Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu, 30 Ağustos’ta sohbet ettiği HDP’lilerden bölgedeki gerilimin düşürülmesine destek vermelerini istedi. Birkaç gündür bölgeyi gezen biri olarak bu çağrıyı son derece önemli bulduğumu söyleyebilirim.

        Bölgenin birçok noktasında alevlenmeye müsait gerilimler söz konusu. Kiminle konuşsam bu gerilimlerden bahsediyor, “çözüm süreci” konusundaki samimiyeti sorguluyor.

        Manzara gayet net. Birileri sönmeye yüz tutmuş bu ateşi yeniden alevlendirmek için sinsice odun taşıyor.

        Halihazırda Lice’dekine benzer vakalar yaşanmıyorsa bu büyük ölçüde İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’nın bölgeyi iyi bilmesinden ve itidali elden bırakmamasından kaynaklanıyor.

        HDP de Âlâ’yı yalnız bırakmamalı. Böyle bir niyeti varsa, HDP’ye bir tavsiyem olacak. Yerel medyayı dikkatle izlesinler. Ben birkaç gündür öyle yapıyorum. Kürt medyasını takip ediyor ve bunun sokak üzerindeki tesirini sıradan vatandaşların nabzını yoklayarak anlamaya çalışıyorum.

        Şimdilik şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Kürt medyasının sürece yaklaşımı tam bir hayal kırıklığı. Çözüm süreci alenen karalanıyor. Sürecin AK Parti’nin aldatmacasından başka bir şey olmadığı tezi itinayla işleniyor. Demokratik taleplerinin yok sayıldığına yönelik algı oluşturma gayreti fazlasıyla göze çarpıyor.

        PKK yöneticilerinin de provokasyon olduğuna işaret ettiği heykel dikilmesi gibi eylemler tuhaf bir şekilde bu yayınlar eliyle yüceltiliyor.

        Şimdi kimse bana “Bu tür yayınların ne önemi var?” demesin. Örgüte yakın medya dün olduğu gibi bugün de bölgede yoğun olarak takip ediliyor.

        Şunu da söylemek lazım. Çözüm için yeterince adım atılmadığı elbette söylenebilir. Nitekim hükümetin de buna itiraz edeceğini sanmam. Sonuçta normalleşiyoruz ve bu biraz da zaman işi.

        Ancak çözüm sürecinin tümüyle yalan olduğunu iddia etmek başka bir şey. Bunun bölgeyi karıştırmak isteyenlere hizmet etmekle eşdeğer olduğu gerçeği gözden kaçmamalı. Üstelik bu iddianın tümüyle saçmalık olduğu da ortada. Çözüm sürecinde atılan demokratik adımları bölge halkı gündelik yaşam pratiğinde hissediyor. Ne mutlu ki Kürt medyasının perdeleme harekâtı da değişimin görülmesini engelleyemiyor.

        Lakin bu akla ziyan yorumlar, elini taşın altına koyan herkesi itham altında bırakıyor. Sürecin baş aktörlerinden biri olduğuna göre, itham altında bırakılanların başında da Abdullah Öcalan geliyor. Kendisi bahsettiğim yayınları takip edebiliyorsa, bu konuda ne hissediyor onu da merak ediyorum.

        Hasılıkelam HDP’nin bu algı operasyonunu bozmak için derhal devreye girmesi gerekiyor. Bu arada hükümet de süreci sağlama alacak adımları atabilir. Bu adımlarla desteklenmesi halinde HDP’nin provokasyon niyetinde olanların heveslerini kursaklarında bırakması da kolaylaşacaktır.

        BUNA DA ŞÜKÜR

        Yoksa biri sıktırmak istedi de diğeri sıktırmadı mı? Peki sıkmak isteyen kimdi, sıktırmaktan vazgeçen kimdi? İki gündür Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 30 Ağustos törenlerinde neden el sıkışmadıklarını anlamaya çalışıyoruz.

        Meseleye bu kadar önem atfedilmişken susmak olmaz. Görüntüleri bir olay yeri inceleme polisinin titizliğiyle inceledim. Suçluyu da tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde tespit ettim.

        Erdoğan ve Kılıçdaroğlu kesinlikle el sıkışmak niyetindeler. Ancak el sıkışmalarına saliseler kala şimşek çakmasını andıran sesiyle araya giriyor. Asker, töreni başlatmak için “Rahat ol!” emrini veriyor. Heybetli sesiyle siyasi gerilimin aşılmasını engelliyor. Sayın Erdoğan ve Kılıçdaroğlu bu emri duyunca el sıkışmaktan vazgeçip tören için önlerine dönüyorlar.

        Onun için buradan ilan ediyorum. Kimse kimseyi yok yere suçlamasın. Tek suçlu o heybetli sesin sahibi olan askerdir. Askeri vesayetten geriye de bir tek o ses kalmıştır! O halde hadi “Buna da şükür!” diyerek rahatlayalım.

        Diğer Yazılar