Anadolu devrimi
3 İstanbul takımının aldığı sonuçlar şaşırtıcıydı. Önce Galatasaray kendi sahasında ligde kalma mücadelesi veren Ankaragücü’ne puan verdi. Üstelik, 10 kişi kalan takıma karşı 2-0’lık üstünlüğü koruyamadı…
Ardından Fenerbahçe, şampiyonluk iddiası olan Sivasspor’a farklı yenildi. Oldukça kötü oynadılar. Daha farklı mağlup olabilirlerdi. Ayrıca, iki de kırmızı kart gördüler.
Beşiktaş’ta ezeli rakiplerini bu anlamda yalnız bırakmadı. Seyircisi önünde yenilerek önce taraftarını sonra futbol sevdalılarını şaşırttı…
Ankaragücü, Sivasspor, Malatyaspor, Trabzon ve diğerleri artık cepte keklik değiller. Her takımı yenebilecek güçte olduklarını gösterdiler. Hatta şampiyonluk yarışına ortak oldular. Belki de, bu sezon şampiyonluk kupasını Anadolu takımlarından birisi alacak. Görüldü ki; Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş’ın en büyük rakipleri Anadolu’da. Eski günler geride kaldı. İstediğiniz kadar para harcayın, Avrupa’nın en iyi oyuncularını getirin olmuyor. Düzen değişti. Bunu herkesin görmesi gerekiyor. Yanlış üstüne yanlış yaparak başarı elde etmenin zor olduğunu neredeyse gözümüze sokacak Anadolu’nun çilekeş kulüpleri. Az para harcayarak da iyi sonuçlar almanın mümkün olduğunu gösterdiler bir kez daha…
MALATYA DUVARINI YIKAMADILAR
Bu görüntüden sonra, Beşiktaş neden kaybetti sorusuna yanıt bulmak için fotoğrafın bütününe bakmakta fayda var…
Beşiktaş iç sahada kolay kolay kaybetmeyen bir takım. 18 lig maçında kaybetmemiş. Son 6 maçını kazanmış bir takım. Malatyaspor’a gol atamıyorsa bir yerde sorun var anlaşılan…
Karşılaşmanın ilk yarısı her iki takımın bir birini kontrol ettiği bir 45 dakika şeklinde geçti. İkili mücadeleler oldukça sert, yakın takip ve hata yapmama düşüncesi sonucu pozisyon fakirliği yaşandı. Sergen Yalçın, öncelikle kaybetmek istemiyordu. Tüm oyun planını bu düşünce ile yapmıştı. Savunmasını bir duvar gibi örmüştü. Kontra toplarla sonuca gitme taktiği vardı. Sonuç Sergen Yalçın’ın düşündüğü gibi bitti…
İkinci yarı bambaşka bir oyun izledik. Beşiktaş takım olarak baskı kurdu. Hızlı oynadılar. Tempoyu yükselttiler. 33 orta yaptılar. 12 şut attılar. Gökhan, Caner sonradan oyuna giren Lens herhalde bir maçta bu kadar çok orta yapmamıştır. Ancak, tüm bu çabalar golü getirmedi…
Abdullah Avcı, atılamayan golü ancak çok sayıda golcü ile gerçekleştiririm düşüncesi ile Burak’ın yanına Umut ve Güven’i de yerleştirdi. Ne var ki, yine de gol atılamadı. Konuk takım Malatyaspor iki kontra topla skoru kendi lehine çevirmesini bildi…
OYUN PLANI DEĞİŞMELİ
Şimdi soru şu; bu kadar kapanan oldukça kalabalık savunmayı daha çok adamla doldurmak mı, yoksa rakibin savunmasını açmak için farklı bir oyun planı denemek mi gerekirdi?
Abdullah Avcı da tıpkı oyuncuları gibi, gol gelmeyince panikledi. Telaş, panik, stres birleşince futbol aklı ayakla buluşamadı. Boş kaleye atılacak şutlar dağlara tepelere vuruldu…
Futbolda sıkça söylenen bir cümle vardır. Atamayana atarlar diye… Beşiktaş tam da bunu yaşadı diyebiliriz...
Bundan sonra Beşiktaş gibi Galatasaray ve Fenerbahçe de kendi sahasında kapanan takımlara karşı yeni oyun planları geliştirmek zorundalar. Doldur boşalt yerine dünyanın birçok takımının yaptığı taktiksel çalışmaya ağırlık vermeliler. İnternete girseler, onlarca taktik modelini görebilirler…
Tüm bunlar bir yana, gol şansı Beşiktaş’ın yanında değildi. Bir de, Burak gibi Umut ve Güven topu sürekli kafalarına beklediler. Hareketli değillerdi. Öne çıkıp, pas oyunu ile merkezden deneme yapmaları gerekirdi. Malatya duvarını bu düşünce ile yıkabilirlerdi.
CANER ‘DEN BÜYÜK SORUMSUZLUK
Bir çift söz de, Caner’e. Hakemle bu kadar çok konuşan başka futbolcu yok. Her pozisyonda hakemin yanında. Aldığı sarı kart, ardından kırmızıyla oyun dışı kalışı büyük sorumsuzluktur. Profesyonel bir oyuncunun buna hakkı yok. Haftaya oynanacak Fenerbahçe maçında oynayamazsa tüm takım arkadaşlarını cezalandırmış olduğunun farkında değil mi? Bence, bu tür hareketlere yani gereksiz kart görenlere kulüp yönetimlerinin ceza vermesi kaçınılmaz…
