Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İşçi ve işveren arasında güven ilişkisini zedeleyen bir durum yaşandığı zaman işverene “şüphe feshi” hakkı tanınıyor.

        İş kanununda, iş sözleşmelerinin feshinin objektif ve somut olgulara dayanması ve feshin son çare olarak kullanılması şartı aranıyor. Bunun nedeni de işçinin, işverene karşı daha güçsüz durumda olması.

        Kanunda yer almayan şüphe feshi, 2017 yılından itibaren ülkemizde de uygulanmaya başlandı.

        Şüphe feshi, işçinin sadakat borcuna aykırı davranması olarak tanımlanıyor.

        İşçinin bir suçu işlediğinden veya sözleşmeye aykırı davranışta bulunduğundan şüphe edilmesi halinde, güvenin yıkılması veya ağır zedelenmesi nedeniyle “şüphe feshi” ülkemizde sıklıkla uygulanmaya başlandı.

        Yargıtay 9. Hukuk Dairesi yakın zamanda “şüphe feshi”ne ilişkin emsal bir karara imza attı.

        Bu karar göre FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olduğu iddiasıyla Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp beraat eden işçinin işten atılması “haklı fesih” sayıldı.

        Kayseri’de yaşayan ve 1997 yılından itibaren insan kaynakları koordinatörü olarak görev yapan H.M. hiçbir haklı neden olmadan işveren tarafından işten çıkartıldığını, feshin geçersiz olduğunu belirterek, feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iadesini talep ederek dava açtı.

        İşveren, H.M. nin Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde FETÖ/PDY davasından yargılandığını ve adli kontrol şartıyla serbest kaldığını, bu nedenle güveninin zedelendiğini gerekçe göstererek talebin reddini istedi. İşveren, aynı zamanda davacı işçinin, işyerinin bütününü sevk ve idare ettiğini, işçi alma ve işten çıkartma yetkisini kullanabildiğine dikkat çekerek FETÖ/PDY davasında sanık olan birine şüpheyle yaklaştığını da dile getirdi.

        İlk derece mahkemesi, H.M.'nin açtığı davanın reddine karar verdi. H.M. kararı İstinaf Mahkemesi’ne götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi de davanın reddine karar verdi.

        H.M. bunun üzerine Yargıtay’a taşıdı dosyasını. Kapatılan Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, davanın esastan reddedilmesine dair kararın hatalı olduğuna karar vererek H.M.'nin işe iadesine hükmetti.

        İlk Derece Mahkemesi de bozmaya uyarak H.M.'nin işe iadesine hükmederek şu gerekçeleri yazdı: “Her ne kadar davalı tarafça davacının iş akdinin davacı taraf hakkında Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yürütülmekte olan ceza yargılaması olması ve hakkında verilmiş bir adli kontrol kararı olması sebebiyle ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil edeceğinden yeni yönetim kurulu tarafından iş akdinin haklı nedenle feshedildiği belirtilmiş ise de dosyada davacının söz konusu suçlamalar nedeni ile gözaltına alındığı, akabinde Kayseri 2. Ağır Ceza mahkemesinin dosyası ile yapılan yargılama sonunda davacı hakkında iddia edilen suçlar yönünden beraat kararı verildiği ve kararın davacı yönünden istinaf aşamasından geçerek kesinleştiği hususu dikkate alındığında işverence yapılan feshin haklı nedene dayanmadığı anlaşıldığından feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine gerekçesiyle karar verilmiştir.”

        Verilen karara işveren itiraz edince dosya yeniden Yargıtay’a geldi. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, çalışanları yakından ilgilendiren emsal bir karara imza atarak H.M.'nin talebinin reddine dair verilen kararı onadı.

        Şüphe feshine dayanarak verilen kararın gerekçesinde şu görüşler dile getirildi: “İş ilişkisinde işverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. İşverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğu ortadan kalktığından, güven ilişkisinin sarsılmasına yol açan şüphe, işçinin kişiliğinde bulunan bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Ciddi, önemli ve somut olayların haklı kıldığı şüphe, güven potansiyeline sahip olmaksızın ifa edilemeyecek iş için işçinin uygunluğunu ortadan kaldırdığından, şüphe feshi, işçinin yeterliliğine ilişkin fesih türü olarak gündeme gelecektir. Somut olayda ise; davacı hakkında Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararı vermiş ise de; davacının FETÖ/PDY Silahlı terör örgütüne müzahir Boydak Eğitim ve Kültür Vakfının yönetim kurulu üyesi olması, fesih için geçerli neden teşkil edecek şüpheyi haklı kılan bir neden olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun'un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir."

        Sonuç olarak, olağanüstü bir fesih hali olarak değerlendirilen "şüphe feshi"ne dair verilen bu karara ilişkin Anayasa Mahkemesi'ne de başvurulduğu ve kararın henüz çıkmadığı da gelen bilgiler arasında. Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karar da çalışanların "şüphe feshi" nedeniyle işten atılıp atılmayacağına ilişkin nihai karar olacak.

        Diğer Yazılar