Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hırs ve ihtiras; kamu ve toplumsal yaşamda yarar yerine zarar getiren; ilişkileri zedeleyen ve yükselme yarışını hedefinden saptıran bir “kişilik problemi” olarak görülebilir.

        Düşünce; aklın ürünüdür, odağında muhakeme, araştırma ve doğruyu bulma vardır. Bulanık düşünce; rotasını kaybetmiş gemi gibi kişiyi öngöremediği yöne götürerek istemediği bir sonuçla karşılaştırma potansiyeline sahiptir. Hırsla rekabet arasındaki ince çizgi; başarı için, hedefe ulaşmak için çok önemli ve belirleyicidir. Bilindiği gibi; kontrolsüz hırs aklı perdeler, ruh sağlığını olumsuz etkiler, aynı zamanda da kişilik problemine neden olur. Özellikle; kamu yönetiminde ve özel sektörde, bilgisi ve yeteneği sınırlı, ancak; mevki hırsı kontrolsüz ve yükselmek için kuralları zorlayan kişi, görevli olduğu kurumun iç dinamiğini bozar.

        Oysa; yükselmenin, mevki sahibi olmanın en doğru ve ahlaki yolu, bilgi ve yeteneğin çerçevelediği “rekabet” olmalıdır.

        İLİŞKİLER ZEDELENİR...

        Başarı odaklı “tatlı” rekabet; kişileri de, görevli oldukları kurum ve kuruluşları da üretime, kaliteye ve verimliliğe taşır. Bu arada; başarı ve kalite eksenli “rekabet” yerine sadece makam-mevki elde etmeyi hareket noktası olarak gören hırslı kişi; aklı gölgelendiği için gerçeklerden uzaklaşır, bunun sonucunda da kurumsal verimliliği, kaliteyi, işbirliğini, dayanışmayı ve kişiler arasındaki ilişkiyi de zedeler.

        Unutmayalım ki; hırsla atılan adım kişiyi zarara götürür. Bu noktada; kurumların üst yönetiminde bulunanlar, atamalarda ve terfilerde “eşit koşullarda” bilgi ve yeteneğe dayalı “yarışma”yı temel prensip olarak benimsemeli, “niteliksiz” muhterislere uygun ortam hazırlayacak kararlardan kaçınmalıdırlar.

        Bir başka temel nokta da; iş yerindeki işbirliğinin, dayanışmanın ve “çalışma barışı”nın sağlanmasıdır. Bunun yolu da; mevki hırsı olanla bilgi ve yeteneğini önceleyen, kurumsal üretimi, verimliliği ve kaliteyi hedefleyenin “farklı” değerlendirilmesinden geçer. İşin ehline verilmesi; kurumsal ve toplumsal yararı da beraberinde getirir.

        Sonuç olarak: Aklını hırsla perdeleyen, aklın ürün olan düşüncesi bulanık kişi; doğrudan çok yanlış yapar.

        Diğer Yazılar