Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol 1. Lig Gençlerbirliği Galatasaray Gençlerbirliği maçı yazar yorumları - Futbol Haberleri

        HALİL ÖZER: AZİZ İLE BELHANDA FARKI

        Şimdi Galatasaray’ın şöyle bir özelliği var.

        Bu sezonu kapsayan bir özellik değil.

        Sarı-Kırmızılılar birçok sezon yüksek risk içeren maçlar dışında asla ve asla sıradan maçları kaybetmedi.

        Örneğin; yıllarca Fenerbahçe bu durumu tam tersinden yaşarken, birçok şampiyonluk kaçırırken, Galatasaray bu tip maçlarla yıldızlarına yıldız kattı.

        Rakibini asla küçümsemiyor ve tüm konsantrasyonunu sahaya yansıtıyor. Yitip giden derbileri kafaya hiç takmıyor. Aldıkları sonuçlarla moral ve güven tazelemesi yapıyorlar. Taraftarının heyecanını yeniden üst düzeye çıkarıyorlar.

        Sahada orantısız bir güç vardı. Seyircisinin de desteği ile Galatasaray ilk yarıda maçı bitirdi. Gençlerbirliği hiçbir şekilde direnç gösteremedi. Belhanda, Gomis, Eren Derdiyok ve Maicon ile müthiş bir sağ bek olan Mariano’nun tüm ağırlığını koyması ile Galatasaray maçı çelik çomak oyununa çevirdi. Tabii bir de şu var. Galatasaray’ın Trabzon maçından en büyük farkı savunmada Serdar Aziz ile orta alanda Belhanda’nın hem de çok iyi bir şekilde geri dönmesiydi. Özellikle Serdar ile birlikte Denayer ve Maicon’dan oluşan savunma ayarının vidaları sıkıştırıldı. Ve Serdar ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu gösterdi. Belhanda’nın ne kadar gerekli olduğu da belki de ilk kez bu maçta ortaya çıktı.

        REKLAM

        #quato2##Galatasaray daha iyi çalışmalı ve takım yükünü birkaç kişinin üstüne yıkmaktan kurtulmalı.#

        Sürekli deneme içinde olan Tudor bu kez şapkadan çift forveti çıkardı. Ama belki de Tudor, Başakşehir maçında bu denemeyi yapmazdı. Enteresandır; Eren son zamanların en verimli topunu oynadı. Gol atmadı ama orada hep yalnız kalan Gomis’i çok rahatlattı. Rakip markajı böldü. Bu, Tudor için önemli bir hamleydi. Gomis yalnızlığına bir çözüm bulmalıydı, dün buldu.

        Tabii ki bu maçlar çok önemli. Ama artık rakip çok fazla olduğundan üst düzey maçları da kazanmak günümüzde önemli hale geldi. O yüzden Galatasaray daha iyi çalışmalı ve takım yükünü birkaç kişinin üstüne yıkmaktan kurtulmalı. Seyirci de garip komplo teorilerinden kurtularak takımına güveni en üst düzeye çıkartmalı. Dünkü hakem de kötüydü. Ama iyi oynayınca o kötülüğün farkına bile varmıyorsun. Tabii Tudor da büyük maçlarda daha kontrollü olup daha rasyonel kararlar vermeli.

        REKLAM

        GOMIS

        Bazı futbolcular vardır, herkes sever. Gomis hem iyi insan hem de kaliteli bir futbolcu. Çarşı’ya gider balık yer, Bağdat Caddesi’nde kahvesini içer, Faros’ta pidesini yer. Herkes imza için sıraya girer. O yüzden futbolda her şey oynamak ya da gol atmak değildir. Adam olmak da çok önemlidir.

        GENÇLERBİRLİĞİ

        Derler ki bu takıma 10 tane futbolcu transfer edilmiş. Ama ortada hiçbiri yok. Hem paralar gitti hem de kimlik. Yeni başkan Murat Cavcav hiç mi babasından görmedi merak ediyorum. Bir sene içinde en kötü hocaları bulup büyük hatalarla gümbür gümbür gidiyor. Çok yazık.

        ERHAN TELLİ: TUDOR DAHİ Mİ DELİ Mİ?

        Maçtan önce kadroyu görünce, “Tudor yine ne yapmaya çalışıyor böyle?” diye içinden geçirmeyen bir Galatasaraylı var mıdır acaba? Hiç sanmıyorum...

        Maçtan sonra sonuca bakıp da “İşte dahi Tudor. Ne kadar da cesur bir hoca” yorumlarını ise az çok tahmin edebiliyorum.

        Haticeye değil de neticeye bakacak olursak, evet çok haklılar. Çünkü Tudor ya gerçekten bir dahi ya da çılgın bir deli! Öyle olmasa, iki haftada kaybettiği 5 puanla koltuğu sallanırken, asla böyle bir kadroyla sahaya çıkmazdı. Trabzon mağlubiyetinden sonra tekrar dörtlü savunmaya dönüp, böyle bir riske girmezdi...

        REKLAM

        Şimdi sorulması gereken soru şu: Alınan bu farklı sonuca rağmen, ‘Tudor’un oynattığı bu sistem, gelecek maçlar için size ne kadar güven veriyor?’ Acaba Hırvat hoca, Başakşehir ve Beşiktaş derbilerinde böyle bir sistemle sahaya çıkabilir mi? Peki çıkarsa sonuç ne olur?

        Sistem demişken, tabii ki üçlü savunmadan ve çift forvetli 3-5-2’yi andıran, ama gerçekte Fernando ve Tolga’dan oluşan çift ön liberosuyla, 3-2-3-2’li dizilişten bahsediyorum. Kulakları çınlasın, Denayer’in imza töreninde sözü alan NTV Spor’un başarılı muhabirlerinden Evren Göz, Latovlevici’nin de yanında Belçikalı stopere “İhtiyaç olursa sol bek oynar mısın?” diye sormuş, duruma müdahale eden başkan Dursun Özbek de biraz kızgın bir şekilde “Ne güzel sorular bunlar, çok mu düşünüyorsunuz bu soruları?” diye sitem etmişti. Şimdilerde anlıyoruz ki, meğer İgor Tudor bizim Evren’den daha çok düşünüyormuş bu durumu. Öyle olmasa, Latovlevici ve Linnes’i kulübede yanında oturturken, Denayer’i üçlü savunmanın solunda oynatmazdı herhalde. “Mutlaka Denayer’de bizim göremediğimiz bir şeyleri görüyordur” diyelim ve biraz da gecenin adamı Gomis’ten bahsedelim.

        REKLAM

        Hayır, Gomis’in attığı 3. gol ya da son penaltı golü değil bahsedeceğim şey. Maçın hemen başında gelen ve Galatasaray’ın maça 1-0 önde başlamasını sağlayan gol... O golü bir kez daha izlerseniz, Gomis’in ne kadar büyük bir golcü olduğunu daha iyi anlarsınız. Topu alışı, dönüşü ve Mariano’ya “Al da at” deyişi... “Golcülerin en büyük özelliklerinden biri biraz da egoist olmalarıdır” derler hep. Bence Gomis bu tabuyu sonuna kadar yıkan bir golcü. Saha içi ve saha dışı duruşu ve karakteri ile sadece G.Saraylılar’ın değil, F.Bahçeliler’in bile seveceği bir futbol figürü. Keşke bizden daha biz gibi olan böyle yabancılar ülkemize daha çok gelse de, sadece G.Saray maç kazandığında ortaya atılan şu saçma sapan yabancı sınırlaması tartışmaları da tıpkı G.Saray maç kaybettiğinde olduğu gibi bıçak gibi kesilse!

        MARIANO

        Tudor’un üçlü sisteminin en önemli adamı bence Mariano. Sağ kanatta kendisinden istenileni fazlasıyla yerine getirdiği gibi, savunmayı da yalnız bırakmıyor. Bu performansıyla da alkışı hak ediyor. Sol kanatta da böyle bir adam bulunsa, Galatasaray’ın sırtı yere gelmez.

        CÜNEYT HAYDAROĞLU: MACERA DOLU TUDOR

        Dün akşam kadro açıklandığında ben de dahil olmak üzere basın tribününde konuştuğum arkadaşlarımın yüzünde garip bir tebessüm ve de “Nasıl yani?”şaşkınlığını yansıtan bir ifade vardı... Bu sezon takımına denetmediği sistem kalmayan Tudor’un aklındaki oynama şekli artık net olarak anlaşıldı. Savunma kurgusu 3’lü... Diğer bölgeleri de maçına göre şekillendirecek. Mesela dün 3-41-2’yi gördük. İki haftadır yaşanan puan kayıplarını göz önüne alırsak sahanda kesin kazanman gereken maça, 2 forvetle çıkmak mantıksız değil. Ama 3’lü savunma hala tartışılır vaziyette...

        REKLAM

        #quato2##Her hafta oyun şeklini değiştirmenin ve de Amerika’yı yeniden keşfetmeye soyunmanın manası yok.#

        İlk yarıda 10 ile 25 dakika arasında oyunu rakibe vermenin ve gol yememenin tek açıklaması var; o da şans. Şimdi ‘Takım farklı kazanmış, eleştiri yapılır mı!’ diyenler de olacaktır. Bal gibi de yapılır. Tek bir organizasyon yapamadığın, geriden oyun kuramadığın ilk yarıda çift forvet oynamana rağmen iki savunmacınla goller atman tabii ki eleştirilir. Belli ki bu sisteme oyuncular alışkın değil. Son iki idmanda böyle hazırlandıklarını öğrendim ama demek ki bu da yeterli değil. Her hafta oyun şeklini değiştirmenin, oyuncuların aklını karıştırmanın ve de Amerika’yı yeniden keşfetmeye soyunmanın manası yok. İşleyen kurgun neyse onunla gidersin.

        Rakibin gardı düştükten sonra 2. yarıya hızlı başlayıp fişi çekmek önemli ama aksaklıkları da gidermezsen canını yakarlar. Milli aradan sonra Başakşehir, ardından da Beşiktaş ile oynayacaksın. Zorluk derecesi yüksek maçlar. Bu sezon zaten bu tip maçlarda sıkıntı yaşadığın ortada. Onlara da dünkü kurgu ile çıkmak intihar olur. Bu takımın ideali 4-1-4-1 ya da 4-2-3-1 sistemi. Savunman güven vermediği için orta sahada rakibe set çekip, ilerideki yıldızlarınla da işi bitirmelisin. Bu da benim görüşüm. Her hafta oyun şeklini değiştirmenin ve de Amerika’yı yeniden keşfetmeye soyunmanın manası yok.

        BÜLENT YAVUZ: HAKEM İÇİN KOLAY MAÇTI

        Bu tip maçlarda hakemlik yapmak son derece keyifli ve de kendini gösterme adına önemlidir. Maçı yöneten Serkan Çınar da bunun bilincindeydi. Az düdük çalıp maça tempo kazandırma duygusunu ön plana çıkardı. Elle oynamalarla ilgili genel bir sıkıntı var.

        Dün akşam bir kez daha gördük ki bu konu pek oturmamış. G.Saray’ın kazandığı penaltıda Claro’nun kolu doğal konumdaydı. Bence penaltı ağır bir karardı. Vermese daha doğru olurdu. Skor açısından önemli bir farkın olması hakemi de penaltı açısından gündeme getirmez.

        Serdar Aziz’in elle oynadığı topa gelince... Kesinlikle hakemin düdük çalması doğru. İçeride mi, dışarıda mı tartışmaları oldu. Hakem “Dışarıda” dedi. Kanaatimce de çizginin dışında gibi, karar doğruydu.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ