Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Cumhuriyetin 100. yılında kadın hakları: "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir"

        "Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir" sözleriyle kadının toplum içindeki yerine verdiği önemi dile getirmişti Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk…

        Türk kadının toplumda hak ettiği yere ulaşabilmesi için 29 Ekim 1923'te ilan ettiği Cumhuriyetin ardından bir dizi önemli reforma imza attı; o dönem birçok ülkede, kadın haklarına dair böylesine önemli adımlar atılmamıştı.

        Atatürk, 31 Ocak 1923'te İzmir'de yaptığı konuşmada, "Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir" ifadelerini kullanmıştı.

        REKLAM

        Bundan 100 yıl önce, 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin ilanından hemen önce söylediklerinde ne kadar kararlı olduğunu, Cumhuriyetin ilk yıllarında kanıtlamıştı.

        EŞİT EĞİTİM

        1924'te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kadın ile erkeğin eşit olarak birlikte eğitim görmesi sağlandı. O yıllarda birçok ülkede bu hak kadınlar bu hakka sahip değildi. 1927'de tüm ortaokul ve liselerde karma eğitim başladı.

        Cumhuriyetin ilk yıllarında okuma yazma bilenlerin oranı oldukça azdı. 1935'te 6 yaş üstünde kız çocukları ve kadınların neredeyse yüzde 90'ı okuma yazma bilmiyordu, 2000 yılına geldiğimizde okuma yazma bilen kız çocukları ve kadınların oranı yüzde 80'i geçti.

        TÜRK MEDENİ KANUNU

        Türk kadınına yıllardır hak ettiği ancak sahip olamadığı yasal hakları 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile verildi.

        Türk Medeni Kanunu ile karşılıklı rıza ile yasal yetkili önünde evlenme zorunluluğu getirildi. Erkeklerin birden fazla kadınla evlenebilmeleri artık mümkün olmayacaktı.

        REKLAM

        Kadına da eşini boşayabilme hakkı verildi. Yasalar önünde anne ile baba eşit olarak çocuklarının velisi olarak kabul edilmeye başlandı. Miras hakkında kadın ve erkek eşit sayılmaya başlandı.

        DÜNYADA SEÇME VE SEÇİLME HAKKI

        Türk kadını, 1934 yılında seçme ve seçilme hakkını elde etti.

        1893 yılında, dünyada kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanıyan ilk ülke Yeni Zelanda idi. İsveç ise 1919 yılında kadınların bu hakka sahip olduğu ilk Avrupa ülkesi oldu. ABD'de 19. yüzyılın sonlarına kadar kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmedi, 1920'de ABD'nin tüm eyaletlerinde kadınlar, seçme ve seçilme hakkını elde etti. Fransa'da 1944'te, Japonya'da 1945'te, Yunanistan'da 1952'de İsviçre'de 1971 yılında kadınlar seçme ve seçilme hakkına sahip oldu.

        Dünya geneline şöyle bir bakıldığında Ulu Önder Atatürk'ün çağdaş zihniyetini yine görüyoruz.

        Kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmesinin ardından TBMM 5. dönem seçimlerinde, 1935 yılında ilk genel seçimlerine kadınlar da katılabildi. O dönemki seçimlerde Türk kadını 18 temsilciyle Meclis'e girdi, Meclis'te yüzde 4,5'luk bir oran oluşturdu.

        REKLAM

        Fransa'da o günlerde yayınlanan "Le Journal" gazetesi Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesini şöyle değerlendirmişti: "Yeni Türkiye zimamdarları (yönetici) çok parlak bir eser yaratacaklardır."

        "KADIN HAKLARINI ÖNCELİKLENDİRMESİ ÇOK KIYMETLİ"

        Kadın hakları konusunda çalışan Avukat Süreyya Kardelen Yarlı ile Atatürk'ün kadın hakları için attığı adımlar üzerine konuştuk. Büyük bir savaştan çıkmış bir liderin o dönem kadın haklarını önceliklendirmesinin çok kıymetli olduğunu dile getiren Av. Yarlı şu ifadeleri kullandı:

        "O dönem dünya açısından da çok karanlık dönemlerden biriydi, şu an modern diye nitelendirdiğimiz Batı topluluklarında da kadınlar Osmanlı İmparatorluğu'ndaki kadınlarla aynı haklara sahipti.

        Ülke çok büyük bir savaştan çıkmış, yeni bir devlet kurulurken kadınlar için her şey aynı devam etsin de denilebilirdi, ancak kadınların var olan haklarını kullanabilmesi için alan açılmasını Atatürk Türkiyesi'nde çok önemli buluyorum. Kadın ve erkek her anlamda eşit elbette ama eski devlette kadının adı dahi yokken, kadın ve erkeği 'eşit' bir noktaya getiriyorsunuz.

        REKLAM

        "OSMANLI'NIN SON DÖNEMLERİNDE KADINLAR ARASINDA BAŞLAYAN UYANIŞ KARŞILIK BULDU"

        Osmanlı'nın son dönemlerinde kadınlar arasında başlayan uyanışın Cumhuriyetin ilk yıllarında yankılandı ve karşılık buldu. Atatürk bu kadar güçlü bir liderken kadın haklarıyla ilgili atılımlar yapmasaydı halkın büyük bir çoğunluğu buna karşı çıkmaz ya da talep etmezdi."

        "MEDENİ KANUN O DÖNEM İÇİN SON DERECE UÇ BİR DEĞİŞİKLİK"

        Türk kadınına verilen seçme ve seçilme hakkının halktan da destek görmesinin çok önemli olduğunu dile getiren Av. Yarlı, "Bu gelişmelerin 1938'e kadar hayata geçirilmesi ve halktan destek görmesi de çok kıymetli elbette. Diğer yandan hilafeti geride bırakmış bir toplum için Türk Medeni Kanunu'nun kabulü çok köklü bir değişim. Kadını sürekli korunacak biri gibi gören bakış açısından erkek ile eşit bir konuma getiriyorsunuz, o dönem şartları için son derece uçta sayılabilecek bir kanun ve çok büyük bir kazanım." dedi.

        "ATATÜRK MÜCADELEDEN HİÇ VAZGEÇMEDİ"

        REKLAM

        Cumhuriyetin 100. yaşına girdiğimiz bu günlerde kadın hakları konusunda hem Türkiye'de hem de dünyada çok iyimser bir tablo olmasa da asla umutsuz olunmaması gerektiğini belirten Av. Yarlı şöyle konuştu;

        "Mücadele böyle bir şey, 100 yıl boyunca her şeyin harika gitmesi mümkün olmazdı.

        Dünyanın bu kadar radikalleştiği bir dönemde bir mücadele ne kadar ağır basıyorsa karşı tarafı da o kadar ağır basmaya başlıyor. Bu dönem dünyanın en modern ülkelerinde bile 'aşırı' düşüncelerin çoğaldığını, kadın karşıtı hareketin oluştuğunu görüyoruz. Önemli olan mücadeleyi devam ettirmek, eminim Atatürk de bunu isterdi. Mücadelede kayıplar olabilir ama en önemlisi mücadeleden vazgeçmemek, Atatürk'e karşı çıkan, desteklemeyen çok sayıda insan vardı, ancak o mücadelesinden hiç vazgeçmedi."

        "KENDİ KARŞITLARIMIZLA BİLE VAR OLMAK İÇİN..."

        Av. Yarlı, "Kadın olarak insan olarak çok farklı görüşlerde olabiliriz, kadın hareketinin de ona karşı olan hareketlerinde en rahat kendilerini Atatürk'ün laik ve hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'nde ifade edebileceğini olacağını düşünüyorum. Kendi karşıtlarımızla bile var olmak için bu Cumhuriyeti, laik hukuk devletini, Atatürk'ün ilkelerini kadın olarak desteklemek zorundayız."

        Cumhuriyetimizin 100. yılında Ulu Önderimiz Atatürk'e çok şey borçluyuz, bize bıraktığı emanet ve bu kıymetli mirasın gölgesinde onu minnetle ve özlemle anıyoruz...

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ