Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Eğitim Her 2 gençten biri akran zorbalığına uğruyor! Prof. Dr. Selçuk Şirin: Zorbalığı yapana ve meşru gören ortama müdahale etmeliyiz
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Son yıllarda çocuklar ve gençler arasında artış gösteren akran zorbalığı ile mücadele kapsamında geliştirilen "Zorbalığı Kafandan At" adlı sosyal sorumluluk projesi için İstanbul'a gelen New York Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selçuk Şirin, akran zorbalığının sözlü, fiziksel ve siber zorbalık olmak üzere üçe ayrıldığını söyleyerek, "Yaklaşık her 2 gençten 1’i akran zorbalığına uğruyor" dedi.

        "AKRAN ZORBALIĞI ÇÖZÜLMESİ GEREKEN ACİL BİR MESELE"

        Akran zorbalığının çocuklar üzerinde bıraktığı etkilere değinen Prof. Dr. Selçuk Şirin, "Akran zorbalığı, özellikle son yıllarda çözülmesi gereken acil bir mesele haline geldi. Akran zorbalığı konusu tüm dünyada son 40 yıldır akademik olarak araştırılıyor. Türkiye’de bu konu hakkında yapılan çalışmalara ise yakın bir dönemde başlandı. Şu anda öğrenciler arasında yapılan çalışmalar şiddetin birinci kaynağının “arkadaşlar” olduğunu ve bu kapsamda her 2 gençten 1’inin akran zorbalığına uğradığını gösteriyor. Bu veriler bize ülkemizde yaşanan zorbalığın ciddiyetini fark ettirirken OECD ülkeleri arasında da akran zorbalığı konusunda ilk üçe yerleştiriyor. Çözüm; öğrenci, öğretmen ve ebeveynlerin de dahil olacağı bütüncül bir yaklaşımdan geçiyor. 'Zorbalığı Kafandan At Projesi’yle işte bunu amaçlıyoruz” diye konuştu.

        "ZORBALIĞA KARŞI TOPYEKÜN MÜDAHALE GEREKİYOR"

        Milli Eğitim Bakanlığı'nın eğitim öğretim yılı için getirdiği yeni düzenlemelerle ilgili Habertürk'e açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Şirin, Milli Eğitim Bakanlığı'nın akran zorbalığı alanında geliştirdiği bir program olduğunu söyledi.

        Prof. Dr. Şirin, "Akran zorbalığı, zorbalığı yapan için de mağdur olan için de bütün diğer davranışlarda olduğu gibi erken yaşlarda başlıyor ve sonra da okulda devam ediyor. Bizim de "Zorbalığı Kafandan At" projesinde yaptığımız bu çerçevede hem ebeveynler hem eğitimciler için adım adım akran zorbalığı nedir, niçin bunu dert etmeliyiz ve zorbalık gündeme geldiği zaman evde ebeveynler ne yapmalı, okuldaki öğretmenler ne yapmalı sorularına yanıt aramak" dedi.

        ÖZGÜVENLİ ÇOCUK ZORBALIKLA DAHA KOLAY BAŞA ÇIKIYOR

        Zorbalıkla başa çıkmada özgüven sahibi olmanın avantajını anlatan Prof. Dr. Şirin, "Çocuklarını özgüven sahibi, farklılıkalarını kabul eden bir birey olarak gören ailelerde, o çocuk okula gittiğinde herhangi bir farklılığı varsa (saçı, teni, boyu, kilosu, kekemelik gibi herhangi başka bir farklılık) ve bunu içselleştiriyorsa, bunu bir özgüven belirtisi olarak pozitife dönüştürebiliyorsa o çocuk sorunundan dolayı zorbalıkla karşılaştığında bununla başa çıkmak için daha güçlü bir dayanağı oluyor; çünkü ailesi arkasında oluyor. Herhangi bir sorunla karşılaştığında da ailesine haber veriyor ve ailesi, çözüm için olaya müdahil oluyor. Dolayısıyla özgüven çok önemli ama çocuk çok özgüven sahibi de olsa okula gittiğinde, oradaki ortamda zorbalık artıyorsa, o çocuğa sorumlu olarak 'şunu yap' diyemeyiz. Zorbalık, mağdurların müdahalesiyle çözülebilecek bir sorun değildir; ortamsal bir sorundur. Dolayısıyla zorbalığa maruz kalana değil zorbalığı yapana ve o zorbalığı meşru gören ortama müdahale etmeliyiz. Bunun için de topyekün bir müdahale gerekiyor" ifadelerini kullandı.

        REKLAM

        "OKULLARDA CEP TELEFONUNUN YASAKLANMASINI DESTEKLİYORUM"

        Okullarda cep telefonunun yasaklanmasının ise hem akran zorbalığını önlemede hem de çocukların akademik başarısını artırmada önemli bir karar olduğunu belirten Prof. Dr. Şirin, "Okullarda cep telefonunun yasaklanması tüm dünyada bir akım. Özellikle pandemi sonrasında akıllı telefon ve akıllı ekranların çocukların, gençlerin gelişimini ciddi anlamda olumsuz etkilediğini biliyoruz. Cep telefonunun akran zorbalığıyla da ilgisi var. Artık her şey kayıt altına alınabiliyor. Örneğin, 12-13 yaşında bir çocuk sınıfta bir şaka yaptı ya da utanılacak bir davranışta bulundu. Bir ömür boyunca bu görsel onu takip eder. Sırf bu nedenle bile okullarda cep telefonunun yasaklanmasını destekliyorum" dedi.

        CEP TELEFONU GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ OKULLARDA YASAK

        Gelişmiş ülkelerdeki okullarda cep telefonunun zaten yasak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şirin, "Fransa'da 5 yıldır, Kanada'da daha uzun zamandır okullarda cep telefonu kullanımı yasak. Bizde de bunun başlamış olması çok sevindirici. Benim umudum odur ki; önümüzdeki dönemde özellikle gençlerin telefonla kendi başlarına başa çıkamayacaklarını herkesin görmesini ve bu konuda atım atmasını umuyorum. Umarım bu konuda yeni dönemde yeni gelişmeler de olur" şeklinde konuştu.

        SINIF GEÇMEK İÇİN TÜRKÇE'DE 70 BARAJI YORUMU: İLK DÖNEMDE CİDDİ SORUNLAR OLACAKTIR

        Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni sınıf geçme düzenlemesine göre, Türkçe dersinden 70 alma zorunluluğu kararını yorumlayan Prof. Dr. Şirin, şunları söyledi: "Ana dilde okuduğunu anlama becerisi 21'inci Yüzyılın temel bir becerisidir. Artık matematiği, feni, teknolojiyi anlamanın, gündelik hayatın her boyutunda sağlıklı bir yaşamı devam ettirmenin temelinde okuduğunu iyi anlama gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'de gençler arasında 3 kişiden ikisi okuduğunu anlamıyor. 3 kişiden ikisi okuduğunu anlamıyorsa bu çocuklarımıza artık feni, matematiği öğretmenin bir yolu kalmıyor. Dolayısıyla Türkçe'nin bir baraj olarak kabul edilmesi çok doğru."

        "BU REFORMUN DAHA ERKEN YAŞTA BAŞLAMASI LAZIM"

        Prof. Dr. Şirin, kararı doğru bulduğunu ancak ortaokulun bunun için geç olduğunu söyleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bana kalırsa ortaokul çok geç; çünkü ortaokula gelmiş bir çocuk eğer okuduğunu anlamıyorsa ortaokul ve sonrasında yapılacaklar o sonucu kısa vadede değiştirmez. Dolayısıyla bu reformun adım adım ve daha erken yaşta başlaması lazım. Okul öncesinden başlayarak önce ailelere kitaplar, kaynaklar vermemiz laızm. Ardından okumanın önemini anlatmamız lazım, sonra ilkokul çağındaki çocuklara aşama aşama bu beceriyi kazandırmamız lazım ki orta okula geldiklerinde bu barajı aşabilsinler. Eğer direkt barajla başlarsak ilk dönemde ciddi sorunlar olacaktır. Bu sorunlar olduğunda benim kaygım şu; reform için kötü adım denilip geri adım atılacak, halbu ki bu doğru bir adım ama zamana yayılması ve ailelerin desteklenmesi gerekiyor."

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ