Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü… Her yıl bugün geldiğinde temenniler, güzel sözler sarf edilir ancak sorunlar da devam eder. Son dönemde bazı adımlar atılmış olsa da özellikle kadına yönelik şiddet gündemimizde kalmayı sürdürüyor. Dün Samsun’dan yansıyan şiddet görüntüleri sorunu bir kez daha gözler önüne serdi. İçişleri Bakanlığı bu soruna yönelik bir farkındalık yaratmaya çalışıyor, tedbir kararlarında artış var. Ancak meselenin yargı, adalet, eğitim gibi farklı bileşenleri var.

        Bu işin çözümünü Marmara Üniversitesi Kadın Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof.Dr. Fatma Ayanoğlu’na sordum: “Kimi vakalarda uzaklaştırma kararı yerine uzlaştırma gayreti önceleniyor. Şiddet tarafında bana bir şey olmuyormuş algısı kuvvetleniyor. Şiddet uygulayan zaten genelde kılıfını hazırlıyor. Bırakın sonraki şikayetleri daha ilk şiddet mağduriyeti başladığında yaptırımlar ağır olmalı. Maalesef ülkemizde cezalar düşük ya da uygulanmıyorsa bunun önüne geçmek mümkün değil. Öyle durumlar oluyor ki kadınların bir kısmı çaresizlikten hakkını aramaktan vazgeçebiliyor. Özellikle şiddeti birden fazla kez uygulamaya başlamışsa bu kişilere takip sistemi takılmalı. Kadında da KADES uygulaması var ama çoğu zaman uyarı sistemine o anda giriyorlar.”

        REKLAM

        Evet bu öneri hayata geçirilemez mi? Şu an 79 fail elektronik kelepçe ile izleniyor ama ilk şiddet denemesinden itibaren şüpheli, şiddet mağduru kadının yanına yaklaştığında güvenlik güçlerinin bunu tespit edebileceği bir sistem kurulamaz mı? Çok zor olmasa gerek!

        Elbette kadına şiddet sadece fiziksel anlamda düşünülmemeli. İş hayatındaki fırsat adaleti, yükselme olanakları da irdelenmesi gereken bir durum. Bu konuda Türkiye Odalar Borsalar Birliğinin yayınladığı toplumsal cinsiyet eşitliği karnesinde çarpıcı rakamlar vardı. Bazılarını paylaşayım. Çalışan nüfusun sadece %11’i kadınlardan oluşurken yönetici pozisyonundakilerin %1’i kadın. Türkiye’de kadınların yalnızca %23’ü kendisiyle aynı işi yapan erkeklerle eşit ücret alabilmekte. Siyasete bakalım. Belediye meclisi üyeleri içinde kadın oranı %10, siyasi parti ilçe başkanlıklarında %2,8. Şirketlerin imza yetkilileri içinde kadınlar %7,7 orana sahipler. Sanırım eşitliğin en sıkıntılı olduğu alan üretim faaliyetlerine katılım konusu.

        BİR KADININ BAŞARI ÖYKÜSÜ

        Hal böyle olunca 8 Mart vesilesiyle kendi doğduğum büyüdüğüm topraklarda yaşanan bir başarı öyküsünü sizlerle paylaşmak istedim. Yozgat’ın Gökçekışla köyünde doğan Gülhan Karaca için bankacı olarak çalışırken bir anda işler tersine dönüyor ve her şeyini kaybediyor. Tam büyükşehire gitmek zorunda olduğu bir dönemde o köyüne yerleşmeye karar veriyor. Bu kararı almasında bir finans kuruluşunun seminerinde duyduğu şu sözler etkili olmuş. “Dünya üretim ve teknolojiye yönelecek. Tüm yatırımlar bu iki konudaki başarıya bağlı olacak.”

        Gülhan hanım da teknolojiye yatkın olmadığı için üretimi seçmiş. Hem de üretimin göbeğine... 3.5 yıl önce köyüne yerleşmiş. Öyle günübirlik gidiş-geliş şeklinde değil tam anlamıyla burada yaşamaya başlamış. İlk hedefi olan topraksız tarım için kolları sıvamış. Bu zor süreci şöyle anlatıyor: “Burada hayata sıfırdan başladım. Önceleri köye gelip hemen dönerdim. Sürekli yaşamaya başlayınca insanların zorluklarını daha iyi anladım. Özellikle o ilk günleri unutmam mümkün değil. Yerleştiğim evde sıcak su yoktu, sobalıydı. İlk günler odunum da yoktu. Bir anda çıkıp gelmiştim. Ama geri dönüşüm yoktu. Hem bir okul hem bir terapi oldu benim için. Sabah 5 te seraya giriyordum, akşama kadar yaşamın mucizesini anlıyordum. Kuyudan suyu tek başıma aldım uzun süre. Bırak git her şeyi dediğim anlar oldu ama vazgeçmedim. 20 litrelik sırt pompaları ile ilaçlama yaptım. Bir ara sel geldi. Seram zarar gördü. Kaybettim ama tekrar başladım. Bu kez başardım. Haksız, hukuksuz, zalim insanlarla da karşılaştım. Ama galiba en iyi yatırımı dostlarıma yapmışım. Onların desteği benim için çok önemliydi.”

        Gülhan Karaca birkaç yıl sonra gezen tavuklar, küçükbaş hayvanlar, topraksız tarım, çilek serası derken kendi adıyla markalaştırdığı doğal ürünleri de satan bir iş insanı artık. 15-20 kişiye iş imkanı sağlamış. Esas dikkatimi çeken de köye aynı zamanda 22 yataklı bir butik otel ve büyük bir restoran yapmış.

        Kadınlara da bir mesajı var: Aslında hayatımızda inişler çıkışlar oluyor önemli olan krizi iyi yönetmek ve pes etmemek. Gördüm ki aynı anda birkaç konuyu yönetebiliyorum. Unutmayın her yeni başlangıç için sıfır hala çok iyi bir rakam.

        Diğer Yazılar