Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Donald Trump’ın azil sürecini anlamak için yapılacak en kolay benzetme herhalde AK Parti’ye açılan kapatma davası olur. Siyasi pozisyonuna göre seçmenler bu davayı haklı ya da haksız buluyordu. Davayı haklı bulanlar demokrasiden yana olsalar da iktidar partisinin ciddi hukuki ihlalleri olduğunu düşünüyordu. Öte yandan, iktidar destekçileri de kapatma davasını “Google iddianamesi” diye küçümsüyordu—gazete haberlerinin delil olarak kullanılmasına gönderme yaparak.

        Ne olursa olsun, Türkiye iki kampa ayrılmıştı. Davayı destekleyenler sonucundan emindi sanki. Anayasa Mahkemesi partiyi kapatacak, siyasi yasak getirecek ve muhaliflerin istediği olacaktı. İktidar ise davanın açılmasından elbette paniklemişti, ama bu engeli aşarsa hiç kimsenin bu yürüyüşü bir daha durduramayacağını da biliyordu. Bir anlamda riskti, ama sonucu bu riske değdi.

        Anayasa Mahkemesi’nde kritik oylama sonucu AK Parti kapanmadı; o gün eski rejimle ilk kavgasından sağ salim çıkan iktidar da oylarını artırdı, büyüdükçe büyüdü.

        İşte Donald Trump’ın yaşadığı da buna benzer bir süreç.

        SÜREÇTEN DAHA DA KUVVETLİ ÇIKAR

        Çarşamba günü Başkan’ın resmen azil sürecinin başlamasından beri muhalif çevrelerde bir bayram havası var. Trump’tan nefret edenler o kadar memnun ki sanki gerçekten görevden alınmış zannediyorlar sahte bir zafer sarhoşluğu içinde. “Bir dakika kendinize gelin, daha hiçbir şey olmadı,” diyenler de var elbette ama sesleri pek duyulmuyor.

        Trump ise elbette bu davadan hoşnut değil. Bir kere tarih boyunca “impeach” edilen üçüncü Başkan olmasına ego’su müsaade etmez. O tarihe en muhteşem olarak kalmak istiyor. Dahası, samimi olarak yaptığının yanlış olduğunu düşünmüyor. Gerçi bu da yanlış değilse ne yanlıştır ya…

        Trump bu savaşı kazanırsa -ki kazanmaması bir mucize olur- hiçbir şeyin onu tutamayacağını biliyor. Önceki gün New York Times’da Gail Collins bu sürecin sonunda Trump’ın daha fazla delirebilme ihtimali olduğunu yazıyordu. Daha doğrusu yanıtını da verdi: “Muhtemelen.”

        Her şeyin yanına kar kaldığını, ne derse, ne yaparsa hiç kimsenin onu cezalandıramayacağını görecek ve iyice raydan çıkacak. Büyük ihtimalle önümüzdeki Kasım ayında yapılacak seçimlerde de oy patlaması yapacak. Dünya için de ne büyük tehdit olur; kim bilir ne savaşlar çıkarmaya çalışacak.

        Bir şansı önünde henüz ciddi bir rakip olmaması ve kendisini Beyaz Saray’a götürecek seçmende popülerliği sürdürmesi. (ABD’de seçimi birkaç eyalet belirliyor ve buralar da Trump’çı hala.) Halkın geneli de “impeachment” sürecine pek ilgili değil, desteklemiyor.

        Ne yazık ki AK Parti’nin kapatma davasındaki Türk ana muhalefetinin çaresizliği ve beceriksizliği bugün ABD’deki Demokratlar için de geçerli. Ne yapsalar, hangi adımı atsalar karşılık bulmuyor.

        KURUMLAR VE SİSTEM TAMAMEN ÇÖKTÜ

        Şimdi Temsilciler Meclisi’nden geçen “impeachment” kararı Senato’da kurulacak mahkemeyle devam edecek. Demokratlar’ın son hamlesi Senato’daki yargılamayı geciktirerek vakit kazanmak, Cumuhuriyetçiler’in kontrolündeki (ve Trump’a tamamen sadık) Senato’yu istediklerini yaptırabilmek.

        Ama Senato’nun başındaki Trump destekçisi Mitch McConnell (eşi kabinede bakan) daha başından davanın sonucunu duyurdu. Trump’ın görevden alınmayacağı, hatta bu davayı da, dava delillerini, yargılama maddelerini de duymak bile istemediğini söyledi.

        Türkiye’de yine de kurumlar işliyor, maçın sonucu baştan belli değildi en azından. ABD’de ise bütün kurumlar baştan aşağı çökmüş, beğenmediğimiz Türk siyasetinden bile daha yozlaşmış bir ortam var gibi görünüyor.

        Hatta ABD’nin kendi “Fırıldak Kubi”si bile çıktı. Türkiye’de bir aralar habire parti değiştiren bir vekile bu isim takılmıştı, şimdi ABD’de azil sürecine karşı çıkan bir Demokrat vekilin parti değiştirip Cumhuriyetçi olacağını bizzat Trump duyurdu. Daha neler neler olacak, bu ne ki…

        Herhangi bir objektif değerlendirmeye bakıldığında bu azil süreci muhalefetin elinde patlayacak. Öte yandan, Demokratlar da aptal insanlar değil ve böyle olacağını, yozlaşmış Senato’da bu davadan sonuç alamayacaklarını, Trump’a bir seçim armağan ettiklerini de biliyorlardı.

        Peki neden yaptılar?

        Çünkü her şey seçim kazanmak değildir.

        Çünkü -belki biraz eski bir dünyanın anlayışı gelecek ve Trump, Bolsonaro, Orban dünyasına uymayacak ama- hukuken yapmak zorundalardı. Kurumlara sahip çıkmak adına, sistemi korumak, tarihe not düşmek ve tarihin doğru yerinde durabilmek için. Kaybedeceklerini bilseler de mecburlardı. En azından dört senelik ikinci döneminden sonra Trump yok. Belki de bu süreç belki bir daha benzeri gelmesin diye uyarı atışı olur, hiç değilse.

        Diğer Yazılar