Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Suriye ve Filistin ile bugün İsrail’in bulunduğu toprakların 16. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan tapu ve vergi kayıtları, artık Amerikalılar sayesinde Osmanlılar’ın “siyakat” denen şifreli mâlî yazısını okuyabilenlerin emrine âmâde!

        Birleşik Amerika'nın San Francisco şehrindeki bir internet sitesi Osmanlı Arşivleri'nin senelerden buyana yapamadığını yaptı, nereden ve nasıl buldu ise buldu ve Gazze, Kudüs ve Şam başta olmak üzere, arşivlerimizdeki Ortadoğu ile ilgili 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar olan tapu ve vergi kayıtlarının önemli bir kısmını ücretsiz olarak kullanıma açtı.

        OSMANLI Tarihi üzerinde arşiv belgelerini kaynak alarak çalışan ciddî uzmanlar, bu hafta kendilerini hayli şaşırtan bir hadiseye şahit oldular: En başta Gazze, Kudüs ve Şam olmak üzere, Osmanlı Arşivleri'nde Suriye ve Filistin ile bugün İsrail'in bulunduğu topraklarla ilgili ve 16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan tapu ve vergi kayıtlarının bir kısmı, Amerika'daki bir internet sitesi tarafından ücretsiz olarak hizmete açılmıştı...

        İnternete konan belgeler arasında neler vardı neler... Osmanlı İmparatorluğu'nun en önemli istatistik bilgileri kabul edilen ve Ortadoğu'nun bir bölümünün tapu, nüfus ve vergi kayıtlarını gösteren"tahrir defterleri",devlet muhasebesi ile ilgili belgeler, hattâ 1516'daki Mercidabık Savaşı'ndaYavuz Sultan Selim'e yenilen ve savaş meydanında hayatını kaybeden Memlük hükümdarıKansu Gavri'nin ailesine ait büyük vakfın ayrıntılı tapu ve muhasebe kayıtları...

        DEDELERİNİZİ BİLE BULABİLİRSİNİZ

        "Tahrir defterleri",Osmanlı Arşivleri'nin en önemli belgeleri arasında idi. Devlet, yeni fethedilen bölgelerde arazi, nüfus ve toprağın kullanımı ile ilgili ayrıntılı sayımlar yapmış, bu sayımlar sayesinde toprakların mülkiyet durumunun yanısıra nüfus ve dolayısı ile vergi, askerlik ve aşiretler konularında da sağlam istatistikî bilgiler elde etmişti.

        Sayımlarda köylerdeki arazilerin kimlere ait olduğu, ailelerdeki erkek nüfusun sayısı ve kaç hayvana sahip bulunulduğunun ayrıntıları yeralır, özellikle de savaş hâlinde bu kayıtlardan istifade edilirdi.

        Elde edilen bilgiler boyları enlerine göre oldukça uzun defterlere yazılır, bu defterlere"tahrir defteri"denir ve tahrir defterlerinde"siyakat"adı verilen, sadece uzmanları tarafından okunabilen mâlî işlere mahsus bir yazı kullanılırdı. Siyakat yazısının kuralları İran'da ve Anadolu'da hüküm süren Müslümanlaşmış Moğollar'ın kurduğu İlhanlılar Devleti zamanında konmuş, devlet uzman olmayan kişilerin okuyamaması ve belgelerin taklid edilememesi için asırlar boyunca bir çeşit şifreyi andıran"siyakat"yazısını kullanmıştı.

        Aileniz şayet göçetmemiş ve birkaç asırdan buyana aynı bölgede yaşıyor ise, dedelerinizin ve büyük dedelerinizin kayıtlarını tahrir defterlerinden elde etmeniz mümkündür!

        ARAŞTIRMACILARA ÜCRETSİZ

        Yavuz Sultan Selim'den 19. yüzyılın ilk senelerine,Üçüncü Selimdevrine kadar uzanan ve ağırlıklı olarak Gazze, Kudüs ve Şam'a ait vergi ve nüfus kayıtlarının yeraldığı tahrir defterleri Birleşik Amerika'nın San Francisco şehrinden servis yapan ve Osmanlı döneminin yanısıra diğer ülkelerde eski senelerde, hattâ bundan asırlar önce yayınlanmış onbinlerce eserin dijital kopyalarına ücretsiz ulaşılabilmesini sağlayan"www.archive.org"adresli sitede yeralıyor. Sitede bizimle ilgili olarak divan şairlerinin eserlerinden artık son derece nadir olan tarih kitaplarına, eski haritalardan bazı tarihî fotoğraflara, romanlara, kanunnâmelere, mahkeme kayıtlarına ve sözlüklere kadar onbinlerce kaynağın dijital görüntüleri de araştırmacılara ücretsiz şekilde sunuluyor.

        Orijinalleri Başbakanlık'a bağlı olan Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nün İstanbul'daki Osmanlı Arşivleri'nde muhafaza edilen ve Ortadoğu'nun Osmanlı hâkimiyeti altında bulunduğu dört asıra ait önemli arazi ve nüfus kayıtlarının yeraldığı"tahrir defterleri"nin bu siteye nasıl girdiği ve son derece rahat şekilde okunabilen temiz dijital kayıtların San Francisco'ya nasıl ulaştığı henüz bilinmiyor. En güçlü ihtimal olarak,"www.archive.org"adresli sitenin Osmanlı Arşivleri'nde dijital ortama aktarma çalışmaları birkaç seneden buyana devam eden tahrir defterlerinin dijital kopyalarını elde ettiği düşünülüyor.

        KEÇİNİN KAYDI BİLE VAR

        Yukarıda verdiğim adrese girip arama kutusuna sadece"tahrir"yazdığınızda, Ortadoğu'nun birkaç asırlık kayıtları bir anda karşınıza çıkıyor ve şayet"siyakat"yazısını okuyabiliyor iseniz, bölge ile ilgili onbinlerce kayıt emrinize âmâde oluyor. Meselâ, 18. asırda Nablus'un artık ismi bile kalmamış olan bir köyünde yaşayanAbduadındaki çobanın çocuklarının sayısını, kaç keçisinin olduğunu ve ödediği vergiyi bile görebiliyorsunuz.

        Bu yazdıklarımı okuduktan sonra sakın ola ki"Alçak Amerikalılar, gizli kayıtlarımızı bile elde edip yayınlamışlar"diye düşünmeyin... Bu, senelerce önce bizim yapmamız gereken iş idi ve gereksiz bürokratik kaygıların yanısıra bazı arşivcilerin kraldan fazla kralcı tutumları yüzünden şimdiye kadar maalesef yapamadık...

        "Tahrir defterleri"nin ne işe yaradıklarını ve arşivlerimizin tamamını araştırmacılara serbestçe açmamızın artık niçin şart olduğunu merak ediyorsanız, bu sayfadaki kutuyu okuyun...

        Bu işi kim yaptı ise çok iyi yapmış,arşiv yöneticilerimiz ders alsınlar!

        OSMANLI Arşivleri'nden belge alabilmek, 1990'ların ortalarına kadar tarihçiler için büyük dertti.

        Arşive ilk defa giden bir araştırmacının değil belge görebilmesi, çalışma iznine sahip olabilmesi bile çok zordu. Çalışma izni için yapılan başvuru önce MİT'e gider, araştırmacının"mahzurlu"olup olmadığı hakkındaki görüş en az altı ay sonra gelir ve izin konusu bu defa arşiv yönetiminin insafına kalırdı...

        ZORLUK ÜSTÜNE ZORLUK

        Buraya kadar gelebilmiş olan tarihçi gene de şanslı sayılırdı ama önünde başka engeller vardı: Yönetimin koyduğu tuhaf bir kurala göre, tarihçiye araştırma konusu ile ilgili olarak yüz adetten fazla belge verilmesi yasaktı! Diyelim ki, 17. asır maliye sistemi üzerinde çalışmak istiyordunuz ve bunun için en az iki-üç bin sayfalık tahrir ve maliye defterlerini gözden geçirip kopyalarını almanız gerekiyordu ama size defterlerin sadece 100 sayfası veriliyordu. Bu kural ya araştırmanızdan vazgeçmeniz yahut yüzlerce sayfalık kaydı seneler boyu oturup el ile yazmaya mecbur kalmanız demekti...

        Sadece bu kadar değil, daha başka tuhaf kurallar da vardı: Kayıtların bulunduğu defterlerin ardarda sadece on sahifesinin kopyasını almanıza izin verilirdi! Yaptığınız araştırma için, diyelim ki bir tahrir defterinin ilk elli sayfasına ihtiyacınız vardı ama size birinci ile onuncu sayfasının kopyaları verilir, 11. sayfa atlanır, sonra 12. ile 21. sayfalar lûtfedilir, 22. sayfa yine ve asla verilmez ve kopyalama 23. sayfadan itibaren devam eder, eksik sayfaları almalarını arkadaşlarınızdan rica eder ve gerek duyduğunuz evrakın çok az bir kısmına ancak bu şekilde sahip olabilirdiniz.

        O günlerin yeni icadı olan ve araştırmacılar için büyük kolaylıklar getiren dizüstü bilgisayarların arşivde kullanılıp kullanılmadığı meselesini ise hiç sormayın! Yönetmelikte daktilo bile yasak olduğu için bilgisayara da izin verilmezdi ve bu tuhaf engel, günümüzün tarihçilerinin neredeyse hepsinin hocası olan büyük âlim Prof.Mübahat Kütükoğlu'nun"Yeter artık!"demesi üzerine ortadan kalktı. Arşivin idarecileri, dizüstü bilgisayarlara kendilerine de çok şeyler öğretenMübahat Hanım'ın nazikçe ama"Artık saçmalıyorsunuz"anlamına gelen uyarıları üzerine izin vermek zorunda kaldılar.

        BÜROKRASİNİN KORKUSU

        Askerî arşivleri ise hiç sormayın... Sivil bürokratların araştırmacının üzerinde hâkimiyet kurma merakından dolayı o arşivlerde birşeyler yapabilmek hiçbir şekilde zaten mümkün değildi, hâlâ da bazı zorluklar var...

        Osmanlı Arşivleri neyse ki artık böyle çalışmıyor, bazı belgelerin tarama kalitesinin kötü olması gibi teknik sıkıntılar dışında araştırmacılara olabildiğince kolaylık sağlanıyor. Ama"Kayıtlarımızın tamamı aman dışarıya çıkmasın, yoksa başımıza bir iş gelebilir"düşüncesi az da olsa hâlâ hâkim...

        Bu endişe, özellikle Ermeni meselesi ve nüfus defterleri ile ilgili kayıtlarda ortaya çıkıyor. Devletin belge saklanması konusunda herhangi bir kararının bulunmamasına, hattâ arşivin araştırıcılara tamamının açılması şeklinde bir politika takip etmesine rağmen önceki dönemlerde işbaşında bulunan bazı bürokratların getirdiği engeller bugün de devam ediyor. Meselâ, Anadolu'nun demografik yapısını gösteren nüfus defterlerinin tamamı henüz açık değil. Gerekçe, eskilerin"Gâvur gelir de nüfus kayıtlarımıza bakmaya kalkarsa Anadolu'da çok sayıda gayrımüslimin bulunduğunu farkeder, bu da başımıza açar"şeklindeki tuhaf korku...

        GEÇMİŞİMİZDEN KORKMAYALIM

        Aynı korkunun daha da yoğunu Ermeni meselesi ile alâkalı evrakta yaşanıyor. Bu konuda da resmî herhangi bir yasak bulunmamasına rağmen sadece işgüzarlıktan dolayı başta"sevk defterleri"nin elde kalan nüshaları olmak üzere bazı belgelere ulaşmak hâlâ mümkün değil!

        "www.archive.org"sitesinin yaptığı işi bu yüzden hiddetle değil, aksine takdirle karşılamamız ve aynı işi bizim yapmamız lâzımdır. Güçlü olduğuna inanan ve bunu her vesile ile dile getiren devletler geçmişlerinden korkmaz, arşivlerini gizlemez, ellerinde ne varsa herşeyi açar, hattâ gizlilik kaydı taşıyan belgeleri de belirlenen sürenin bitiminde araştırmacının istifadesine sunarlar; zira"güçlü"bir devletin her türlü suçlamaya karşı vereceği mantıklı cevap zaten vardır.

        Diğer Yazılar