Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bir süredir Türkmenistan doğalgazını Azerbaycan’a, oradan Avrupa’ya taşıyacak muhtemel boru hattını gündeme getiriyorum. Çünkü günden güne daha fazla konuşulan ve özellikle ABD’de ciddi manada masaya yatırılan bu yönelimin Türkiye’yi de yakından ilgilendiren neticeleri olacaktır.

        Böyle bir projenin hayata geçirilmesi Güney Kafkasya’nın Hazar’a bağlanması, tarihi İpekyolu hattında Türk Dünyasının yeniden temel kulvar olması bakımından da irdelenmeli. Ve Türk Dünyasında çok daha stratejik ve halkların refahına doğrudan yansıyabilecek bir potansiyel içerebilir.

        Bugünlerde daha fazla konuşulmasını sağlayan 3 temel gelişme olduğu söylenebilir.

        Birincisi Ocak ayında Türkmenistan ve Azerbaycanlı arasında Hazar Denizi'ndeki Dostluk sahasında hidrokarbon kaynaklarının ortak keşfi ve geliştirilmesine yönelik bir Mutabakat Zaptı imzaladı ki bu anlaşma uzun zamandır bu meselede uzak duran iki devletin en olumlu girişimleriydi. ABD'nin eski Azerbaycan Büyükelçisi Matthew Bryza “Artık Dostluk anlaşması imzalandığına göre, Trans-Hazar doğalgaz boru hattının inşasının önündeki ana siyasi engel kalktı.” demişti.

        İkincisi geçtiğimiz günlerde yine Azerbaycan-Türkmenistan ve İran arasında imzalanan takas anlaşması.

        Üçüncüsü ise Türkmenistan’ın Dünya Ticaret Örgütü’ne katılma yolundayken aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatına dahil olması.

        REKLAM

        Son 15 yılda çok sayıda girişim olsa da bu gelişmeler ve Afganistan’ın içerisine girdiği buhran Türkmen gazı için Hazar geçişli hattı işlevsel hale getiriyor.

        (Kaynak: TCRI)
        (Kaynak: TCRI)

        Bu noktada özelikle bir kuruluşa dikkat çekmek lazım. ABD’de Nisan ayında kurulan Trans Caspian Resources (TCRI) adlı şirket proje için üst düzey görüşmeler yapmaya başladı bile. ”Hazar Bölgesi'ne istikrar ve başarı getirmeyi” vizyonu olarak açıklayan Kuruluşun eş başkanı Allan Mustard 2014-2019 arasında ABD'nin Türkmenistan büyükelçisi olarak görev yapmış biri. Ayrıca BP gibi önemli enerji şirketlerinden üst düzey isimler var.

        TCRI nezdinde projeyi mümkün hale getiren hususlar (1)Dünya petrol ve kömürden uzaklaşırken doğal gazın önemini artıracağı, (2) Elektrik tüketimindeki artışın (örn.elektirikli araçlar) yeni gaz taşınmasını zorunlu hale getireceği, (3) ABD destekli C5+1’in tam da bu perspektifte etki gücünü artıracak olması. Bu birliktelik Orta Asya'nın beş ülkesini barındırıyor. Geçmişte Clinton döneminde de çok yoğun gündeme gelmişti proje…

        Yine Washington merkezli The Heritage Foundation tarafından yayınlanan bir makalede birçok açıdan koşulların oluştuğu belirtilmekte. Makalede özellikle Avrupa’nın doğalgaz ithalatının %40'ından fazlasının Rusya ile gerçekleştiği dikkate alınırsa politik dengelerin de düne göre daha olumlu seyrettiği vurgulanıyor. Luke Coffy ve Efgan Nifti imzalı makalede önemli bir detay da Hazar'ın her iki kıyısındaki boru hatları ve diğer altyapıların zaten inşa edilmiş olması. Kullanıma hazır hale gelmesi için tek yapılması gereken bu parçaları boru hatlarıyla birbirine bağlamak.

        Bu kapsamda Azerbaycan'ın açık denizindeki Azeri Çırak-Güneşli gaz sahası ve Türkmenistan'ın Livanova gaz sahası arasındaki mesafe sadece 42 deniz mili. Bu kısa mesafe bağlanabilirse toplam hattın üçte biri fiyatına (yaklaşık yarım milyar dolar) kısmi bir başlangıç yapılacak ve Hazar’a komşu ülkeler nezdinde başka proje teklifleri de daha fazla cesaret bulabilecek.

        Hal böyle olunca söz konusu hatta yönelik olarak Rusya ve Çin’in kaygıları da gün yüzüne çıkıyor. Çıkmaması mümkün değil. Elbette bu bir başka yazı konusu olmakla birlikte Türkmen gazının batıya açılması fikri Türk Dünyasının işbirliği adına nasıl değerlendirilebilir? işte biz onun çabası içerisinde olmalıyız. Türkmenistan’ın bölgesindeki sıkışmışlığını yarması ve işbirliğinin güneye taşınması yeni dönemde çok kıymetli olsa gerek.

        Diğer Yazılar