Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Cumartesi Ev kadını mı? Nerede?

        Değerli dostum Turgut Kut yayına hazırladığı bir kitabı yollamış. Ev Kadını, yazarı da Ayşe Fahriye. Aslını isterseniz bu bilindik bir kitap. Türk mutfağı tarihinin en önemli kaynak kitaplarından biri. 1883’te Sarafim Efendi yayınlamış. Sarafim Efendi de kim diyeceksiniz? Kendileri Beyazıt’taki Kıraathane-i Osmani Müdürü. 448 sahifelik dolu dolu bir kitap Ev Kadını. Türk mutfağı sahasındaki araştırmalar anlatılıyor. Geçmişinize hâkim değilseniz. Geleceğiniz olamaz! Yalın gerçek budur. Bugün ahkâm kesenin bini bir para... 30 yıldır konuyla ilgileniyor ve yazıyorum. Ve bu kalabalık beni ürkütmüyor. Çünkü aradan sıyrılan 1-2 isim olacaktır. İlk işimiz, siftahımız da şu olmalı: Elimizdekinin kıymetini bilmeliyiz. Bu geleceğin araştırmacılarına yüreklendirme borcumuzdur. “Marifet iltifata tabidir” düsturu geçerli. Kültürümüz var ya, beklenmedik bir oryantalizme düştü. Mutfağımızı uzun zaman domestik bir fasıl kabul etti. Bu tuhaf akademik istihzaya iki başkaldırı oldu. İlki, dostu olmuş olmakla övündüğüm rahmetli Burhan Oğuz’dur. Mütevazı ve rengârenk kişiliğini her an anmaktayım. Oğuz’un yazdıkları altın değerinde. Kendisi bu yazdıklarına ömrünü yatırmıştı, müteşekkiriz... Elinizde Türk Halkının KültürKökenleri adlı eserinin baskısı var mı? Mutlaka okunması gereken bir eser. Birinci cilt Beslenme Teknikleri, bir başucu kitabı mahiyetinde. Rahmetli Burhan Bey’in analiz yeteneği o denli renklidir ki. Okuyucu olarak kendinizi kâh orada, kâh burada bulursunuz. Kendisi hayattayken kıymetini bilemedik. Nur içinde yatsın...

        REKLAM

        Amma velakin, bir diğer yıldızımız daha var ki, kendisi çok şükür hayatta. Önünde saygıyla eğilme imkânım var! Turgut Kut... Kendisi için söylediklerim icap edenin azıdır. Arz edeyim, kötü yetiştirildim de ondan. Bizim coğrafyamızda dostlarınıza iltifatta hasislik esastır. Kut bir diğer toplumun evladı olsa idi el üstünde yaşayacaktı. Pekâlâ ya bizim toplum? Öyle ya sabah akşam kanal kanal dolaşanlar var. Sanırsınız ki... Kıymeti kendinden menkul bu şahsiyetlerin her biribirer yıldız... Turgut Kut Bey’e gelince, o sessiz bir karıncadır. Hem mizacı hem de akademik aidiyeti itibarıyla... Bu nevi şahsına mahsus terbiyede, bilen bilir o da kafidir. Nesli yok olmaya yüz tutmuş bir tevazu abidesi... Çeyrek asrı aşan hukukumuz bana müsaade eder. Kendisine Turgut Ağabey diye seslenirim. Her ne zaman konuşsak içimi sevinç kaplar. Öğrenmek için bu fırsat kaçar mı?

        KARIŞTIRIRKEN DİKKAT!

        Ev Kadını adlı kitabın elimdeki baskısı Kasım 2017. Çiya Yayınları yayınlamış. Çiya bileceksiniz Kadıköy’deki malum lokanta. Sahibi ve aşçısı Musa Dağdeviren bir mutfak misyoneridir. İmkânlarını mutfağımıza adamıştır. Anadolu’yu dolanır, peşine düştüğü reçeteleri derler. Ocağına döner, bu reçeteleri ihya eder ve bizlere öğretir. Bu kendini adayış her türlü takdirin üstündedir. Kendisi hız kesmedi bir de dergi yayınlamada: Yemek ve Kültür.

        O da kafi gelmedi. Kitaplar var. Bu köşeyi okuyanlarhatırlayacaklar. Ardı ardına gelmedeler. Son marifet, Ev Kadını. Yeni yayınlanışı dolayısı ile Turgut Kut bir sunuş kaleme almış. 2 sahifelik sunuş aslında akademik bir ziyafet. Kitap ve yazarı ele alarak bize bir tur sunuyor. 100 yıla yayılmış ve bir iz sürmece... Kut da sunuşuna kitabın başında yer alan 8 sahifelik mukaddime ile başlamış. Bize, bugünün okuyucuları nezdinde. İlk yayınlandığı yıllarda okuyucularda ne etki uyandırıyordu? Ben diyemem, uzmanı vardır. Yemek Pişirmenin İnceliklerine Dair Önsöz ne anlatmada? Elbette yemek pişirmenin önemini. Yemek yapmayı bilmeyen kadınlardan uzak durma gereğini! Kullanılan lisan ve üsluba ben bayıldım.

        REKLAM

        Kitapta toplamda 887 yemek tarifi var. Yazar bunları 35 başlığa ayırmış. Kitabın dili oldukça basit. Ve de zaman zaman cümle düşüklükleri, sıra hataları yer almada. Yine de verilen yemek tariflerine baktığımızda hâkim olan şu: Osmanlı-Türk Mutfağı’nın özelliklerini ve karakterini sergileyen değerli bir eser. Kitabın yeniden gözden geçirilişi ve yayını için emeği geçen herkese teşekkür borçluyuz. Gelecek sefere, sonraki kitaplara daha iyi bir tasarım ve kalite ümidimi de eklemeliyim.

        Bu ekipten şunu da bekliyorum; en azından seçecekleri reçeteleri bugünün anlayışıyla yorumlayarak hazırlamaları. Bu müstakbel özet kitabı da İngilizce olarak yayınlamaları. İlk aklıma gelen de şöyledir, Demet Sabancı’nın başkanı olduğu vakıf eminim böyle bir projeyi destekleyecektir.

        KARKAS İLE TANGO

        Bu hafta velud bir zaman oldu. Hangi açıdan verimkâr? Kitaplar açısından... Baştan bir itirafta bulunayım. İkinci kitap Et’in Kitabı’nın ağırlığı yazarının hiper kişiliği ile tarif olunmalı: Cüneyt Asan.

        Kendisi çok meşhur hatta ‘et profesörü’ diye bilinir. Ben Asan’ı tanıyalı 20 yıl oluyor. O zamanlar iki yakın dostum beni Bostancı Vapur İskelesi arkasındaki yere götürdü. Üst kat lokanta, alt kat kasap idi. İstanbul’un daha masum olduğu yıllardı. Kitabın takdimi esnasında Cüneyt Asan’ın istikrarlı yükselişini anlattım. Elbette Cüneyt cevap verdi, “Tamam, denge ve istikrarla yükselmiş olabilirim, ama değiştim de... Değişmeyen tek şey değişimdir” dedi. Pes vallahi!

        REKLAM

        Her şey aklıma gelirdi de bu gelemezdi. Et profesörünün Karl Marx’a atıfta bulunacağını düşünememiştim. Adam ne de olsa hiper. Yerinde duramıyor. Marx ziyaretinin sebebi o yüzden olmalı... O akşam ekstradan şık idi. O nedenle koyuna sarılmadı. Her zamanki merasim programdan düştü. Bu halden de konuk kızlar nasiplendiler... Cüneyt Asan’ı herkes gibi ben de seviyorum. O akşam Adnan Şahin bana hatırlattı. San Sebastian Kongre Sarayı’nın önündeki tezgâhı izdihamın ortasında kaybolmuştu. Cüneyt tek kelime Baskça, etrafını alan kızlar da tek kelime Türkçe konuşamıyorlardı. Ne gam...

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ