Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen cuma günü Reşad Ekrem Koçu'nun

        "G" harfinin sonuna kadar olan bölümünü yayınladığı ama vefatı yüzünden tamamlayamadığı İstanbul Ansiklopedisi'nden bahsetmiş, şimdi birilerinin "Geri kalan kısmı kayıp değilmiş, keşfettik" dedikleri eserin tamamını 2000'lerin başında bulduğumu ama müsveddeleri elinde tutan aile ile maddî anlaşmaya varılamadığı için yayınlayamadığımızı yazmıştım.

        Bugünlerde, İstanbul Belediyesi'ne ait bir şirketin sponsor temin edebildiği takdirde ansiklopedinin tamamını yayınlayacağı söyleniyor...

        İstanbul'un kültürüne ve tarihine, böyle bir projenin hayata geçirilmesinden daha büyük bir hizmetin olamayacağını peşinen söyledikten sonra, bazı endişelerimi ifade edeyim:

        Son zamanlarda yayıncılık camiasında tuhaf bir âdet çıktı: "Editör", "redaktör", "yayına hazırlayan" yahut "gözden geçiren" gibi unvanlar takınmış birileri çıkıyor, daha önceden yayınlanmış ve hiçbir ilâveye yahut gözden geçirmeye ihtiyacı bulunmayan eserleri alıyor, kesip biçiyor, ilâveler yapıyor, hattâ eserin dilini bile akıllarına estiği gibi değiştirip bambaşka hâle getirdikten sonra yazarın isminin yanına kendi isimlerini de hiç sıkılmadan bir güzel yerleştirerek yayınlatıyorlar. Kendileri eser veremedikleri için başkalarının yazdıkları ile oynamaktan, "Bakın, adam ne hatalar yapmış" veya "Çok eksik yazmış, sayemde tamamlandı" deyip elâlemin hayratını berbad hâle getirmeyi iş edinen bu zevât, böyle yapmakla aslında esersiz olmanın verdiği ezikliklerini tatminle meşguller...

        PUSUDA BEKLEYENLER

        Ama, eserlerin berbâd edilen kısmı sadece metinden ibaret değil; resimlerle ve çizimlerle de oynanıyor, yazarın binbir emekle bulup yayınladığı fotoğraflar değiştiriliyor, ilk baskıdaki çizimler atılıyor, bunların yerini eşe-dosta yaptırılmış zevksiz karalamalar alıyor. İşgüzarlığın tatmin çabasından sonra gelen sebebi ise, mâlum: Her vesile ve her bahane ile birkaç kuruş götürebilmek! Eser berbâd oluyormuş, sahibinin kemikleri çatır çatır çatırdıyormuş, doğru bilgiler bile yanlış hale geliyormuş ve bir zamanların zevkinin yerini zarafet fukaralığı alıyormuş, onlar için ne gam!

        Söylenenlere bakılırsa, şimdi Reşad Ekrem'in ansiklopedisinin başına da birileri üşüşmüş ve her kafadan bir ses çıkıyormuş... Rahmetlinin tek başına hazırladığı ve binbir emekle ancak yarıdan az bir kısmını çıkartabildiği ve parasızlık yüzünden tamamını yayınlayamadığı eseri kitapçı, yayıncı, müdahaleci, bilir, bilmez, az bilir, ümmî, işbitirici, vesaireden müteşekkil kalabalık bir âlimler hey'eti yayınlayacakmış! Ulemadan birileri kimi maddelere itiraz ediyormuş, bazıları da akıllarını ilk baskıdaki çizimlere takmış!

        YAKARIŞ MEKTUPLARI

        Bundan birkaç sene önce, ansiklopedinin yayınlanmamış kısmını incelediğim sırada, kolilerdeki bir dosyanın içerisinde Reşad Ekrem'in o zamanın servet sahiplerine yazdığı "Himmet buyurun, sadece kâğıt ve baskı için gereken meblâğı lütfedin! Kendim için tek kuruş istemiyorum, yeter ki eser yarım kalmasın" meâlindeki yakarış mektuplarını görmüş ve hayli üzülmüştüm. Ansiklopedi,

        Reşad Ekrem'in müracaat ettiği zenginler alâka göstermediği için yarım kalmıştı!

        İstanbul Belediyesi'ne düşen, şehrin bu büyük evlâdının eserinin başına şimdi bir iş gelmesine mâni olmaktır. Yapılması gereken, ansiklopedinin asıl sahibinin, yani Reşad Ekrem Koçu'nun yanısıra madde yazarlarının ve ressamların karmaşık vaziyetteki telif meselelerinin hallinden sonra mevcut cildlerin tıpkıbasım şeklinde, çıkmamış kısımların da önceki yayındaki sisteme uyarak aynı mizanpajla yayınlanmasıdır.

        Meselenin âcil tarafı ise "editör", "redaktör", "yayıncı" vesaire gibi unvanlar takınıp dolaşan ve ortak noktaları işbitiricilik ile eski harfleri okuma özrü olan bazı fırsatçılar ile elâlemin eserine musallat olmayı âdet hâline getirmiş zevâtı kolilerin başından uzak tutmaktır.

        Diğer Yazılar