarı olan Merkel’in dahi EuroAsia’nın tespitlerinde bahsettiği gibi “küreselleşmenin getirdiği sıkıntılara karşı yen politikalar yaratamamış olmanın” bedeli ödedi ve parti liderliğini bıraktı.

        İngiltere’de sola kayan Corbyn’inİşçi Partisi

        İşçiPartisi İngiltere’de 902lı yılların ortalarına kadar sosyal devlet, karma ekonomi veregülasyonların gerekliliğini savunan politikalar ile öne çıkardı. Ta ki 94’de Tony Blair parti başkanı olana kadar. Blair “New Labor” diye tanımladığı ekonomik politikaları ile partiyi, sosyalist bakış açısından daha piyasa dostu politikalarla tanıştırdı. 1997 yılında Blair seçimleri kazandı ve 2007’ye kadar da iktidarda başbakan olarak kaldı. Blair’in oldukça eleştirilen rekabetçi, serbest piyasa ekollü ve özelleştirme içeren ekonomi politikaları iktidarda kaldıkları 10 yılda İngiltere ekonomisinin yüzde 18 büyümesine yol açtı.

        İşçi Partisi o günden sonra bir daha iktidara gelemedi. Ancak Brexit sürecinin en sıkıntılı dönemlerinden geçen İngiltere’de, anketlerde iktidardaki Muhafazakar Parti, Brexit sürecini yönetemediği için seçmeni tarafından ağır cezalandırıldığı görülüyor. Diğer yandan Brexit’i yani AB’den ayrılmayı engellemeye çalışan ve Brexit sürecinin firesiz devamını isteyen iki uç görüşü temsil eden ve yeni kurulan partilerin hızlı çıkış yaptığı anlaşılıyor.

        Corbyn’in liderliğindekiİşçi Partisi ise Brexit sürecinden taraf olmaktansa söylemini yeniden sola ve sosyal devlet olgusuna yaklaştırarak yerini korumaya çalışıyor.

        Merkez sağ ya da sol

        Avrupa’nın hemen tamamına gördüğümüz resim aynı. Küreselleşmekaynaklı gelir dağılımı adaletsizliği, göç, işsizlik, vergi mevzuatı ya da artan milliyetçilik ve bölünme korkusu gibi konular Avrupalı seçmenin tercih noktasında öne çıkan hassasiyetleri.

        Ekonominin büyüyor olması, katma değerli üretim, verimlilik, rekabetçilik gibi merkez sağ ve solun son 15-20 yılda üzerinde ciddi tecrübe kazandığı konuların şu ara pek alıcısı yok.

        Diğer Yazılar