Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sudan’da uzun süredir devam eden ekonomik krizin halk için en belirgin yansıması olan ekmek, akaryakıt ve bankamatik kuyruklarının son dönemde daha da sık tekrar eder hale gelmesiyle gerginlik tırmandı.

        Ekmek ve akaryakıtın fiyatı rasyonel değil.

        Ekmek 1 cüneyh (16 dolar sent). Bir kilo un 30 cüneyhken, bir kilo ekmek sadece 15 cüneyh. Ekmekteki bu fiyat politikası devlet desteğiyle korunmaya çalışılıyor. Bu sebeple ekmek üretimi devletin ayırdığı bütçeye göre ayarlanıyor ve kuyruklara sebep oluyor.

        Akaryakıtta da durum aynı. Brent ham petrolün litre fiyatı 16 cüneyhken benzinin pompa fiyatı sadece 6 cüneyh. Piyasadaki nakit sıkıntısı da bankaların insanlara hesaplarındaki parayı verememesine sebep oluyor. Sudanlılar bankada ne kadar paraları olursa olsun, küçük miktarları dahi çoğu zaman çekemiyor. Fırınların, akaryakıt istasyonlarının, ATM’lerin önünde her daim kuyruk var. Eğer bunlardan birinin önünde kuyruk yoksa “orada ekmek, akaryakıt veya para olmadığına işarettir” deniyor.

        Hükümet para krizinin yakın zamanda çözüleceğini düşünüyor. Zira bazı teknik sorunlar nedeniyle para basımı konusunda sıkıntılar yaşanmış. Merkez Bankası likidite sorununun atlatılacağına işaret ediyor.

        Sudan halkı için yukarıda bahsettiğimiz fiyatlar aslında kuyruklara rağmen çok önemli. Ülkede bir işçinin ortalama aylık ücreti 2000-2500 SDG(Sudan Para Birimi), bir memur maaşı ise 4000 SDG. Dolar olarak düşünürsek, bugün itibariyle 1 Dolar 70 cüneyh civarında. Yani bir işçi aylık 35 Dolar, bir memur ise yaklaşık 55 dolar maaş alıyor. Halkın bütçesi böylesine kısıtlıyken ekmeğin fiyatını bir cüneyhten üç cüneyhe çıkaran zammın açıklanması, olayları ateşleyen kıvılcım oldu.

        MUHALİF PARTİLER SESSİZ

        19 Aralık günü Atbara kentinde gösteriler başladı ve hızlıca diğer şehirlere yayıldı. Birkaç günün ardından artık Hartum’da da sokağa çıkan halk, diğer şehirlerden farklı olarak belirgin şekilde “özgürlük” sloganları attı. Ekonomik duruma tepki olarak başlayan gösteriler, kısa sürede yönetimi ve yönetim şeklini hedef alan protestolara dönüştü. Bir süre sonra meslek gruplarından grev ve protesto çağrıları gelmeye başladı. İlginç olan; yüzden fazla siyasi partinin olduğu Sudan’da, şu ana kadar hiçbir muhalefet partisinin gösterilere açıkça destek vermemesi.

        Hartum’daki başkanlık sarayına yürüyüşün ilk gününde Ömer El Beşir bir takım açılışlar için şehir dışına gitti. Bu sırada göstericiler başkanlık sarayına yürürken, şehirde istihbarata ait pikaplar, silahları dolu şekilde konvoylar halinde tur atmaya başladı.

        SOKAKTA HİÇ POLİS VE ASKER YOK(!)

        Burada önemli bir detay da paylaşalım; Yapılan gösterilerde sayısı net açıklanmayan ölüm ve yaralanmalar yaşandı. Ancak şu ana kadar asker ve polis hiç sokağa inmedi. Şehirlerin güvenliğini ise sürekli istihbarat sağladı.

        Sudan’da bu tür olaylara müdahale önce istihbarat tarafından yapılıyor. Mesele daha fazla büyürse polis, polisle de önlenemezse ordunun devreye girmesi söz konusu oluyor.

        Yetkililere göre “protestolar” henüz polis müdahalesini gerektirecek bir duruma dahi dönüşmedi.

        Özellikle meslek gruplarının çağrıları üzerine işçiler ve gençler gösterilerde ön plandaydı. Her Müslüman ülkede olduğu gibi Cuma namazı çıkışları protestolar düzenlendi.

        Cuma hutbelerinde ise daha çok sağduyu ve barış çağrısı yapıldı.

        Sudan’da halk diğer bölge ülkelerine kıyasla yönetimi eleştirmek konusunda oldukça özgür. Sosyal medyada ve sokakta insanlarla konuşurken, şaşırtıcı şekilde açıkça eleştirilerini dile getirebiliyorlar.

        Gösterilerde ve sosyal medya paylaşımlarında başlıca konular, özgürlük, yolsuzluk karşıtlığı ve genel ekonomik durum. 2020 de seçime gidecek olan Sudan’da El Beşir son kez aday olacağını açıkladı.

        Yolsuzluk, Sudan’ın her zaman gündemindeki bir konu.

        Ülkenin ciddi kaynakları olduğu ama “yolsuzluk sebebiyle bunların halka fayda sağlamadığı” görüşü de yaygın.

        El Beşir’in yaptığı ziyaretler sırasında açıkladığı ekonomik kalkınma planı beklediği etkiyi yaratmadı. Askeri kanatta ise sadece “Hızlı Destek Birlikleri” komutanından halkın isteklerinin dinlenmesi yönünde bir açıklama geldi. Ancak bu açıklama El-Beşir’e değil, sadece Sudan Hükümetine yönelik bir eleştiriydi.

        EL-BEŞİR YANLILARI DA MEYDANDA!

        Ölüm ve yaralanmalara rağmen, aralıklarla ülkenin farklı şehirlerinde protestolar devam ediyor. Cumhurbaşkanı Ömer El-Beşir de şu sıralar muhalif gösterilerin yaşandığı yerlerde miting düzenliyor. Beyaz Nil Eyaleti'ndeki El-Keride bölgesinde Sufi tarikatı takipçilerine seslenen Beşir: "Provokatörler ve sabotajcılar, halk protestolarını, yakmak ve yok etmek için bir fırsat olarak görüyorlar. Protestolarda göstericileri öldürenler de onlardır" diyerek, söz konusu kişilerin hedeflerinin, iç savaşla yıkılan Suriye, Irak, Yemen ve Libya'da olduğu gibi çatışmaları körüklemek olduğunu ifade ediyor. Muhaliflere; “İktidarı değiştirmek istiyorsanız bunu 2020 seçimlerinde sandıkta yapabilirsiniz” diyor.

        Bu arada Sudan istihbaratı hayatını kaybedenlerle ilgili provokasyon uyarısı ve soruşturması yapıyor. Muhalif gösterilerin düzenlendiği bölgelerde Whatsapp gibi iletişim kanalları lokal olarak tamamen bloke ediliyor. Göstericiler dağıldıktan sonra tekrar kullanıma açılıyor.

        TÜRKİYE PROVOKASYONU

        Babekir adlı genç bir doktorun gösteriler sırasında ölümü şu an ülkede gündemin ana başlıklarından. Güvenlik güçleri bir video yayınlayarak genç doktoru öldürenin kendileri değil, seyircilerin arasındaki bir kadın olduğunu öne sürse de halk aynı fikirde değil.

        Sosyal medyada ise enteresan bir “operasyon çekiliyor”. Yayınlanan gönderilerde otopsi raporundan alıntı olduğu iddia edilen bir yazıyla; Babekir’i öldüren silahın güvenlik güçlerinin envanterinde ve “Türkiye menşeili” olduğu belirtiliyor.

        Sudan halkı buna itibar etmese de Türkiye’nin birileri tarafından bu şekilde olaya dahil edilmek istenmesi akıllara Libya, Suriye, Mısır ve Yemen’de olduğu gibi birilerinin işi başka mecralara çekmeye çalıştığını gösteriyor.

        MUHALEFETİN DESTEK BEKLENTİSİ

        Muhalif göstericiler dış dünyadan beklediği desteği alamamanın hayal kırıklığını yaşıyor. Daha önce bölge ülkelerinde yaşanan benzer olaylara verilen “medya desteğinin kendilerine verilmediğini” düşünüyorlar. Arap Baharı algısı ise her ne kadar Sudan’ı takip eden kişilerin kullanmak isteyeceği bir tanım olsa da sahadaki gerçeklerle örtüşmüyor. Muhalefet de bu tanımı benimsemiş değil. Onlar arasında kabul gören tanım daha çok “başkaldırı”.

        Tüm bunlarla birlikte, Sudan’da yaşanan bu kriz ciddi bir kalkınma hamlesi başlattı. Kamuda pek çok uyuşmuş hücre yeniden harekete geçti. Bürokraside yeni düzenlemeler başladı.

        Çalışmayanlar tasfiye ediliyor. Yatırımcı çekmek için ziyaretler ve davetler yapıldı. Bu bağlamda Suudi Arabistan, Katar ve Mısır’la görüşmeler önemli.

        EL-BEŞİR TÜRKİYE’YE GELİYOR

        Ömer El-Beşir’in önümüzdeki ay Türkiye’yi de ziyaret etmesi bekleniyor.

        Görünen o ki; Sudan’daki olaylar yatışırsa yapılan çalışmalar meyve verebilir ve bu hareketliliğin Sudan’a müspet bir katkısı da olabilir.

        Bölgede farklı kutuplardaki ülkeler, Katar – Türkiye / Suudi Arabistan, BAE ve Mısır Sudan’daki karışıklığı tırmandırmamak yönünde bir politika içerisinde görünüyor.

        Daha önce Türkiye ve Katar’la yakın ilişki içerisinde olduğu için baskılanan El-Beşir’in, Suriye ve Mısır ziyareti, Suudi Arabistan Ticaret ve Yatırım Bakanı ve Kral Selman bin Abdülaziz’in Sudan Temsilcisi Macid el Kassabi’nin Hartum'da El-Beşir’le buluşması Sudan’ı karmaşık bir denklemin üzerinde tutuyor.

        Diğer Yazılar