Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ULU Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’ndan inerek Samsun’da başlattığı Kurtuluş Mücadelesi’nin gençlerimize bayram yaptıran yıldönümünü kutluyoruz. Ve Ata’mızın şu sözünü hatırlıyoruz; “Ulusun varlığı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir.”

        Tarih 19 Mayıs 2013. Reyhanlı patlaması ile resmi olmayan bir yasın içinde ve Türkiye’ye Arap Baharı yaşatmaya çalışıp çöle sürüklemeye çalışan savaş çığırtkanlığının gölgesinde bayram kutluyoruz. Geçen yıl tören yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle 19 Mayıs kutlamaları ilk kez stadyumda yapılmamış, Gençlik ve Spor Bakanlığı bu kutlamaları “Atatürk’ü Anma”, “Gençlik” ve “Spor” olmak üzere 3 ana eksen üzerine oturtmuştu. Ve bu durum geçen yıl beraberinde pek çok tartışmayı da getirmişti. Bu yıl ise Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Reyhanlı’daki 50 can, F16 pilotumuzun şehadeti ve Burak’ın maç çıkışı öldürülmesi nedeniyle konserleri iptal ettik” dedi.

        Konser iptali ile kutlamaların iptali arasındaki farkın gözden kaçmamasını özellikle vurgulamak isterim ki; yapılan eleştiriler havada kalmasın. Ancak önceki yıllarda gençlerin üşüyecek olmasının gerekçe gösterilmesi, stadyum kutlamalarının iptal edilmesi bugünkü algıyı konser iptalinin dışına çıkarıyor. Şimdi ben “bu 19 Mayıs’lara nasıl kıydınız beyler” desem.... “Bu vatana nasıl kıydınız beyler” dediği için vatan haini ilan edilen Nâzım Hikmet’i hatırlarsınız değil mi? Tam da 111. doğum gününü kutlarken... Gençlerimizin 19 Mayıs törenlerinde sergiledikleri gösteriler her sene neredeyse birbirinin tekrarı gibi olsa da aynı heyecanla yaşanırdı. Bu yıl da stadyumlar törenlere açılmayınca gençler kuleler kuramadılar birbirlerinin bedeninden. Ellerindeki kartonları birleştirip bayrak yapamadılar, yan yana durup Türkiye olamadılar. Ele ele verip Bandırma vapurunu Samsun’a çıkaramadılar, yurdu demir ağlarla saramadılar. Ancak yürüyorlar...

        Gençlik enerjilerini sınavlarla tüketen, öğrenmeyi değil, ezberlemeyi, sorgulamayı değil susmayı, hayal etmeyi değil, kırıp bacağını oturmayı emreden her kim ya da kimlerse tam da onların gözünün içine baka baka yürüyorlar. Bugün her sokaktan, her evden, her okuldan ellerinde bayraklarla çıkıp geliyorlar. Dağ başını duman alıyor. Gümüş nehir durmadan akıyor. Güneş ufuktan şimdi doğuyor ve onlar yürüyorlar. Onları sığ bulan, onları önce okulsuz sonra da işsiz bırakan, onları kendi gençliklerinden daha kötü bulan herkesin gözünün içine baka baka bayramlarını kutluyorlar.

        Genç nüfusuyla övünen ama elindeki en değerli kaynağı sonuna kadar eriten bir ülkede yaşadıklarını unuttular bugün. Gençler bugün kendilerine inanan bir liderin emanetçileri olarak yürüyorlar. Her yaştan genç sokaklarda bugün. Bayramlarını kutluyor, kurtuluş mücadelesinin ateşinin yakıldığı günün peşinden gidiyor, Reyhanlı için yürüyor, şehit pilot için yürüyor, şehit askerlerimiz için yürüyor, gazilerimiz için yürüyor ve bir kez daha laik ve çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin resmini çiziyor.

        HER BİRİNİZİ ALINLARINIZDAN ÖPÜYORUM GENÇLER. BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.

        Diğer Yazılar