Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Göztepe genel koordinatörlüğüm şampiyonlukla bitince ve Dinç Bilgin haksız yere tutuklanınca ben köyüme yani diş hekimliğime döndüm. Uzak kaldığım aylarda kaybettiğim hastalarımı tam toparlıyordum ki, bu sefer Nafiz Zorlu muayenehaneme geldi.

        Ligin devre arasıydı. “Hasan’ım ben Altay’a başkan oldum” dedi. “Seni tek yetkili olarak futbol takımının başına getirdim”...Haydaaa... “Abi ne alaka, koskoca Altay camiasında başka adam mı yok?” ...

        PLAY-OFF OYNADI

        Adam bizim camiada elbette çok var da etki altında kalırlar. O yüzden yabancı transferi şart oldu. En iyi yabancı tartışmasız sensin” dedi. İşte duygusal zeka dedikleri bu olmalı...

        Kabul ettim. Etmez olaydım...

        Ligde onuncu sıradaydık. Düşmemek için ne var ne yok yapılmıştı...

        Ve o takım Nafiz başkan sayesinde Play-Off finali oynadı.

        O Kasımpaşa finali ki içimi hala acıtıyor. Hatta acıtmıyor yakıyor... O gün dünya futbol tarihinde hiç olmayacaklar oldu. 2-1 galibiz maç bitiyor 5 saniye varken ve Süper Lig’e çıktık derken gol yiyoruz.

        ALTAY FİNALİ KAYBETTİ

        Her neyse... Uzatmada 3-2 öndeyken ve yine bitime 5 saniye varken yine gol yiyor ve penaltılarla eleniyoruz.

        O gün bu gündür kaleci Allum’u final maçından bir gün önce kadro dışı bıraktığım için, ki bunu hak etmişti.. Ve onun yerine şimdi ki aklımla bana göre kalecilikle alakası olmayan Gökhan Değirmenci’yi kaleye koydurttuğum, genç takımdan Alp’i o maçta oynattırdığım için (son dakikada bacak arası yapmaya kalktı ve golü yedik) kendimi hep suçlu hissettim...

        Bu anı yazısı benim için bir fırsat oldu. Yıllar sonra, Büyük Altay camiasından özür dilerim...

        Diğer Yazılar