Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Afganistan’daki kaos ve belirsizliğin artmasıyla birlikte Türk askerinin orada bulunmasını sağlayan tezkere konusunu ilk kez bu köşede değerlendirmiştim.

        Zira Ocak ayından itibaren görev süresi 18 ay uzatılan askerlerimizin iç ve dış hukuk açısından orada bulunma gerekçeleri yeniden gözden geçirilmek zorundadır.

        Öyle ki Taliban sözcüleri 31 Ağustos tarihine kadar Türkiye’nin askerlerini çekmesini isterken, Kabil’in korumasının kendileri tarafından gerçekleşeceğini açıkladılar.

        Yani şu an itibariyle muhatap ülkenin bir davetinden nasıl söz edilebilir?

        Bu yazımın sonrasında bazı yetkililerce yeni bir tezkere hazırlanmasının mümkün olabileceği de ifade edildi.

        Aslında mevcut tezkerede sarsılan dayanaklarla yeni bir tezkerenin oluşumunu sağlayacak gereklilikler birbiriyle örtüşüyor.

        Buna göre Afganistan’a asker gönderme kararının 3 dayanağı vardı. Birincisi BM kararları ikincisi NATO birleşik gücüne dahil olmak (ISAF-Kararlı Destek Misyonu) ve üçüncüsü de o ülkenin resmî hükümetinin daveti.

        Tarihi ve kültürel dayanaklarımız bu maddelerin dışında irdelenmelidir.

        REKLAM

        Elbette bir ülkenin silahlı gücünü ülke dışına yollama kararı egemenliğinin doğal bir neticesidir. Ancak gerek iç ve dış hukuk, gerekse kararın meşrutiyeti açısından bakıldığında 2001’den bu yana muharip güç olarak yer alan TSK unsularımızın mevcudiyetine ilişkin koşulların varlığı sorgulanmalıdır!

        Ayrıca bu hak bir anayasal sınırlamaya tabi ise buna uygun hareket edilmesi gereklidir.

        Bu türden kararlar siyaseten önemli olduğu kadar kararların hukuksal temellerinin de sağlam olması beklenir.

        Anayasanın 92. maddesine göre “Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.”

        Görüldüğü üzere Anayasa ve İçtüzüğe göre TBMM’nin izni olmadan bu kararın alınabilmesi mümkün değildir.

        Öte yandan konunun TBMM çatısı altında müzakere edilmesi milli iradenin tesisi ve ortak akıl, ortak yarar ilkesiyle hareket etmenin bir tezahürü sayılmalıdır.

        Sonuç olarak birkaç gün içerisinde askerimizin ülkeye geri dönmesi mümkün görünüyor!

        Bundan sonrası ise tüm bu dayanakları ya da bu dayanakların olup olmadığı hususunu görüşmek üzere TBMM yetkisi dahilindedir.

        Diğer Yazılar