Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hiç farkedilmediler ki örselensinler...

        “Doğdu büyüdü evlendi...”

        Her bahar ekip her eylül biçtiler...

        Öldüklerinde komşuları “iyiydi” dediler...

        Kötü olma şansları yoktu ki...

        Başka yaşamlardan habersizdiler...

        Adım adım dolaşmıştı Türkiye’yi ve fotoğraflar çekmişti ülkemizin her yanında. Özellikle de çocukların fotoğraflarını...

        Yoksul, unutulmuş, aç ve çıplak çocukların fotoğraflarıydı bunlar. Hepsi dünyadan habersiz, hepsi de çocuk mu, çocuk!

        Her fotoğraftaki çocuğun üzücü ve umutsuz görüntüsü, Talipoğlu’nun kaleminde bir şiire dönüşmüştü...

        Ve bu şiirler fotoğraflarla buluşmuştu; “Ne Çoktular, Ne Kadar Çocuktular” adlı kitabında. Bu kitabını benim için imzalarken şöyle bir not da eklemişti; “İnsana giden yolda, yol da bizim yolcu da!”

        ÇOK ERKEN YİTİRDİK

        En son birkaç ay önce birlikte olmuştuk Ankara’da. Halk TV’nin bir programına konuk olmamı istemiş, siyaset dışı yaşamdan söz etmiştik. Sonra akşam yemeğinde, Zeytin ağaçlarından, İzmir’den ve İzmirlilerden konuşmuştuk. İzmirli değildi ama İzmir denince gözlerinin içi gülüyordu. Nitekim o tatlı ve mahzun bakışlı gözler, sonsuza dek, bir İzmir akşamında kapandı.

        Siyasal Bilgiler mezunuydu. Çeşitli gazete ve televizyonlarda muhabirlik, köşe yazarlığı ve televizyon programları yaptı.

        Halk TV’de hazırlayıp sunduğu Bam Teli, belleklerden kolay silinmeyecek güzellikteydi. Yaşadıklarını; Benim Yolum, Ne Çoktular Ne Kadar Çocuktular, Eskiyen Yüzümün Yeni Gülümseyişi, Çoluk Çocuk Yazıları, Eşekle Gelen Aydınlık adlı kitaplarında toplamış, şiir ve türkü kasetlerine de Seyyah ve Bam Teli Yol Müzikleri adını vermişti.

        UNİCEF ELÇİSİ

        Talipoğlu’nun yüreği çocuklar için atardı. Onunla ilk sohbetimizi ben Kültür Bakanı iken Trabzon’da ayaküstü yapmıştık. Orada, bir panel düzenlemişti, o zaman HAGEM Genel Müdürü olan arkadaşım Seyhan Livaneli. Tayfun da konuşmacılardan biri olarak oradaydı. Benim çocuk doktoru olduğumu duyunca çok mutlu olmuş, çocuklar için yapılacak her projede görev alabileceğini söylemişti bana.

        Daha sonra UNİCEF İyi Niyet Elçisi olduğunu öğrendiğimde çok mutlu olmuş, telefon ederek kutlamıştım kendisini. Bu unvan tam da ona göreydi.

        Geldi, iyi bir isim bıraktı ve acelesi varmış gibi, gitti...

        Diğer Yazılar