Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Politika Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'dan Habertürk'e açıklamalar

        Cumhurbaşkanlığı ikinci tur yarışında son durum ne? Ümit Özdağ ve Sinan Oğan’ın kararları sonucu nasıl etkiler? Yeni Meclis’te yeni ittifaklar şekillenir mi?

        Kürşad Oğuz, Serap Belet ve Habertürk TV Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır soruyor, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum yanıtladı.

        Uçum'un açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

        Halkın ortaya koyduğu irade hepimizin memnun olması gereken iradedir. Sandık esastır. Halk, seçmen, parlamenter sistem tartışmasını bitirmiştir. Halk, başkanlık sisteme Meclis çoğunluğu üzerinden onay vermiştir. Halk salt çoğunluğu muhalefete vermeyerek tartışmayı bitirmiş, Cumhur İttifakı'nı çoğunluk yaparak parlamento çoğunluğunun Başkanlık sisteme destek vermesi mesajını vermiştir. Halk Cumhur İttifakı'nın devam etmesi gerektiği mesajı vermiştir. Halk bir anayasa değişikliği talebini ifade etmektedir ancak Cumhur İttifakı'na 'tek başına anayasa yapmanı istemiyorum, bir mutabakat anlayışı içinde olmanı istiyorum" demiştir. Meclis'te muhalefetle birlikte yeni anayasayı mutabakatla benim önüme getirin mesajını vermiştir.

        REKLAM

        "HALK CUMHURBAŞKANIMIZI GÜVENİLİR GÖRMÜŞTÜR"

        Halk Cumhurbaşkanı seçiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en güçlü en güvenilir lider olduğunu ortaya koymuştur. İkinci turda halk daha açık bir farkla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçilmesine yönelik iradeyi ortaya çıkarmıştır. Sandıkta çıkan değerlendirmeye baktığınızda halk artık tartışmasız, meşruiyeti çok daha yüksek şekilde Cumhurbaşkanı olması yönünde mesaj vermiştir diye düşünüyorum.

        "AK PARTİ'NİN KENDİSİNİ YENİLEMESİ MESAJI VERİLDİ"

        AK Parti'nin 14 Mayıs seçimlerini değerlendirme AK Parti'nin meselesidir. Ben şu anda seçmeniyim. Şu anda yaptığım görev sebebiyle partiye üye olamıyorum. AK Parti'nin oylarında düşüş olmuştur bu bir realitedir. AK Parti kendisiyle yarışan parti hüviyetini korumaktadır. O kaymalarının Cumhur İttifakı'nın çıkmasına izin vermemiştir. Halk AK Parti'yi 10 puan farkla birinci yapmış hem de kendisini yenilemesine yönelik mesaj vermektedir.

        "HALK EKONOMİDE DE ÇÖZÜMÜ CUMHURBAŞKANINDA GÖRDÜ"

        Ekonomi seçmenler açısından birinci motivasyondur derler. Bence bu seçimde halk yüzde 49,5 oyla o ezberi bozdu. Enflasyon ve pahalılık konusunda halk güven aradı. O güven üzerinden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı en güçlü aday olarak belirledi. Halk ortaya çıkabilecek ekonomik bazdaki sorunlarla ilgili çözüm arayışını Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'de görüyor. Bu düşüşün sebebine tam olarak ekonomiye bağlamak mümkün olmayabilir; en azından belirleyici olmayabilir.

        "BİRÇOK PARTİ TABANI İLE İLİŞKİSİNİ SORGULAMAK ZORUNDA"

        Seçmen aynı zamanda partilerin kendilerini yeni sisteme uygun hale getirilmesine dönük değerlendirme yapıyor. 28 Mayıs'tan sonra demokratik mecranın partiler üzerinden yapılanması da olacak. Birçok kişi siyaset dışı kalabilir. Kongreler olacak. Anlaşılan muhasebeye ihtiyaç duyuluyor. Birçok partinin siyasi temsil alanı kendi sosyal tabanı ile doğru ilişki kurup kurmadığını sorgulamak zorundadır. Bunu da Cumhur İttifakı'nın Meclis'te koyduğu irade sağlayacak.

        "AK PARTİ MUHASEBEYİ GÜÇ SAVAŞLARI ÜZERİNDEN YAPMAYACAKTIR"

        AK Parti değişimi iç çatışma üzerinden yapmaz. Muhasebeyi güç savaşları üzerinden yapmaz. Kendi perspektifinin ne ölçüde eksik olduğu üzerinden yapar. Bir bütün olarak yaptığı muhasebedir. Geçtiğimiz pratiklerden bunu söylüyorum. MHP de öyledir. Diğer partiler açısından parti içi güç savaşları, politika farklılıkları, münakaşaların olabileceği öngörülebilir.

        "BİZ GÜVENLİK POLİTİKALARINI ÖZGÜRLÜK İÇİN UYGULARIZ"

        Özgürlük güvenlik ikilemi gerçek değil. Batıcı ideolojik perspektiflerin ortaya koyduğu aldatmacı. Hangi güçlü batı ülkesi özgürlükler için güvenliğinden taviz veriyor. Bu bir ikilem değil. Bu ezberden kurtulmak lazım. Özgürlük ve güvenlik birbirinin karşısında olan politikalar değil. Biz güvenlik politikalarını özgürlük için uygularız. Türkiye'nin içinde seyahatin olmadığı dönemlerden geldik biz. Dış güvenlik meselesi de bağımsızlık ve özgürlüğümüz içindir. Özgürlükleri sınırlayan bir güvenlik politikamız yoktur. Yerelin önemsizleştirildiği herşeyin küresel seviyede ele alınmasına yönelik politik yaklaşımlar vardır. Önerdikleri küresel, uluslararası güçlerin, güçlü batı devletlerinin kendi perspektifleriyle oluşturdukları küresele yereli mahkum etmek istiyorlardı. Aynı şey ulusal-evrensel ikilemlerde de var. Kendileri her bakımdan küreseli, evrenseli belirleyecek sonra da sana 'bu küresele tabii ol' diyecekler, böyle olmaz.

        "CUMHURBAŞKANI HEM KALKINMA HEM DEMOKRASİYE VURGU YAPIYOR"

        Yeni anayasa perspektifi içerisinde birçok yenilikçi yön var. Sayın Cumhurbaşkanının bütün konuşmalarına bakın, hem kalkınmaya vurgu yapar hem de demokrasi vurgusu yapar. Biz demokrasiyi geliştirmede çok yüksek kapasiteye sahip toplumuz. 100 bin seçmenle Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesi işini kim getirdi? Halka yasa teklif etme hakkını kim ortaya attı? Bunlar halkın iradesini siyasal sistemi işleyişinde merkeze alınmasına ilişkin perspektiflerdir.

        "DEMOKRATİK SİYASETTE HALKLA KAVGA EDİLİR Mİ?"

        Cumhur İttifakı ve Erdoğan halkın duyarlılığı üzerinden siyaset yapıyor. 14 Mayıs'tan önce kayyumlar ortadan kalkacak deniyor, sonra bir anlaşma yapılıyor kayyumlar devam edilecek deniyor. Muhalefet başından itibaren başkanlık sistemine karşı çıkarak zaten bir yanlış okuma yaptı. Demokrasilerde siyaset kendisi için yapılan bir şey değildir, halk için yapılan faaliyettir. Cumhurbaşkanlığının halk tarafından seçilmesi kabul edilmiş. 16 Nisan'da kabul etmiş. 2018'de halk yeni sistemin birinci başkanını ilk turda seçmiş. Halkın iki kez referandumla kabul edip iki kez seçim yoluyla devreye aldığı sistemle kavga ediyorsunuz. Demokratik siyasette halkla kabul edilir mi?

        "CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNE DAİR BİR SORUN YOK"

        Bizim sistemimizin tecrübesi 5 yıl. ABD'de yaklaşık 230 yıllık bir süreç. Halen ABD Başkanlık modeli ki, kongre modeli diyenler de vardır ve bazı konular konuşulur. Bizim sistemin temel esaslarında problemler olmadığını gördük. Meclis bu sistemde inanılmaz şekilde güçlü. İkinci turun temel belirleyici nedenlerden birisinin uyum ve istikrar olduğu söylenebilir. Kurucu lider Atatürk'ün tam bağımsızlık perspektifi Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluşudur. Türkiye'ni tam bağımsızlık sürecinde taşıyan lider de sayın Erdoğan'dır. Bekadan anlaşılması gereken nedir? Beka meselesi devletlerin maddi ve manevi varlıklarını, koruma, sürdürme, geliştirme meselesidir. Tehditler ortaya çıkınca beka sorunu çıkar.

        "HALK BEKA SORUNUNU GÖRDÜĞÜ İÇİN DİKKAT ÇEKTİ"

        Türkiye Cumhuriyeti devletinin coğrafi bütünlüğüne yönelik tehdit var mı? Özerklik, bölünme, bölgesey yönetim. Bu ABD projesi değil mi? Suriye'de, Irak'ta yapmadılar mı bunu? ABD'nin ve küresel güçlerin asıl amacının bu amacının olduğunu bilmiyor muyuz? Demek ki beka problemimiz var. Manevi varlığımızla ilgili tehdit var. Korumamız gereken geleneklerimiz, yapılarımız var. Hukuksal bağımsızlığımız açısından çeşitli tehditlerle karşı karşıya kaldık mı? Bütün bunları topladığınızda ortada beka sorunu somut elde tutulur bir şey midir, yoksa hamaset midir? Halk bunu görünce işin bu tarafına da dikkat çekti. Dolayısıyla tam bağımsızlık meselesi de ikinci turda belirleyici olacak.

        "TÜRKİYE'DE EKONOMİK KRİZ YOKTUR"

        Ekonomik krizin temel parametreleri nelerdir? Üretim daralması. İşletmelmerin kapanması, kitlesel işsizlikler, ihracatın tıkanması, ekonomide küçülme. Türkiye'de bu parametrelerin hiçbiris iyok. Türkiye büyüyor. Türkiye'deki mesele enflasyon ve pahalılık meselesidir. Bir ekonomist olarak konuşmuyorum. Bu işlere ilgi duyan, geçmişim itibariyle Marksist gelenekten gelen bir kişi olarak ekonomik süreçleri takip etmiş birisi olarak konuşuyorum; Türkiye'de ekonomik kriz yoktur. Enflasyon meselesi küresel sistemle alakalı. Pandemi döneminde tedarik zincirleri problem yaşadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibi bu süreçlerde sabit gelirlileri korumak için çok fazla hamle yaptı.

        "BİZİM DEVLET EKONOMİ POLİTİKALARINI SERMAYE ÇIKARI ÜZERİNDEN UYGULANAMAZ"

        Ekonomik kriz başka bir şey. Ekonomik krizin tek parametresi pahalılık mı; belki sonuçlarından birisi olabilir. Pahalılığın kendisi ekonomik kriz olamaz. Cumhurbaşkanımız 120 milyar dolarlık yeni kaynak anlaşmaları yaptık diye açıklama yaptı. Ayrıca enflasyonda düşüş var. Göreceksiniz bu yılın sonuna kadar, 2024'ün ortasında pahalılık ve enflasyon kontrol altına alınacak. Bizim devlet ekonomi politikalarını finans kapitalin çıkarları üzerinden uygulamaz. Geliştirilen devlet politikaların tamamı toplumsal çıkarlara göredir.

        "PARLAMENTER SİSTEM İKİ OYUN BİRİNE GÖZ DİKMEKTİR"

        Halkın verdiği mesajı doğru anlarsak, 323 milletvekilinin Cumhur İttifakı'na verildiği an halk parlamenter sistem tartışmasını bitirdi. Parlamenter sisteme dönüş meselesi halkın 2 oyundan birine göz dikme meselesidir. Seçmen parlamenter sistemde tek oyla sisteme istikamet vermeye çalışıyordu. Onun oluşturduğu sıkıntıları yaşıyordu. Bazen desteklediği partiye yaptırım uygulamaktan kaçınıyordu. Şimdi 2 oy gücü ile bu halk Cumhurbaşkanımızı yüzde 49,5 gördü. 50 + 1 sistemin ana omurgası ile halkın sorunu var mı? Halk birinci ya da ikinci turda Cumhurbaşkanını seçer. Cumhurbaşkanımız halka dayalı siyaset yapmakta dünya çapında en önemli lideridir. Halk 50 +1'in güvencelerinden vazgeçer mi? Halk 50 + 1'i şöyle görüyor; yüzde 100'ün temsili olarak görüyor.

        "SAYIN OĞAN İLKESEL SAYIN ÖZDAĞ SÖZLEŞMEYE DAYALI POZİSYON ALDI"

        Sinan Oğan'ın Cumhur İttifakı'na yönelik desteği ile Ümit Özdağ'ın Kılıçdaroğlu'na desteği açısından niteliksel fark var. Sayın Oğan ilkeci bir pozisyon aldı, sayın Özdağ ise protokol esaslı, sözleşmeyle bir pozisyon aldı. Sayın Özdağ'ın protokolü; kayyumlar kaldırılacaktı, hayır devam edecek diyor. Şu andaki kayyum uygulaması yargısal süreç dışında mı? Hepsi yargı çerçevesinde. Bu sözleşme anlaşması birbirini izale eden iki politikanın deşifre olmasını ortaya çıkardı. Ben Sayın Oğan'ı son derece tutarlı buldum. Yeşil Sol HDP ve muhalif ittifakla ilgili çok başka problemler var. Temsil alanıyla söylüyorum, seçmen bazında söylemiyorum. Ben halkın tamamına yakını siyasi birliğin korunmasından coğrafi birlikten yana olduğuna inanıyorum.

        "SAYIN OĞAN'A OY VEREN HASSASİYET MİLLET İTTİFAKI'NDA YOKTU"

        Sayın Özdağ ile sayın Kılıçdaroğlu arasındaki protokolden sonra neden hemen yapmadılar? Bu irade kendilerine ait değil. Dış misyonlar üzerinden Türkiye'nin iç siyasetine yönelik proje geliştirirsen içine düşeceğin durumdur bu. Ben buna seçmeni aldatma siyaseti diyorum. Sayın İnce'ye yapılan alkçakça kumpas olmasaydı, sayın Oğan o kada oy alamazdı denen değerlendirmeler de yapıldı. Sayın Kılıçdaroğlu'na oy vermek istemeyen ama Sayın Erdoğan'a bir parça mesafe koymak isteyen seçmenler de var deniyor. Nihai olarak iradeyi seçmen gösterir. Bizde liderlere istikamet veren süreçlere de seçmen belirler. Bu seçmen ilk turda sayın Oğan'a hangi hassasiyetlerle oy verdiyse, o hassasiyetlere göre değerlendirme yapacaktır diye düşünüyorum. O oran olur, bu oran olur diyemem. Sayın Oğan'a oy veren seçmenlerin hassasiyetleri Millet İttifakı'nda yoktu.

        "SİSTEMDE CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI DİYE BİR ŞEY YOK"

        Bizim sistemde ittifak meselesi Meclis seçimine ilişkindir. Cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin süreçlerde yapılanlar seçim işbirliğidir; bir adayda birleşmektir. Sistemi doğru okumayanlar, sisteme ilişkin kalkıp 7 tane belki 9'a çıktı Cumhurbaşkanı yardımcısı tayin ettiler. Bizim sistemde cumhurbaşkanı yardımcısı adayı olarak kavram var mı? Adaylıktan söz ediyorsanız seçilebilecek pozisyona talip oluyorsunuz demektir. Bizim sistemde cumhurbaşkanı yardımcıları seçilmiş sayılmaz. Cumhurbaşkanı yardımcısı görevlendirilir. Kaldı ki belediye başkanlığı görevi devam ederken Cumhurbaşkanı yardımcılığı olamayacakları da belli. Millet İttifakı toplamda yüzde 1'lik oranı olmayan partilere 40 milletvekili verdi. Cumhur İttifakı'nda böyle olmadı.

        "BÖYLE SİYASET YAPARSANIZ SAVRULMANIN SINIRI OLMAZ"

        14 Mayıs'tan önce Cumhurbaşkanı olmalıyız, Meclis'te çoğunluğu sağlamalıyız ve sistemi değiştirebiliriz diyorlardı. Bugün için tam tersini söylüyorlar. İnanarak bir tez savunulmuyor. Halk siyasi aktörlere bakınca savunduğu tezi, dile getirdiği siyasete inanıp, inanmadığını da ölçüyor. Oradaki tutarlılık halk için bir güvencedir. Mesele baştan düğme yanlış iliklenmiş. Böyle muhalefet yaparsanız savrulmanın sınırı olmaz.

        "28 MAYIS'TA CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN BÜYÜK FARKLA KAZANIR"

        28 Mayıs akşamı seçimin kimin kazandığını hep beraber göreceğiz. Çok büyük ihtimalle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok büyük farkla kazandığını göreceğiz. Güçlü bir oyla seçilebileceğini söyleyebilirim. En son parlamenter sistemde yüzde 52 ile seçilmişti. Bunun üzerinde seçileceğini öngörüyorum. Bu sistemin esası eğer zaman kaybetmek istemiyorsa bir devlet mümkün olduğunca bölünmüş yönetimden uzak durmaktır. ABD'de eyalet sistemi olmasına rağmen Başkan ile Kongrenin çoğunlukları, hatta Senato'nu çoğunluğu farklılaştığında ortaya uyumsuzluklar çıkıyor. Bizim sistemde de istenmeyen durum bu. Halkın bu tercihini böyle kullanmasının da sebebi var. Halk bu tercihi neden Meclis'i belirledikten sonra neden 2. tura bıraktı. Orada eğilimin meclis aritmetiğine göre uyumlu bir arayışın neticesi. Halk burada uyumu ve istikrarı ister. Bu nedenle sayın Cumhurbaşkanının açık ara seçileceği konusunda şüphem yok. Aksi durumda bir patinaj ortaya çıkar. Sonuçta halka gidilebilir, ciddi bir zaman kaybı ortaya çıkar. Sistemin teşvik ettiği şey uyumlu yönetimdir.

        MONTAJ VİDEO TARTIŞMASI

        Montajlı videoyu kim yaparsa yapsın demokratik siyasete aykırı bir şeydir, demokrasiye saldırıdır. Terör örgütü yöneticilerinin Kılıçdaroğlu'nu desteklediğini bilmiyor muyuz? Bu ayan beyan bir işbirliği değil mi? Hangi niyetle yapılırsa yapılsın montajlı video bu realitenin üstünü örtebilir mi? Türkiye seçmenin eğilimi algı, yalan, montaj siyasetiyle belirleyemezsiniz. Onlar neyin doğru olduğunu bir sürece bakarak değerlendirirler. Bu tartışmayı siyasi magazin olarak görüyorum. Cumhurbaşkanımız her türlü montaj ahlaksızlıktır, siyasete gayrimeşru müdahaledir, karşısındayız dedi.

        HÜDA PAR'LA SEÇİM İŞBİRLİĞİ

        HÜDA PAR'ın Türkiye'nin coğrafi, siyasi birliği, bayrakla ilgili sorunu mu var? Cumhur İttifakı'ndan sonraki HÜDA PAR'a bakın. Yemin üzerinden bir şey yaptılar. Hayır açıklama yaptılar, yeminle bir sorunumuz yok dediler. Yargı kenarlarını bir kenara koyarak onu bunu serbest bırakacağız tonlarca açıklama var. Sırrı Süreya Önder 'Özdağ'la anlaşmanın değeri yok bizimle yapılan mutabakat var' demedi mi? Anakronizm yapmak aktüel ve makro siyaset açısından hatalı bir şeydir.

        "YETKİ DEVRİ SİYASETİNDE AKTÖRLER KİM?"

        Bütün Türkiye biliyor ki HDP Yeşil Sol siyaseti ABD projesiyle beraber önce bölgesel yönetim, özerklik ve ayrılıkçı siyasettir. Bölücü siyasettir. Türkiye'de bugün bu siyaseti yapanlar yetki devri istiyor, bunu hepimiz biliyoruz. Milletvekili seçilen aktörleri de bunu söylüyor. Halkımız da bunun farkında. Yetki devri üzerinden Güneydoğu ve Doğu Anadolu'ya dönük öz yenetimler isteniyor. Ademi merkeziyetçilik üniter yapı karşısında siyaset değil midir? Yetki devri siyasetinde aktörler kim? Başta Kandil. Yetki devri siyaseti Türkiye'nin coğrafi bütünlüğüne ve üniter yapısına karşı siyasettir. Şu anda bunu tersine çevirecek şekilde dil kurmasının ne anlamı olabilir? Realiteyi kurgu diliyle değiştiremezsiniz. Halk bu ülkenin bütünlüğü, bağımsızlığı meselesinde hakikaten çok hassastır. Bu hassasiyetini 28 Mayıs'ta hep beraber göreceğiz.Bana göre Millet İttifakı 14 Mayıs'tan sonra dağılmıştır.

        "YEŞİL SOL'A OY VEREN SEÇMENİN BİR BÖLÜMÜ TUTUM DEĞİŞTİREBİLİR"

        HDP'nin seçmeninde başka kimliklerden olan insanlar da var. Yeşil Sol seçmeni bakımından Özdağ ile yapılan protokol meselesinin bir kırılganlık oluşturduğu görülüyor. Orada bence Yeşil Sol'a yüzde 8 oy veren seçmenin tamamının ikinci turda sayın Kılıçdaroğlu'na oy vereceğini düşünmüyorum. Belki bir kısmı sandığa gitmeyecek bir kısmı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a oy verecek tutum değişikliğine gidecek.

        "TÜRKİYE 82 ANAYASA AYIBIYLA YAŞAYAMAZ"

        Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da açıkladı. Türkiye Yüzyılı'nın kilometre taşlarından bir tanesinin yeni anayasa olduğu ortaya koyuldu. Meclis'i yeni anayasa yapmak konusunda daha mümkün görüyorum. 82 tarihli, numarası darbeciler tarafından verilmiş anayasayla yaşamak Türkiye için ayıp. Siyaset kurumunun yeni anayasaya hassasiyetle yaklaşacağını düşünüyorum. Halk Cumhur İttifakı'na yeni anayasayı uzlaşarak yap görevi verdi. Seçmen merkezi seçimlerde başka hassasiyetlerde yerel seçimlerde başka hassasiyetlerle hareket eder. Cumhur İttifakı'nın doğru politikalar izleyeceğini düşünüyorum. Ona göre yerel seçimlerde büyükşehirlerin ihtiyaçları üzerinden kim halkın taleplerini daha iyi anlarsa onun başarılı olacağını düşünüyorum.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ