Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Türk Keneşi’nin ya da diğer adıyla Türk Konseyi’nin Afganistan başlığı ile bir araya geleceğini geçen hafta duyurmuştum. Dün bu zirve gerçekleşti. Türkmenistan dışında Türkiye, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan Dışişleri Bakanları ile Macaristan bu zirvede temsil edildi. Türkmenistan’ı özellikle belirtiyorum çünkü 12 Kasım’daki Devlet Başkanları Zirvesinde gözlemci üye olarak Konsey’e dahil olacağını şimdiden söyleyebiliriz.

        Dün ayrıca Türkmenistan’ın bağımsızlık yıldönümü kutlamalarında Türk SİHA’larının sergilendiği görüntüler yansıdı. Türkmenistan 1995 yılında BM’de tarafsızlık statüsü almıştı. Dolayısıyla Türkiye ve Türk Dünyasıyla ilişkileri bakımından Türkmenistan dışa açılma konusunda göreli ve tedrici bir aşamaya geçtiği ifade edilebilir.

        Ayrıca dün Azerbaycan-Ermenistan arasındaki 44 günlük savaşın birinci yıldönümü idi. Bildiğiniz gibi Azerbaycan Türkiye’nin de desteği ile yıllardır süren işgale son vermişti. Tabi bazı pürüzler ve soru işaretleri devam etse de buna bir Zafer demek için haklı sebeplerimiz var.

        İşte bu kısa bağlam bile Türk Konseyi’nin gelecek açısından nüfuz kapasitesini ortaya koymaktadır.

        Evet bu birliktelik henüz askeri ve güvenlik sahasında tahkim edilmedi ancak ileride olmayacağı anlamına gelmiyor. Bilenler hatırlayacaktır 2013’te Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan ve Moğolistan bir teknik askeri işbirliği imzalamıştı. O tarihte Türkiye’de Turan Ordusu başlığı ile verildi pek çok yerde…Muhakkak ki bunları hem konuşmak hem de ete kemiğe büründürmek için erken. Ancak bu küçük haber bile kimi ülkelere mesaj olmuştu.

        Bu sebeple Türk Keneşi’ni hafife almayalım. “Keneş” sözü istişare/işbirliği merkezi olsa da bu birliktelik ister istemez bir güç buluşmasına tanıklık etmektedir. Öyle ki burası her üye ülke için özbenliğini taçlandıran önemli bir platform ve aynı zamanda uluslararası arenada bir güç ve etki aracı haline gelmektedir. Yeter ki kurumsallaşma ve mevzuatı uyumlaştırmayı hızlandıralım.

        Gelelim dünkü zirveye… Bu toplantının gerçekleşmesi için uzun süredir yazıyordum.

        Afganistan’ın istenen asgari istikrara kavuşabilmesi, insani yardımların ülke geneline ulaştırılabilmesi ve olası bir göç dalgasının ötelenebilmesi için Türk Dünyasının çok kritik bir misyon üstlenebilir. Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan (ve Tacikistan’ı da ilişkili sayabiliriz) ve Kazakistan’ın sınırdaş ya da sınıra güçlü etki kapasiteleri ile öncü rol alabilirler. Zaten dünkü toplantıda sınırın ileri teknoloji ile korunması ve kontrol altında tutulması da konuşuldu.

        Bu durum BM ve NATO başta olmak üzere uluslararası toplumun Afganistan’a yönelik kaygılarını da azaltabilecek bir boyut sunmaktadır. Konseyin AGİT ve BM ile ortaklık anlaşmasının olduğunu da vurgulamak gerekir.

        Bununla birlikte Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun şu sözleri doğrudur: “Afganistan'daki gelişmelerin küresel boyuttaki etkileri var. Ancak Türk dünyası Afganistan'ın komşusu olarak bu gelişmelerin etkisini daha fazla hissediyor ve hissedecek. Ayrıca Afganistan'da milyonlarca Türk soylunun yaşaması da bizi doğrudan ilgilendiriyor.”

        Taliban’ın yaptığı ilk işlerden biri Özbek dilinin yasal statüsünü ortadan kaldırmak olacaktır. Öyleyse Türk Keneşi bu zirveyi Taliban ile çoklu ve toplu görüşme trafiğinde de kullanmalıdır. Türk Keneşi Genel Sekreterliği ya da Konseyin Dönem Başkanı bu tavsiye ve talepleri Konseyin bütünü doğrultusunda Taliban’a iletmeli ve talep etmelidir.

        İlerleyen aşamada durumun ilerleyişi veya vahametine göre eğer bir güvenli bölge kurulması hasıl olursa Türk Konseyi üyesi ülkelerinin coğrafi ve tarihi hakları ortadadır!

        Diğer Yazılar