Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün Rus Devlet Duma’sı 2014’te özerkliklerini ilan eden Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığının tanınması yönündeki tavsiye kararını Devlet Başkanı Vladimir Putin'e gönderdi. Karar 351 üyenin kabulü, 16 üyenin karşı oyuyla onaylandı. Donbass’taki "halkın güvenliği, dış tehditlerden ve saldırılardan korunması" gerekçe olarak sunuldu. Ayrıca her iki birimin uluslararası tanınma sürecini başlatmak için fırsat olduğu vurgulandı.

        Ukrayna Dışişleri Bakanlığı hemen karşı açıklama yaptı. Açıklamada "Ukrayna'nın tutumu değişmedi: Rusya'nın sözde Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetlerini tanıması, Minsk Anlaşmalarından bilinçli olarak çekilmesi anlamına gelecek. Böyle bir adım, Ukrayna ve ortaklarının aktif olarak teşvik etmeye çalıştığı siyasi-diplomatik çözüme ciddi bir zarar verecektir." denildi.

        Peki son kararı Putin'in vereceği bu adım ne anlama geliyor? Ukrayna’daki sürece nasıl bir etkisi olacak?

        Öncelikle burada iki gelişmeyi hatırlamak lazım.

        Birincisi Minsk anlaşmaları…

        2015’te Rusya, Ukrayna, Almanya ve Fransa’nın katılımıyla imzalanan Minsk Protokolü, ateşkesin sağlanması, ağır silahların bölgeden çekilmesi, Donetsk ve Luhansk bölgelerine özel statü verilmesiyle ülkede ademi merkeziyetçiliğe geçişin sağlanması, ülkenin doğusunda yerel seçimlerin düzenlenmesi vb maddeleri içeriyordu.

        REKLAM

        Bu anlaşmaya bakılırsa Kiev açısından Donbass'ın özel statüsünün önünün açılması anlamına geliyordu. Nitekim Rusya, diplomasiden söz edildiğinde birçok kez Ukrayna'yı bu anlaşmaya uymamakla suçluyordu. Özellikle Kırım’daki işgali sonlandırmaya yönelik hiçbir maddenin bu anlaşmada yer almayışı Kremlin’in elini kuvvetlendiren detaylardan biriydi.

        Ukrayna ise Donbass temsilcileriyle doğrudan hiçbir teması kabul etmeyeceğini başından bu yana vurguluyordu. Ukrayna’nın NATO üyeliği ihtimali güçlendikçe ve askeri desteği arttıkça bu eğilimi de giderek pekişti.

        İkinci hatırlanması gereken de Kırım’da benzer bir sürecin yaşanmış olmasıydı. Referandumla özerklik, sonra tanınma ve ardından da ilhak kararı gelmişti. 2014 yılında yapılan referandum ile Kırım’ın Ukrayna’dan ayrılma kararı aldığı açıklanmış ve iki gün sonra Putin, Kırım'ın tanınmasına ilişkin belgeyi imzalamıştı. Doğal olarak Ukrayna’nın tanımadığı bu karar BM Genel Kurulu’na gelmiş ve 193 ülkeden 100’ü tasarıyı desteklemiş, 11 ülke tasarıya karşı çıkmış, 58 ülke ise çekimser kalmıştı. BM’de 4 kez benzer kararlar alınmasına rağmen tavsiye kararı niteliğinde olması ve Güvenlik Konseyi’nde Rusya’nın veto gücüyle fiili durum süregeldi.

        Ve gözden kaçırılmaması gereken en önemli husus bu yöntemin Sovyetler döneminden miras kalan dondurulmuş çatışma örneklerinden biri haline getirilmesiydi. Yani Moskova’nın henüz kazanmadığı ama kaybetmesinin de giderek imkansızlaştırıldığı bir hibrit savaşın inşasından söz edilebilir. Örn. Gürcistan’da, Karabağ’da, hatta İdlib’te…

        Moskova’nın Donbass’ı tanıma kartını göstermekle istediği birkaç temel şey var. Donetsk ve Lugansk’ta yaşayanların seçim yapma şanslarını -ki burada hedef Ukrayna’nın üniter bir parçası olarak yaşamaktır- kısıtlamaktır. Bir süredir Ukrayna basınında burada yaşayanlar arasında Ukrayna’dan yana olanların sayıca daha fazla olduğuna yönelik gösteriler ve bu yönde görseller yer alıyordu. Moskova zaten 2019’da yoğunlaşan biçimde bu iki yerel birimde Rus pasaportu vermeye başlamış ve buradaki şirketlere Avrasya Ekonomik Birliğinin parçasıymış gibi muafiyetler getirmişti. Şimdi tek yanlı bu tanıma kararı buradaki halkın direnç gücüne yönelik bir hamle olduğu söylenebilir. Pek muhtemel ki eğer Putin kararı uygulamaya geçirirse Rusya ile birlikte hareket eden bazı ülkelerden de bu yönde tanıma kararları gelecektir. Belarus ve Ermenistan bunların başında gelecektir. Orta Asya ülkelerinde de bu yönde bir baskı oluşması kaçınılmazdır. Diğer bir husus Ukrayna ve Avrupa ülkelerini Minsk Anlaşmasını uygulamaya yöneltmektir. Rusya bunu sağladığı takdirde dondurulmuş çatışma sahasını kontrollü bir gerginlik ve bağlanma sürecine adım adım taşıyabilme imkanına kavuşacaktır.

        Kapsamlı bir askeri savaş ihtimalinin daha fazla seslendirildiği şu günlerde yukarıdaki senaryo yeni bir uzlaşma stratejisini de ortaya çıkarabilir.

        Diğer Yazılar