Yerel Haber Hattı 0536 266 79 69
KONUŞMAYI BAŞLAT
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Keremcem 'Dokun' adlı üçüncü albümünü önümüzdeki hafta çıkarıyor. Albümde bulunan 12 şarkının dokuzunun söz ve müziğine de imza atan Keremcem, her bir şarkıdı yaşadıklarını anlattığını kabul ediyor. 'Aşk Oyunu' adlı televizyon dizisinde birlikte rol aldığı Yasemin Ergene ile ilişkisi bir buçuk yıl önce biten ve "Ondan sonra aşık olmadım" diyen Keremcem'in bu albümünde konuşulacak ve konuşturacak çok şey var...

* Albümün ilk şarkısı 'Tanıdım Sizi' içinde yıllar öncesinde kalmış bir nezaketi barındırıyor. Sizin çizdiğiniz o 'beyefendi sanatçı' imajına da tam oturmuş. Siz hâlâ sevgiliye 'siz' diyenlerden misiniz?

Normalde ne kadar samimi olsam da sizli-bizli biriyimdir. Dokuz yaşında bir hayranıma da 'siz' diye hitap ederim. İnsanların 'siz' diye konuşmasının benim için samimiyetsiz bir tarafı yok. O şarkıda saygının da ötesinde karşındakini tam da tanıyamamak var. Birine aşık olduysanız eğer, hayata bakışı, karakteri ne olursa olsun ya da size ne yapmış olursa olsun, sırf siz ona aşık olduğunuz için o saygıyı hak ediyordur.

* O şarkının hemen arkasından da 'Sana Ferrari Gerek' adlı sitem dolu bir şarkı geliyor. İnsanın da aklına eski kız arkadaşınız Yasemin Ergene'ye yazıldığı geliyor, çünkü onun yeni sevgilisi İzzet Özilhan'ın Ferrari'si var...

Bu albümdeki şarkılar hep bir anda ortaya çıktı. Mesela bu şarkının sözleri bana, biraz ağır olmuş gibi geldi. 'Bu kadar samimi anlatmaya gerek var mı?' diye sürüncemede kaldım. Sonra ben bunu yaşadıysam ve hissediyorsam, 15 dakikada yaptıysam bu şarkıyı insanların da duymaya hakkı var, diye düşündüm. Birkaç kere söyleyince de alıştım. Çok ciddiye almamak lazım bazı şeyleri.

* Neyi mesela?
Yaşananları. İki tane canımızı acıtan gerçek var. Biri ölüm, diğeri aşk acısı. Bunun biri aslında gerçek. Ölüm. Öbürü biraz dalga geçilebilen bir durum. Evet, belki ben o şarkıyı yaparken canım acımış olabilir ama sonuçta o can acısı ile dalga geçilebilir.

* Bir gönderme miydi bu şarkı?
Bir gönderme yapmak değil de yine benim kustuğum duygulardan biri diyeyim. Ben bu şarkıyı birileri dinleyip kızsın, üzülsün, pişman olsun diye yazmadım. Ferrari de orada bir sembol. Bir kişilik özelliği gibi...

BENİM DE CANIM YANDI
* Kimden bahsediyoruz?

Ben daha önce bir defa, yine size yaptım açıklama. (Keremcem 20 Ağustos 2007'de yaptığımız röportajda, Yasemin Ergene ile aşk yaşadıklarını ama ayrıldıklarını itiraf etmişti.) Çok da mert ve centilmence gelmiyor bu kadar dillendirmek. O bir kez konuşmak da, benim hakkımdı diye düşünüyorum. Özelin o kadar da özel kalması bazen canını yakabiliyor insanın. "Keremcem'in yaptığı hiç mert bir davranış değil" diyen de oldu. Halbuki hiç öyle değil. Benim de canım yandı. Onun tek sebebi ne kadar tanınmış olursanız olun, siz de kendi sosyal çevreniz içinde yaşıyorsunuz aşkınızı ve o küçük grubun içindeki insanlara karşı sorumlu hissediyorsunuz kendinizi. Çünkü "Böyle bir ilişki yoktu" denmesi sizin canınızı yakıyor. Eee, vardı ama öyle olmuyor işte. Canın yanınca bağırıyorsun.

* Sizin canınızı yakan neydi?

İnsanın kendi çevresinde o kadar samimi, açık, doğru ve gizsiz yaşadığı bir şeyin yaşanmadığının söylenmesi ağır geliyor insana. Bütün dert bu. Bir aşkın, o ilişki bittikten, o ilişkiye ağlamayı bitirdikten sonra bile, bir daha aşık olana kadar sendeki etkisi devam ediyor. Ona hâlâ aşıksın değil, dönerse kabul edersin değil ama bir defa daha aşık olana kadar etkisi sürüyor işte...

* Biri gelip onun izlerini silene kadar mı?
Evet, belki de hâlâ bu şarkıların beni duygulandırma sebebi bu. Onun anıları hâlâ var. Bu şarkıları alt alta dizip okuduğum zaman 'ben bunları yaşadım, bunlar beni böyle etkiledi ve ben böyle üzüldüm' diyorsunuz.

* Ağlayan adamlardan mısınız?

Bir şey gururumu kırarsa evet, ama biten ilişkilerin ardından değil. Mesela o ilişkiden sonra hiç ağlamadım.

* Müziğe başladığınızdan beri hep aynı isimlerle çalışıyorsunuz. Sağlamcı mısınız?
Ben değiştirmeyi sevmem. Her zaman gittiğim kafeye gider, her zaman yediğim yemeği yerim. Alışkanlıklarımı seviyorum ve bu bana monotonluk gibi gelmiyor. Arkadaşlarımı bırakmayı da sevmem.

* Sanki aşık olunca da birinin hayatında 'kal'ıyormuşsunuz gibi?

O öyle değil işte. Aşk en bencil şey. Aşk bitince gidiyorsun. Kalmak aşka kötülük zaten...

* Kaldığınız oldu mu?
Yok, ne kendime ne karşımdakine o bencilliği yapmıyorum. Şarkılarıma bakın, orada her şeyi anlatıyorum zaten. O şarkıların hepsi yaşandı, birine yazıldı.

* Aynı kişiye mi ayrı kişilere mi?
Şöyle bir tesadüf oldu, benim her albümüm başka bir aşkla oldu. Son ilişkimden sonra da aşk yaşamadım. Son bir yıldır ıssızım biraz.

* 'Issız Adam'ı seyrettiniz mi?

Evet.

* Ne hissettiniz?

Bence İstanbul'da yaşayan adamların pek çoğu orada kendini görmüştür. Ama bunu bir savunma aracı olarak kullanmaktan da bahsediyorlar. Gayet de olabilecek bir şey. "Kusura bakma ben ıssızım biraz!" Ben de aşık olmayınca ıssız oluyorum. Ben özgürlüğüme ve yalnızlığıma çok düşkün bir adamım ve onu yerle bir edebilecek tek şey aşk.

* Hayatınızda biri var mı?
Gerçekten yok. Aşık olmayı bekliyorum yine. Üç defa oldum, yine olurum. Günübirlik ilişkilerle mutlu olan biri değilim. Deniyorum birilerini, ama olmuyor. Tabii ki 'ilişki bir ihtiyaç' filan demeyeceğim. Herkes gibi ben de aşkı arıyorum. 'Yeraltı Aşk'ın sözlerine bakın. Herkes aşkı arıyor da bulamıyor, bulunca da kalıyor.

İpek Durkal- Günaydın

BAKMADAN GEÇME