Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer birkaç gün önce 2022 hedeflerinin tamamına ulaştıklarını söyledi...

        Bakan Bey’in sözünü ettiği ulaşılan hedef listesinde öğrencilere ücretsiz ders kitabı, ücretsiz yardımcı kaynak ve yine ücretsiz yemek dağıtımı, iki bin küsur köy okulunun yaşam merkezine dönüştürülmesi, 2023’te kapalı köy okulu kalmaması için devam eden çabalar ve okullaşma oranlarındaki yükseliş ile okul sayısının arttırılması gibi faaliyetler yeralıyordu.

        Ama listede bir başka faaliyet daha vardı ki, beni asıl bu çaba alâkadar etti: Mahmut Bey’in Millî Eğitim Bakanı olmasından sonra baştan aşağı yenilediği mesleki eğitim sistemine dahil öğrenci sayısının ve nitelikli iş gücünün gittikçe artması...

        Bu meseleden daha önce de bahsetmiştim: “Ara meslek” olarak bilinen çırak, kalfa ve usta sayılarında Türkiye’de yıllardan buyana vahim bir düşüş vardı. Memlekete hâkim olan “Benim oğlum büyük adam olacak, paşa olacak, doktor olacak, mühendis olacak” zihniyetine ilâveten öğrenciler son elli senedir girdikleri testlerde ve sınavlarda yarış atına çevrilip insafsızca koşturuldular. Derken hemen her şehirde bir veya birkaç üniversitenin birden açılması ile ortaya diplomalı bir işsiz ordusu çıktı ve günlük hayatta çok önemli yeri olan ara meslekler, yani çıraklık, kalfalık ve ustalık da kaybolup gitmeye başladı!

        REKLAM

        BİRÇOK ÜNİVERSİTE ARTIK HAYAL TÂCİRİDİR!

        Gençler bugün yüksek öğretim diplomasını şart görüyorlar ama üniversitelerden birkaçının haricindekilerin verdikleri diplomalar sadece birer işsizlik belgesi hükmünü taşıyor! Üniversiteler çok uzun yıllardan buyana ilim yerine bomboş umut ve hayal dağıtıyorlar, bu hayâlin peşinde koşan onbinlerce genç de “diploma” denen işsizlik beratını alabilmek için en az dört sene boyunca çabalıyor!

        Dolayısı ile ustalık gerektiren ve günlük hayatta çok önemli yeri olan meslekler şimdilerde pek rağbet görmüyorlar. İyi bir tesisatçının, elektrikçinin, otomobil tamircisinin veya benzeri alanlarda işinin ehli olan becerikli bir ustanın sadece profesörden değil, en üst seviyedeki devlet memurundan bile daha fazla kazanabilmesinin mümkün olduğu artık farkedilmiyor.

        Bir müddet öncesine kadar farkedilmesi zaten hayli zordu, zira 28 Şubat döneminde sekiz yıla çıkartılan ve süresi ile ikide bir oynanan zorunlu eğitim yüzünden çıraklık müessesesi son bulmuş, zanaatlar da ortadan kalkmaya başlamıştı. Berberler, tesisatçılar, elektrikçiler, tamirciler ve benzeri meslekler çırak bulmakta zorlanıyordu; “kalfalık” ve “ustalık” kavramları tarihe karışmak üzere idi, evdeki bozuk musluğu tamir ettirebilmek için bile ustalara yalvarıp yakarır hâle gelmiştik...

        Ama ara meslekler neyse ki tam tarihe karışmak üzere iken kurtarıldılar ve kaybolmalarının önüne geçildi: Millî Eğitim Kanunu’nda gereken değişikliklerin yapılıp 2021’in nihayetinden itibaren meslekî eğitim merkezlerinin yaygınlaştırılmasının ve buralara devam edenlerin istihdama katkıda bulunmalarını sağlayacak yoğun çalışmaların başlatılmasının ardından, dört senelik bu merkezlerde 2021 sonunda eğitim gören öğrenci sayısı üç ay içerisinde yüzde 158’lik artışla 410 bine yükseldi. 2022 sonunda 1 milyonu bulması beklenen öğrenci sayısı 1 milyon 200 bin oldu, şimdi 2023 için 1 milyon 500 bin olması için çalışılıyor.

        REKLAM

        Sayının artmasında hem Meslekî Eğitim Merkezleri’nde yaş sınırlamasının kaldırılıp sadece ortaokul diplomasının kâfi görülmesinin rolü, hem de artık ilk sınıftan itibaren iş garantisinin sağlanıp başlangıçta bile asgarî ücret ile oranlı bir aylık alabilme imkânı vardı... Öğrencilikleri devam eden çıraklar şu anda işe girişte 2 bin 550, kalfalar da 4 bin 250 lira alıyorlar; bu meblâğın yüzde otuzunu işveren, geri kalanını da devlet ödüyor ve bazısı ARGE Merkezi hâline getirilen okulların öğrencileri daha fazla kazanabiliyorlar.

        Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in “tamamına ulaştıklarını” söylediği hedeflerin en önemlisi bence budur, yani günlük hayatımızda çok önemli yeri olan bu mesleklerin devamının sağlanmasıdır...

        SANKİ 1970’LERİN FAKÜLTE KANTİNİNDELER!

        Türkiye’de iyi ve önemli bir iş yapılacak da birileri karşı çıkıp o işe verip veriştirmeyecekler!

        Bu sakat kural meslekî eğitim alanındaki faydalı faaliyetlerin ardından da devam etti...

        Sendika, mendika vesaire sözcülerine göre “2022, eğitimin en zor yılı olmuşmuş”, “çocukların eğitim hakları ihlâl edilmişmiş”, “Öğrenciler meslekî eğitim adına örgün eğitimden koparılıp işçi yapılmışlar” ve en tuhafı da, “sömürü devam etmişmiş”!

        Ortadan kalkmak üzere olan meslekler canlandırılıyor, gençlere yeni iş alanları açılıyor ve okullarına devam ederlerken para kazanmaları sağlanıyor ama yapılan iyi ve düzgün ne varsa, bir kesim ideolojisi gereği hepsine karşı çıkıyor...

        “Sömürü devam ediyor” gibisinden bayat sloganların 1970’lerin üniversite kantinlerinde kaldığını zannederdim ama eğitim sistemi ile alâkadar oldukları iddiasında bulunanlar terâneyi hâlâ devam ettiriyorlarmış!

        Diğer Yazılar