Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Cumhuriyetin 100. yılında diplomasinin ilkleri
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        “Yurtta sulh, cihanda sulh…” Belki de Atatürk’ün en bilinen ve en değerli sözlerinden biri…

        Türkiye Cumhuriyeti, 100. yılını kutlarken; dünyada yaşananlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün bu sözlerinin günümüzde bile ne kadar geçerli olduğunu ve diplomasi ile küresel barışa bağlılığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

        Bir ulusun kurtuluş mücadelesine önderlik eden ve ardından modern Türkiye'yi kuran Atatürk’ün dış politika alanında ortaya koyduğu vizyon ve politikalar, şüphesiz Türk devletinin bugünkü konumuna gelmesindeki en önemli etkenlerden…

        Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılında kuruluşundan bu yana büyük önder Atatürk’ün görüş ve ilkeleri Türk Dış Politikasının yürütülmesinde rehber olmuş ve “Yurtta sulh, cihanda sulh…” sözü de Türk dış politikasının temel hedefini oluşturmuştur.

        REKLAM

        Cumhuriyet dönemi dış politikamızın temelleri Milli Mücadele yıllarında atılırken 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının hemen ardından oluşturulan ilk Milli Hükümetle birlikte “Hariciye Vekaleti” de 2 Mayıs 1920 tarihinde resmen kurulmuş ve başına Bekir Sami Bey getirilmiştir. Son derece kısıtlı imkanlarla kurulan Hariciye Vekaleti, Milli Mücadele döneminde dış temasların artan yoğunluğuyla birlikte, tüm zorluklara rağmen özverili biçimde görev yapmış ve Lozan’a giden süreçte önemli rol oynamıştır.

        Atatürk’ün öngörülü vizyonu ile yeni dünya savaşının öncesinde bölgesel işbirliği çabaları hızlandırılmış, Türkiye doğu ve batıda işbirliğini sağlamaya yönelik önemli adımlar atmış, II. Dünya Savaşı’nda tarafsızlık politikasının zeminini hazırlamıştır.

        100. yılı geride bırakıp gelecek 100 yıllara bakarken; Türkiye artık sadece Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak değil, aynı zamanda diplomasi ve arabuluculuk ile uluslararası sahnenin şekillendirilmesinde kritik role sahip. 1924 yılında 39 olan dış temsilcilik sayısı bugün itibarıyla 146 büyükelçilik, 13 daimi temsilcilik, 95 başkonsolosluk olmak üzere toplam 257’ye ulaştı.

        Tabii 100 yıllık yolculuk kolay ilerlemedi, zorlu diplomasi yolculuklarına da sahip oldu… Türkiye özellikle ABD, Rusya gibi öne gelen ülkelerle kimi zaman çalkantılı kimi zaman ise yakın ilişkiler içerisinde oldu. İşte Türkiye diplomasisinin ilkleri ve ilişkileri…

        ABD

        Görsel: Ahmet Muhtar Mollaoğlu (Wikipedia)
        Görsel: Ahmet Muhtar Mollaoğlu (Wikipedia)

        Türk-Amerikan diplomatik ilişkileri, tarih boyunca birçok dönemeçten geçerek bugünkü seviyeye geldi.

        Türk - Amerikan ilişkileri Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1917 baharında kesilmişti. 1923 yılına geldiğimizde ise Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye’nin dış ilişkileri bir boyut evrilmiş, savaşılan ülkelerle de diplomatik ilişkiler kurulmuştu, tek bir ülke hariç: ABD.

        REKLAM

        1917’de kesilen Türk - Amerikan ilişkilerinin normalleşmesi 1927 sonunu buldu. Lozan Anlaşması sürecinde yaşanan gerilimlerin ardından ABD’nin ilk Türkiye Büyükelçisi Joseph C. Grew 1927 Eylülü’nde Ankara’ya geldi. Joseph Grew, Richard Child ile birlikte Lozan Konferansı'nda Amerikan gözlemci olarak görev yapmış, 1920-1921 yıllarında Danimarka, 1921-1924 yılları arası İsviçre büyükelçisi olarak bulunmuştu. Türkiye’nin ilk ABD Büyükelçisi Ahmet Muhtar Mollaoğlu ise 1927’nin ABD’de Kasım ayında göreve başladı. Türk Tarih Kurumu’nın notlarında aktardığına göre, Ahmet Muhtar Mollaoğlu o yıllardaki Türk diplomatlarının en seçkinlerinden ve en tecrübelilerinden biriydi.

        ABD ile Türkiye arasında NATO’ya üyelik ile birlikte uzun yıllara dayanan müttefiklik ilişkileri mevcut olsa da Washington-Ankara hattında ikili ilişkileri olumsuz etkileyen süreçler de yaşandı.

        Soğuk Savaş'ın iki süper gücü olan ABD ve Sovyetler Birliği'ni, nükleer savaşın eşiğine getiren 1962’deki Küba Füze Krizi onlardan biriydi. Sovyetler, Küba'dan nükleer silahlarını çekeceğini ancak önce ABD'nin Türkiye ve İtalya'daki nükleer başlıklarını geri çekmesi gerektiğine yönelik açıklaması Türkiye'yi de krizin bir parçası haline getirdi.

        Kısa süre sonra iki ülke arasında patlak veren bir diğer kriz Johnson mektubu oldu. ABD Başkanı Lyndon B. Johnson, 5 Haziran 1964'te dönemin başbakanı İsmet İnönü'ye ilettiği mektubunda Türkiye'nin Kıbrıs'a askeri harekât düzenleyeceğinden haberdar olduğunu ve bundan endişe duyduğunu yazdı. Johnson uzmanlara göre mektupta emrivaki, talepkar bir dilde konuşmuş ve aksi durumda NATO ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin toplantıya çağıracağını ifade etmişti. Ancak geri adım atmayan Türkiye’de İsmet İnönü'nün yanıtı ünlü “Yeni bir dünya kurulur. Türkiye de o dünyada yerini alır" olmuştu.

        REKLAM

        Kıbrıs konusunda iki ülke ilişkileri hep gerilimli olmaya devam etti. ABD, 1974 yılında Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türkiye'ye silah ambargosu uygulamaya karar verdi. Türkiye de buna yanıt olarak ülke sınırları içinde ABD'nin kullanımındaki İncirlik Üssü ve diğer üslerin kullanımını askıya alarak, buraların kontrolünü Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) devretti. ABD Kongresi'nin Eylül 1978'te ambargoyu kaldırması sonrası, İncirlik Üssü eskisi gibi faaliyet göstermeye devam etti.

        1 Mart tezkeresi 2000’li yıllara gelen en önemli krizlerden biriydi. ABD'nin Irak'ı işgali sürecinde Türk askerlerin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına ilişkin tezkere, TBMM'den geçmedi. Bu süreç ‘çuval krizi’ne giden büyük skandala evrildi. 2003'te Irak'ın Süleymaniye kentinde Amerikan askerleri, Özel Kuvvetler Komutanlığı'na bağlı subayların bulunduğu karargâha baskın düzenlerken Türk askerleri ise başlarına çuval geçirilmesi sonrası gözaltına alınarak sorgulanmak üzere Bağdat'a götürüldü. ‘Çuval olayı’ olarak bilinen skandalın ardından ikili ilişkiler yine durma noktasına geldi. Ardından zamanla ilişkiler normale dönse de son olarak ise 2017 yılına geldiğimizde ABD’li Pastör Andrew Brunson'ın Türkiye’de gözaltına alınması ilişkilerin yine gerilmesine yol açtı.

        REKLAM

        Günümüze geldiğimizde hala devam eden en büyük tartışma konularından biri F-16 sorunu olsa da hala devam eden en büyük kriz şüphesi ABD’nin Irak ve Suriye’de PKK/PYD ve YPG’ye verdiği destek. Tüm bu sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözümünü teminen çalışmalar ise sürdürülüyor.

        ABD-Türkiye ilişkileri önceki yıllara kıyasla daha güçlü olurken ABD’yle 2020 yılında 21,7 milyar dolar olan ikili ticaret hacmi 2021 yılında 27,8 milyar dolarla rekor bir düzeye ulaştı. Türkiye-ABD ticaret hacmi 2022 yılında ise 32 milyar doların üzerine çıktı. Türkiye ile ABD arasındaki ikili ticaret hacmindeki artış ivmesi sürerken karşılıklı yatırımların ise artmaya devam ettiği görülüyor.

        RUSYA

        Görsel: Ali Fuat Cebesoy - Enis Akaygen (Wikipedia)
        Görsel: Ali Fuat Cebesoy - Enis Akaygen (Wikipedia)

        Tıpkı ABD gibi Türkiye ve Rusya’nın ilişkileri kimi zaman kriz ve savaşlarla kimi zaman ise dostluk içerisinde inişli çıkışlı geçti. Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılında ise turizmden enerjiye, savunma sanayinden ticarete çok yönlü işbirlikleri yapılıyor.

        REKLAM

        Dışişleri Bakanlığı verilerine göre Atatürk'ün, 26 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi Başkanı sıfatıyla Lenin'e gönderdiği ve karşılıklı ilişki tesisi teklifini de içeren mektuba Sovyet Dışişleri Komiseri (Bakanı) Çiçerin'in 3 Haziran 1920 tarihinde olumlu cevap verdiği kayıtlıdır. Bu nedenle Türkiye'nin Sovyetler Birliği’ni, dolayısıyla Rusya'yı tanıma tarihi olarak 26 Nisan 1920'yi göstermek yanlış olmaz.

        Kurtuluş Savaşı sırasında Sovyet Rusya’yla çeşitli temaslar gerçekleşmekle birlikte, Moskova'ya atanan ilk Büyükelçi Ali Fuat Cebesoy 21 Kasım 1920 tarihinde atanmış ve 19 Şubat 1921 tarihinde Moskova’ya gelerek göreve başlamıştır.

        Ankara'da görevlendirilen ilk Rus diplomatı ise 15 Aralık 1920'de göreve başlayan “Yetkili Temsilci” Budu Medivani’di.

        29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Moskova Büyükelçisi Enis Akaygen’di. İstiklal Harbi yıllarında Müdâfaa-î Millîye grubunda görev yapan ve savaştaki hizmetleri neticesinde İstiklal Madalyası ile onurlandırılan Akaygen, Mustafa Kemal Atatürk tarafından cumhuriyet hariciyesinin kuruluş komisyonunda Tevfik Rüştü Aras ve Suat Davaz ile birlikte görevlendirildi.

        REKLAM

        Akaygen, Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte Moskova'ya tayin olmuş ve 1923-1925 yılları arasında Türk-Rus ilişkilerine önemli katkılar sağladı. Akaygen’in torunu Prof. Dr. Tulça Sputnik’e verdiği bir röportajda Atatürk’ün Akaygen’e nasıl önem verdiğini “İran Şahı, 1934 yılındaki Türkiye ziyareti sırasında Atatürk’e, Tahran’daki Türk Büyükelçisi hakkında bir serzenişte bulunmuş. Atatürk de Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’ı çağırarak ‘Enis Bey’i Atina’dan hemen çağırın, Tahran’a tayin edelim. O, bu pürüzü çözer’ demiş. Gerçekten de Enis Bey’in kurduğu ilişkiler sayesinde Sovyetler Birliği-Türkiye Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması imzalanmış” diyerek anlatıyor.

        İkili ilişkiler, dönemin Sovyet Rusya’sının dağılması ve Rusya Federasyonu’nun kurulmasının ardından da devam etti. İkili planda işbirliği odaklı Türkiye-Rusya ilişkileri, Suriye kriziyle alakalı askeri hareketlilikler neticesinde ciddi bir kriz atlattı.

        2015’te Rus SU-24 savaş uçağının düşürülmesi ve 2020 İdlib saldırısı sonrası hızla krize sürüklenen Türkiye-Rusya ilişkileri, Cumhurbaşkanı ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in ikili görüşmesi ve diplomatik çabaların ilerlemesi sonrasında yeniden iyileşme sürecine girmiştir.

        Bugün Rusya Türkiye’nin en önemli dış ticari ortaklarımızdan biri olurken iki ülke arasındaki karşılıklı yatırımlar 10’ar milyar dolar düzeyindedir. Normalleşme sürecinin ardından enerji iki ülke arasında en önemli unsurlarından biri haline gelirken, ilişkiler Akkuyu Nükleer Santrali ve TürkAkım projeleriyle daha da ilerledi. TürkAkım Doğalgaz Boru Hattı 8 Ocak 2020 tarihinde RF devlet Başkanı Vladimir Putin’in de iştirak ettiği bir tören ile açıldı.

        REKLAM

        İkili ilişkilerde önemli bir dönemeç ise Rusya-Ukrayna Savaşı sırasında oldu. Gerek Rusya ve Ukrayna ile olan ticari ve siyasi ilişkileri gerekse bir NATO üyesi olarak Batı ile ilişkilerinden dolayı Türkiye bölgedeki krizde kilit aktör konumunda yer aldı.

        Türkiye süreçte aktif diplomasi izleyerek bir yandan Rusya'yı saldırıları durdurmaya çağırırken diğer taraftan taraflarla özel ilişkilerini kullanarak çatışmaya dönüşen krizi yatıştırmaya çalışıyor. Savaş sonrası tarihin en büyük yaptırımlarına maruz kalan ülke konumuna gelen ve Batı ile ilişkileri tamamen duran Rusya, Türkiye’nin dengeli politikası sonrası ikili ilişkilerde daha güçlü bir süreçte olduklarını belirtiyor.

        ALMANYA

        Görsel: Kemalettin Sami Gökçen (Wikipedia)
        Görsel: Kemalettin Sami Gökçen (Wikipedia)

        Almanya ile Türkiye arasındaki ilişkiler son dönemde ABD ve Rusya kadar inişli çıkışlı olmasa da tarih boyunca birçok kritik dönemeçten geçti.

        İki ülke arasında birçok farklılıklar olsa da bağlar iki kritik temele bağlı. Zira Almanya, Türkiye'nin en büyük ticaret ortaklarından biri ve Türk diasporası Alman toplumunun çok önemli bir parçası…

        REKLAM

        Cumhuriyet sonrası ilişkilerin temeli 1924’e dayanıyor. Almanya'nın ilk Ankara Büyükelçisi Rudolf Nadolny, 24 Mayıs 1924’te görev yeri olan Stockholm Büyükelçiliğinden ayrılırken Türkiye’ye geldi. Türkiye’nin Cumhuriyet sonrası ilk Berlin Büyükelçisi ise Kemalettin Sami Gökçen oldu. II. İnönü Muharebesi'ne ve Sakarya Meydan Muharebesi sonrası 4. Kolordu Komutanı olarak Büyük Taarruz'a katılan İstiklal Madalyalı Gökçen 1929-1934 tarihleri arasında görev yapmıştır.

        Dışişleri Bakanlığı verilerine göre 1933’ten sonra Nazi Almanyasından kaçan Yahudi, liberal Alman akademisyen ve mühendisler Türkiye'ye davet edilirken bu kişilerin ülkedeki üniversitelerde, sanayi tesisleri ve şirketlerin kurulmasında katkıları oldu. Soğuk Savaş döneminde Federal Almanya ile ticari, ekonomik ve kültürel ilişkiler devam ederken, 1961’de Türkiye ile Almanya arasında imzalanan İşgücü Anlaşması ile bambaşka bir seviyeye ulaştı. Zira çok sayıda Türk vatandaşı bu anlaşma ile çalışmak için Almanya’ya giderken Almanya Federal İstatistik Dairesi'nin açıkladığı resmî veriye göre 2020 yılı itibarıyla yaşayan Türk vatandaşlarının sayısı 3 milyon ila 3.5 milyon civarına ulaştı. Bu da yüzde 13 ile gurbetçi Türkleri Almanya’daki en büyük azınlık yaptı.

        REKLAM

        Ancak Almanya'yla ikili ilişkiler 2 Haziran 2016’da Almanya Federal Meclisi’nin 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak tanıma kararıyla sıkıntılı bir döneme sürüklese de bugün atılan adımlar ve üst düzeyli temaslarla ilişkilerde bugünlere güçlü bir şekilde geldi.

        İki ülkenin işbirliği ve diyaloğu, bölgesel ve küresel sorunlara çözüm bulmada kritik bir rol oynamaya devam edecek gibi görünüyor.

        TÜRK DİPLOMASİSİNİN İLKLERİ

        100 yıllık Cumhuriyet tarihinde diplomasinin ilkleri de oldukça dikkat çekici.

        Örneğin son dönemde normalleşme adımları atılsa da Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ilişkiler gergin ve limitli olmuştur. Ancak Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi ile Ermenistan arasında 3 Aralık 1920'de imzalanan Gümrü Anlaşması ile TBMM'yi ve Mîsâk-ı Millî'yi tanıyan ilk yabancı devlet Ermenistan oldu. Anlaşma, TBMM'nin uluslararası alandaki ilk askeri ve siyasi başarısı olup, imzaladığı ilk antlaşma olarak da tarihe geçti.

        TBMM’yi ilk tanıyan Avrupa devleti o dönem Moskova Antlaşması ile SSCB olurken, ilk Müslüman devleti Afganistan, ilk İtilaf devleti ise Ankara Antlaşması ile Fransa oldu.

        Türkiye'nin son 100 yılda dış politikadaki ilklerle dolu ancak diplomasiden geri adım atmayan zengin geçmişi, tecrübeler ve tabii ki Atatürk'ün ortaya koyduğu vizyon ile politikalar ülkenin dünya arenasındaki etkisini önümüzdeki 100 yıllarda da şekillendirmeye kuşkusuz devam edecek.

        * Haberin görselleri Wikipedia, Dışişleri Bakanlığı'ndan servis edilmiştir.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ