Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SWAP faizleri coştu ve herkes bunu konuşur oldu. 'Neden böyle oldu ve ne yapsak böyle olmazdı' konusunu şurada tartışmıştım.

        Bugün 'ne yaptık ve sonuç ne oldu?' sorusunu bir vaka analizi olarak ve yorum katmadan aktaracağım.

        Finansal enstrümanların maliyetleri var. Paranın da böyle. Herkesin bildiği adı ile bu faizdir. İki para birimini birbirleri ile değişecekseniz aynı zamanda faizlerini de değişmelisiniz. SWAP budur, başka bir şey değil.

        Londra'da elindeki dövizi TL ile değişmek isteyen, kimi zaman da bunun tersini yapan bir yatırımcı grubu vardır. Beynelmilel kurumların Türkiye masaları finansal piyasalardaki iniş çıkışlardan faydalanmak, TL'nin cazip faizinden yarar sağlamak için fırsatlar kollarlar. Bunlar kimi zaman 1 yıldan uzun olur ve yatırım şeklinde gelir. Kimi zaman ise kısa vadeli olur ve spekülasyon formunu alır.

        Son yaşanan çalkantıda, Türkiye'de biriken sorunların ve özellikle de rezervler üstüne duyulan kaygının büyüyeceği speküle edilerek Türk Lirası satıldı. Bunun yapmanın maliyeti ise elinde olmayan Lira'yı satarak onun faizine katlanmak şeklinde oldu. İşte Londra'daki kapalı bir havuzdan TL bulma maliyeti olan gecelik swap bu şekilde gündemimize girdi.

        Ekonomi yönetimimiz ise bu spekülasyonu daha ziyade manipülasyon gibi yorumladı ve Londra'nın eline TL geçmesini engellemek için elinden geleni yaptı. TCMB'nin attığı adımları da not etmek gerekir. Banka, rezervlerini güçlendirmeye yönelik adımlar atarken Başkan'ın ağzından açıklamalarla durumu yönetmeye ve yönlendirmeye çalıştı. Ancak kritik adım Londra'da TL'nin değer kaybedeceği yönünde pozisyon alanlara, bu pozisyonlarını sürdürmek için gereken TL'yi sağlamamak oldu.

        Böylece paralel evrende, kapalı bir havuza has şekilde TL bulma maliyeti gecelik %1300'e kadar fırladı. TL'yi satanlar şimdi pozisyonlarını kapatamıyorlar ve temerrüt yolunda ilerliyorlardı. Kimileri büyük kurumlar oldukları için aynı departmanların farklı kanallarından bu fonlamayı buldular. Kimileri muhabir bankalarına 'ben bu binlerle ölçülen faize katlanmam, sen benim yerime ucuzdan fon bul da temerrüt faizi ödeyeyim' dedi. Birilerinin eli yandı. Biz de yerli paramızda manipülasyona izin vermeyiz mesajını en net şekilde ilettik.

        Dolar / TL bu münakaşa başladığında 5,47 seviyesindeydi.

        Gecelik faizi ödeyemeyenler borsada hisse senedi sattılar, tahvilleri elden çıkardılar. Türk bonolarında kasko görevi gören CDS'i aldılar. Risk primimiz arttı. Piyasada yaşanan bu gerginlik ve sıkışık TL algısı sebebi ile ileri vadeli kur alan ihracatçı / ithalatçılar maliyetlerinin olması gerekenden %50 kadar fazla olduğuna şahitlik ettiler. VİOP, spot hisse senedi işlemlerinde çılgın arbitrajlar ve yıllık getirisi %150'ye varan karmaşık ikili işlemler görüldü.

        Finansal sistem artık epeyce karmaşık. Kanadını çırptırdığınız kelebeğin etkisini tam kestirmek mümkün olmayabiliyor. Bunca ayrıntıyı ondan yazdım aslında.

        Perşembe günü aradaki buzların eridiği ve TL'nin artık Londra'da kısmen bulunabildiğine şahit olduk. Gecelik SWAP faizi %30'lara kadar indi.

        Sonuç?

        Türk Lirası sallantının başladığı güne göre %2 değer yitirdi, borsamızdaki şirketlerin değeri %10 düştü, 2 ve 10 yıllık tahvil faizimiz 3 tam puan yükselişle sırasıyla %19'u aştı ve %21'i aştı. Döviz tevdiat hesapları arttı. Dünya basını çoğu zaman eksik bilgiyle durumun ne kadar ciddi olduğunu haber yaptı. Reel sektörün maliyetleri arttı. Merkez Bankası faiz artırdı, yapacağı faiz indirimine ilişkin beklentiler törpülendi. Londra piyasasına ve oradan gelecek sermaye akımına olan erişimimiz zedelendi.

        Öyleyse biz bunu neden yaşadık?

        Diğer Yazılar