Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko son yıllarda Rusya’nın ve Putin’in en sadık müttefiki konumunda. En azından bu hedefe ulaşmak için elinden geleni yapıyor. Kazakistan’daki olaylar sırasında, Ukrayna’daki savaşta, bölge ülkeleri arasındaki sorunlu anlarda dikkat çektiği en belirgin konu ise SSCB geçmişinin bu ülkeler için önemiydi. Her fırsatta benzeri bir yapılanmanın öncü atışlarını yaptı. Rus Avrasyacılığının (merkezinde Putin’in olduğu) da en ateşli savunucularındandı.

        2020-2021’deki protestolarda Putin’in desteğini alarak, görevinde kalmayı başardı… Savaş sürecinde de pekiştirdi denilebilir.

        Lukaşenko geçtiğimiz gün şöyle bir açıklama yaptı: “…Yeni ilkeler üzerinde tek bir Birlik Devleti inşa etmeye çalışıyoruz, böylece kimse zarar görmez, egemenlik korunur, bağımsız devletler olarak ülkeler (Belarus ve Rusya) gelişir. Eski Sovyetler Birliği'nin diğer cumhuriyetlerinin de böyle bir ittifaka katılacağından eminim…”

        Ukrayna sınırına yaklaşık 250 km uzaklıkta yer alan ve Rus kültürünün baskın olduğu Voronej Bölge Valisi Alexander Gusev ile yaptığı görüşmede söyledi bunları Lukaşenko…

        Bu arada Rusya Federasyonu’nda yapılan düzenleme ile tüm özerk yapılanmaların statüsü alındığını ve Tataristan’da olduğu gibi “Cumhurbaşkanı” düzeyinden bölge valiliğine dönüştürüldüğünü hatırlamak gerekiyor. Belarus’un son dönemde bu bölgelere de yoğun ilgisi olduğu görülüyor!

        Aslında Lukaşenko bu açıklamanın bir benzerini daha önce yapmıştı. Ocak ayında Ukrayna ve Kazakistan'ın en geç 15 yıl içinde Birlik Devletine katılacağını belirterek; "Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan'ın ekonomik zorunlulukları nedeniyle geri durmayacağını düşünüyorum" demişti. ve Ermenistan'ın "gidecek yeri olmadığını" eklemişti.

        O dönem bu açıklamaya en net cevap Özbekistan’dan gelmiş ve Ria Novosti’nin haberine göre Özbekistan, “Bağımsız bir egemen devlet olarak, geleceği hakkında net bir vizyona sahiptir ve yalnızca halkın ve devletinin çıkarları için kendi ulusal kalkınma stratejisindeki yolunu izlemeye devam edecektir. (Lukaşenko ) Ülkesinin zorlu iç ve dış sorunlarıyla ilgilenmesini tavsiye ediyoruz.” açıklamasında bulunmuştu.

        Bölge ülkeleri arasında Türkmenistan ve Özbekistan dışında diğerleri Avrasya Ekonomik Birliğinin (AEB-ekonomik) ve Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’nün (KGAÖ-askeri) resmi üyesidir. Dolayısıyla 1992’de bağımsızlığını elde eden ülkelerin iki çekim halkası ile federasyonla ilişki kurduğu söylenebilir. Birinci halkadakiler mal, sermaye, hizmet ve insan transferini sağlamaya yönelik yapısal ve kurumsal halka ile ilişki yürütenler diğerleri de enerji başta olmak üzere özellikle stratejik konularda bir tür pragmatik/bağımlılık seviyesinde sürdürmeye çalışanlardır. Rus Avrasyacılığının gelişimine bakıldığında her iki halkadaki ülkelere de zaman zaman güvensiz ama mutlaka yeni alternatiflere uzanmalarını engellemeye yönelik bir politika dikkat çekmiştir. Pek muhtemel ki bu konuda bağımsız bir yönelim içerisine girecek ülkelerin siyasi, ekonomik ve askeri bir çekidüzen verme hamlesiyle karşı karşıya kalabilecekleri kaygısı bir yerlerde hep saklı tutulan ön kabullerdendir!

        Son dönemde Rusya açısından duyulan kaygı da "yakın çevre" denilen bu sahada etkisinin azalma ihtimalidir. Bu ülkelerin istikrarı bir yandan Rusya'nın istikrarı sayılsa da bunun gerçekte devam etmesi için Moskova'nın ihraç ettiği "Egemen Demokrasi" yaklaşımından uzaklaşılmaması gerekiyor.

        Peki zaten AEB, KGAÖ gibi örgütler varken bu yeni “birlik” kavramı da neyin nesi!

        Öncelikle savaşın ardından bu yapıların ne kadar geçerli olacağı, güçlü bir motivasyonla yeni üyeler alabileceği irdelenmeye muhtaç... Ve üstelik Lukaşenko’nun bahsettiği “birlik” SSCB’den farklı…Temeli iki ülke arasında 1999 yılına dayanıyor. Daha çok ekonomide ve dış politikada birliktelik hedefini taşıyor. Lukaşenko “birlik” konusunda eski yöntemlerle hareket edilmeyeceğini ve Belarus'u Rusya Federasyonu'na dahil etmeyeceğini de söylemişti. Peskov da, Eylül 2021’de, Rusya Federasyonu ve Beyaz Rusya'nın bir birlik parlamentosu oluşturması konusunun nihai hedef olduğunu ve henüz bu yönde bir konuşma olmadığını ifade etmişti.

        Öyle anlaşılıyor ki Belarus, Ukrayna Savaşı vahametini korurken eski SSCB ülkelerine yine eskiyi işaret ederek bir tür kavramsal ve duygusal hatırlatma yapıyor. Hatta bir süre önce “Ukrayna meselesinde eski SSCB ülkeleri arasında tek koşulsuz Rusya’nın yanında biz yer aldık.” demişti. Zira savaş ve yaptırımlarla birlikte bu bölgedeki ülkelerin başta ulaştırma/enerji projelerini akamete uğratacağı endişesiyle yeni birtakım alternatif güzergahlar üzerinde çalıştıkları sır değil… Savaşın bitimiyle birlikte “Birlik Devleti” adı altında tüm bu ülkelerin Kırım’ı tanıması ve uçuşların başlatılması istenecektir. Böyle bir yönelim her ne kadar ülkeler için katkı sağlayıcı olacak denilse de orta ve uzak vadede egemenliği ve bağımsızlığı aşındırması kaçınılmazdır.

        Diğer Yazılar