Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Spor Futbol Süper Lig HTS Meclisi, Quaresma'nın cezasını ve futbol gündemini değerlendirdi - Futbol Haberleri

        Habertürk kurmayları yorumladı:

        1 - Quaresma'ya verilen 5 maçlık ceza normal mi?

        2 - UEFA'dan Fenerbahçe ve Galatasaray'a ceza gelir mi?

        3 - Göksel Gümüşdağ üç büyüklere meydan mı okudu?

        Habertürk kurmaylarının büyük bir bölümü Beşiktaş’ın yıldızına verilen cezayı normal karşılarken, Selçuk Tepeli önemli bir konuya dikkat çekti ve “Mesele, benzer durumlarda aynı cezaların verilmeye devam edip etmediği.” diye konuştu.

        HALİL ÖZER: ''BEŞİKTAŞ GEREKEN CEZAYI VERMELİ''

        Q7’ye verilen ceza normal. Eğer bir futbolcu, iki futbolcuya birden bu şekilde dalıyorsa ceza için çok fazla konuşmamak gerekir. Ben zaten tahrik indirimi uygulandığını düşünüyorum. Bu cezanın kalkacağını sanmıyordum kalkmadı da... Diyelim ki hakem Mehmet Ekici ve Josef’e de kart gösterdi. Peki, bu durum Q7’nin durumunu etkiler mi? Hayır, etkilemez. Çünkü rakiplerine vurduğu gerçeğini değiştirmez. Beşiktaş elbette en doğal hakkı olan savunmayı yaptı. Ancak şu var. Ben Beşiktaş Kulübü’nün itirazdan önce Q7 ile de görüşüp uyarmasını ve gereken cezayı vermesini isterdim. Takımını yalnız bırakan futbolcu hiçbir şey olmamış gibi davranamaz.

        REKLAM

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: ''TÜRK FUTBOLUNDA ÜSTÜNLERİN HUKUKU VAR''

        Sokakta birinden dayak yediniz. Dayak atan adam arkadaşınıza da yumruk attı. Sonra o dayakçı X bir cezaya çarptırılacakken dedi ki “Tahrik edildim o yüzden dövdüm...” Hukukta ‘Tahrik indirimi’ diye bir şey var mı, var. Quaresma, ‘tahrik edildiği’ savunmasıyla normalde 7 veya 8 maç ceza alacakken 5 maç ceza aldı. Bunu makul bulan olur bulmayan olur. Ama Beşiktaş diyor ki “Tahrik edeni de cezalandır.” Ben hiçbir hukukta dayak yiyen adamın cezalandırıldığını duymadım. Baştaki örneğe gelelim, hem. dayak yediniz hem de mahkumiyetiniz istendi? Ne hissedersiniz? Böyle bir durumdur bu. 5 maçlık ceza Q7’ye özel 4’e düşer. Türk futbolunda üstünlerin hukuku var.

        MERİÇ MÜLDÜR: ''QUARESMA'YA VERİLEN CEZA RAHATSIZ EDİCİ''

        Disiplin Kurulu’nun yine yorumların, kamuoyu baskısının etkisi altında kalarak aldığı bir karar oldu. Biraz da fazla oldu. 3 maç cezaya kimsenin gıkı çıkmazdı. 4 bile kabullenilirdi de hem Q7’ye 5 maç cezayı çakıp hem de rakip futbolculara hiçbir ceza kesilmemesi rahatsız edici. Josef de Souza’nın tahriği de ortada. Aynı hareketi O da Quaresma’ya yapıyor en azından. Hukuk Kurulu deseniz üç maymunu oynadı yine. Bunlar bir de hukukçu olacak. Kurallar uygulanmak için var da herkes için adaletli uygulanmak için var. Bizim hukukçular kuralları istedikleri gibi eğip büküyorlar, türlü türlü filmler çeviriyorlar. Aynı olaya, aynı harekete aynı ceza çıkmıyor. Kurul üyeleri sağdan soldan esen rüzgâra göre savruluyorlar, tutarsız davranıyorlar. Talimatlarda öyle esnek maddeler var ki, o günün şartlarında hangisi işlerine geliyorsa onu uyguluyorlar.

        REKLAM

        FAİK ÇETİNER: ''QUARESMA ABARTTI''

        Quaresma saha içinde işi abarttı. Ve çok haksız bir duruma düştü. Yaptığı hareketlerin savunulacak yanını da bırakmadı. Normal bir şekilde sahayı terk etse iki maçla kurtulurdu. Benim esas anlayamadığım şu: Bir oyuncu, her Fenerbahçe maçında kırmızı kart görür mü? Ya da görecek duruma gelir mi? O arkadaşı uyaracak birileri yok mu? Yoksa psikolog tutsunlar.

        ATİLLA TÜRKER: ''MEVZUAT VE ANA TABLO BUNU GEREKTİRİYORDU''

        Quaresma sahadan çıktıktan 5 dakika sonra Spor Müdürümüz Halil Özer’e “Bilgim ve istihbaratım doğ- rultusunda bildiriyorum. Quaresma’ya 5 maç ceza gelir” dedim. Mevzuat ve genel tablo bunu gerektiriyordu çünkü. 5 maç ceza normaldir. Daha azı ya da çoğu olsaydı normalin ötesinde olurdu. Şu bir gerçek, Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu daha düne kadar pek çok yanlış karara imza attı. Kamuoyunda bu kurula karşı haliyle büyük bir güvensizlik var. Quaresma kararı ender de olsa verilen doğru kararlardan biridir. Disiplin ve Tahkim Kurulu başta olmak üzere federasyon bünyesinde yer alan kurulların önemli bölümü bazı kulüplerin yönlendirilmesi sonucu oluşuyor. Bugün A kulübünün etkinliği varsa, geçmişte de B ya da C kulübünün etkinliği vardı. Kurullara yerleştirilen isimler diyet borcu ödercesine genelde yanlı kararlar veriyorlar.

        REKLAM

        BÜLENT YAVUZ: ''5 MAÇLIK CEZA CUK DİYE OTURDU''

        Şampiyonluk yarışındaki bir takımın en önemli bir oyuncusu, şartlar ne olursa olsun hiç yoktan bir sebeple arkadaşlarını yalnız bırakıyorsa bu öyle kolay affedilir bir durum değildir. Ricardo Quaresma büyük bir sorumsuzluk örneği göstermiş Beşiktaş’ı savaş alanında komutansız bırakmıştır. Oynadığı futbolla taraflı tarafsız herkesi büyüleyen Portekizli, Beşiktaş şampiyon olamazsa bu vebalin altında ezilir. Hakemin yerine ceza kesmeye kalkarsanız olacağı budur. 5 maçlık ceza, yapılan eylem karşısında “Cuk” diye yerine oturmuş gibi duruyor. TFF bu sezon adil cezalar veriyor. Futbolumuzun marka değerini korumak onu daha da yüceltmek istiyorsak cezalara saygı duyacağız. Beşiktaş son 2 sezonun şampiyonu Avrupa’nın parlayan yıldızıdır. Keşke kulüp, yıldız oyuncuya “öfke kontrolü”nü öğretseydi de Caner’den sonra Q7 de böyle sorun yaşamasaydı. Beşiktaş adına “Her şerde bir hayır vardır” diyerek bitiriyorum.

        İBRAHİM YILDIZ: ''VERİLEN CEZA AZ''

        Quaresma, dünya çapında bir oyuncu. Yetenekleri tartışılmaz. İsterse skoru değiştirebilecek özellikleri var. Yaptığı klas hareketler seyirciyi coşturuyor. Şutları, çalımları, parmak ısırtan, şaşırtan herkesin gıpta ile izlediği futbol üstü vuruşlara sahip... Ne var ki, Portekizli oyuncu birçok star futbolcu da olduğu gibi denge sorunu yaşıyor. Çabuk sinirlenme ve öfkesini frenleyememe hastalığı hem kendini hem de takımına zarar veriyor. Fenerbahçe maçında üst üste iki ayrı futbolcuya attığı yumruklar kabul edilecek bir davranış değil. Ayakları kadar yumruklarının da iyi olduğunu gösterdi! Bu hareketlerin cezası, federasyonun disiplin kurallarınca belirlenmiş. Ne kadar tahrik olursa olsun, yapmaması gereken eylem. Verilen cezanın daha fazla olması gerekirdi. Cezaların yaptırım gücü ve caydırıcılığı olmalı. Yoksa önüne gelen yumruğu patlatır...

        REKLAM

        SELÇUK TEPELİ:''BEĞENİLEN PERFORMANSINI KÖTÜ KULLANMAYA YATKIN BİR KARAKTER''

        Quaresma’ya verilen ceza normal. Mesele, benzer durumlarda aynı cezaların verilmeye devam edip etmediği. Quaresma’nın yaptığı türden uygunsuz, saldırgan hareketler istikrarlı biçimde, takım, maç ve futbolcu ayrımı gözetilmeksizin hep böyle ağır şekilde cezalandırılmalı. Quaresma, son maçların formda oyuncusuydu. Beğenilen performansını böyle kötü kullanmaya yatkın bir karakter. Ancak gözden kaçırılmaması gereken bir nokta daha var. Fenerbahçe ile oynanan ilk maçın açık kahramanı olan Quaresma’ya Fenerbahçe de bir taktik belirlemiş, onu sinirlendirmeyi planlamış olabilir. Öyleyse, o da hoş değil. Sahada kırmızı kart görmesine yol açan o hareketleri yaptığı oyuncu Brezilyalı, Portekizce konuşuyor. Sahada işler böylece zorlaşıyor.

        HALİL ÖZER: ''YÖNETİCİLER BORÇLARDAN SORUMLU TUTULMALI''

        UEFA’nın tüm baskısına rağmen enteresandır kulüpler yine de bildiklerinden vazgeçmiyorlar. Ve başlarına daha büyük belalar açıyorlar. O kadar gereksiz harcamalar ve savurganlıklar yapıyorlar ki bütçelerini bir türlü denk getiremiyorlar. Son olarak Trabzonspor ceza aldı. G.Saray ve F.Bahçe’nin de başı ağrıyabilir. Başkanlar yönetimler gidiyor arkalarında ağır yük bırakı- yorlar ve bu umurlarında olmuyorlar. Bu yüzden yöneticiler bu borçlardan sorumlu tutulmalı. Bırakıp gitmeden önce ya da sonra bu borçların hesabı sorulmalı. Ve kesinlikle TFF bu önlemlerde yaptırımcı güç olmalı. Türk futbolu için kimsenin gözünün yaşına bakmamalı. Yıllarca bu sorunlar “Aramız bozulmasın” diye hep sümen altı edildi. Ama artık herkes için deniz bitti. TFF’nin ahbap-çavuş ilişkilerini bir kenara bırakıp acilen yaptırımlar uygulaması gerekiyor.

        ''BAŞAKŞEHİR’İN BÜYÜK KULÜP OLMASI İÇİN 100 YIL GEREKİYOR''

        Tabii ki iddialı olmak güzel bir şey. Bu yolda çaba harcamakta önemli... Başakşehir, doğru işler yapıyor. Bu bir gerçek... İyi yönetiliyor ve hep doğru teşhisler yapıyor. Kimseyle kavga etmiyorlar sadece işlerine bakıyorlar. Tabii ki büyük kulüp olmak çok zor... O ayrı bir şey. Bunun için bir 100 yıl geçmesi gerekiyor.

        SERDAR ALİ ÇELİKLER: ''KULÜPLER LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİYOR''

        Kulüplere herhangi bir yaptırım getirme niyeti olan TFF en başta seçilemez; seçilse de görevde kalamaz. Türk futbolu delegasyon sistemini değiştirmeden sadece boş konuşur durur. Kulüplere bağlı, siyasetin kucağındaki TFF hiçbir işi çözemez. Benim gibi özgür ve bağımsız; Ankara ile bir işi olmayan biri TFF başkanı olursa düzelme başlar. Kulüpler konusuna gelince. Ben Canaydın döneminden beri “G.Saray battı” haberlerini okuyorum. Canaydın-Polat-Aysal-Özbek.Daha “kulübü batırdı” denmeyeni görmedim. G.Saray camiası samimiyet sorunu yaşıyor bence. İbra etmeyin o zaman. Fenerbahçe’de ise durum tersi... “Batırdıysam ben batırdım” diyen diktatör zihniyeti tepede. Her topluluk layık olduğu şekilde yönetildiğinden kulüplerimiz de layık oldukları şekilde yönetiliyor işte.

        ''ÖZGÜVENLİ BAŞKAN AÇIKLAMASI BU!''

        Göksel Gümüşdağ’ın bu sözlerini meydan okuma olarak yorumlamıyorum öncelikle. Mali yapısı güçlü kulüp başkanının özgüvenli bir açıklaması bu... Sen istediğin kadar tarihinle övün; artık mahallede başka bir güç daha var. Böyle yorumluyorum. Gümüşdağ’ı değil, ona bu tespiti yaptıranları eleştirelim.

        MERİÇ MÜLDÜR: ''FENERBAHÇE CEZA ALMAZ, GALATASARAY BONKÖR DAVRANDI''

        Öncelikle UEFA’nın Financial FairPlay baskısı kulüplerimizi çok zorlasa da iyi de oldu. Geçmişe göre temkinli davranıyorlar. Fenerbahçe’ye ceza çıkacağını sanmıyorum. Çünkü UEFA’ya karşı taahhütlerini yerine getirdiler. Fenerbahçe yönetimi de Aziz Yıldırım da biliyordu sezon başında çok daha önemli isimleri çok daha fazla paralar verip getirmeyi. Bizden sonrası tufan deseler böyle de yaparlardı. Ama bugünleri düşünerek frene bastılar. Galatasaray ise fazlasıyla bonkör davrandı transferde. Umarım en hafif cezayla sıyrılırlar. Kulüpler ayağını yorganına göre uzatırsa, çıkacak o yasayla yöneticiler de borçlardan sorumlu tutularsa iyileştirme yolunda adımlar da atılmış olur.

        ''ABARTMIŞ AMA DOĞRULUK PAYI DA VAR''

        Sayın Başkan Göksel Gümüşdağ biraz abartmış ama söylediklerinde doğruluk payı da var elbette. Tabii ki referansları iyi... Kulüp belli ki iyi yönetiliyor de dağ gibi sorunlarla da uğraşmıyorlar. Sportif anlamda da başarılı oldukları ortada... Başarının olduğu yerde sorunlar da zaten kapı arkasında kalır. Ufak bir camia, sıkıntıları da haliyle o oranda. Mali açıdan kendini toparlamış 4 büyük kulüple Başakşehir’in yarışa girmesi bile söz konusu olamaz.

        FAİK ÇETİNER: ''YASA BİR AN EVVEL ÇIKMALI''

        Fenerbahçe ve Galatasaray’ın başına gelenlerin en büyük sorumlusu yönetimlerdir. Ama onları da fazlaca suçlamak istemiyorum. Taraftar, transfer sezonu geldi mi büyük baskı oluşturuyor. Yıldırım Demirören baş- kanken; Quaresma, Guti ve Fernandes’i aldığında Beşiktaşlılar dünyanın en mutlu taraftarıydılar. Şampiyonluk gelmeyince şemsiye tersine dönü- yor. Van Persie, Ozan Tufan, Volkan Şen’i aldığı gün Aziz Yıdırım ‘büyük başkan’dı. Bu futbolcular için Fenerbahçe yaklaşık 150 milyon TL ödedi. Sonra da transfer yapamaz hale geldi. Bu G.Saray ve Trabzon için de geçerli. Başakşehir neden bu konuda bir adım önde? Çünkü onları baskı altına alan bir taraftar grubu yok. Kulüpler yasası bir an önce çıkmalı. Çıkması, yöneticilerin işine gelmiyor gibi. Kulübü yönetenler, yaptıkları harcamalardan sorumlu tutulursa, bu işler bir anda düzelir. UEFA ile de kimsenin başı derde girmez.

        ''GÜMÜŞDAĞ BOŞA KONUŞMUYOR''

        Mali yapısı güçlü olan kulüpler, şüphesiz daha rahat transfer yapabiliyorlar. Başakşehir de transferlerde hep nokta atışı yaptı. Nokta atışı yapmasının en büyük nedeni; transferler, teknik direktörün bilgisi dahilinde oluyor. Yani para var, akıl var, gerisi kolay. Göksel Gümüşdağ da bunu biliyor ve ona göre konuşuyor.

        ATİLLA TÜRKER: ''ÜLKE FUTBOLU DUVARA TOSLADI''

        Süper Lig’de mücadele veren Anadolu takımlarının borcu bile 200’er milyon liraya dayandı. Trabzonspor’un borcu 1 milyar lirayı aştı. 3 büyüklerin borcu 1,5 - 2 milyar lira arasında değişiyor. Ülke futbolu duvara tosladı. Bunun da en büyük sorumlusu kulüp yöneticileridir. Tabii federasyon yöneticilerini de unutmamak gerekir. İşin vahim tarafı, bu yöneticilerin önemli bölümü koltuğa sıkı sıkı sarılmış durumdalar. Bir türlü bırakıp gitmiyorlar. Tahminim şu... 2, bilemediniz 3 yıl sonra bazı kulüpler tamamen batma noktasına geleceği için, anlı şanlı yöneticiler de işte o zaman bırakıp gidecekler. Adeta kaçacaklar. Kulüpler kanunu yürürlükte olsaydı bu derece borçlanma ve bu derece kötü yöneticiler olmazdı. Çuval dolusu paraları kapan ya da kaptıran isimlere hesap sorulamadığı için biz bu günleri yaşıyoruz.

        ''GÜMÜŞDAĞ MESAJ VERİYOR''

        Göksel Gümüşdağ doğru söylüyor. Yabancı futbolcu huzura ve paraya bakar. Yoksa niye gelsin! Büyük kulüplerimizde ise para ve huzur pek kalmadı. Gümüşdağ bu sözleriyle de büyük kulüplerin ne derece kötü yönetildiğinin mesajını veriyor.

        SELÇUK TEPELİ: ''UEFA MALİ DİSİPLİN İÇİN BAŞKA ÖNLEMLER GELİŞTİRMEK ZORUNDA''

        Fenerbahçe de Galatasaray da UEFA’da kendilerini, Avrupa’da her kulübe böyle davranılıp davranılmadığını sorgulayarak savunabilirler. Katarlı kulüp sahipleri ve sponsorların Avrupa futbolunun finansal centilmenlik prensiplerine ne kadar uyduğuna, bunun sonuncunda ne olduğuna bakın; aslında hiç! Ceza kılıcının büyük kulüplerin başında sallanmasından ve bu endişeyle bu kulüplerin asıl ürettikleri eğlenceden tasarruf etmesinden sıkıldım. UEFA mali disiplin için başka önlemler geliştirmek zorunda. Milyonlarca taraftarı olan kulüpler transferden, futboldan, eğlenceden kısıp borçlarını kapatamaz, zira bu şekilde lüzumsuz hale gelirler. Ancak Türk futbolunda bilhassa büyük kulüp yöneticilerinin de performanslarının feci olduğunu söylemeliyiz. Evvela şeffaf değiller. Yönettikleri kulüpleri de pek sevdiklerini sanmıyorum, zira sevseler hem hiçbir şey saklama gereği duymadan tüm güçleriyle çalışırlar hem de hedefleri bakımından hayal güçleri bu kadar zayıf olmazdı. Dünyanın en az seçici tüketici kitlesi taraftarlara satacak bir şey bulamayan yönetici, hayatta hiçbir işte başarılı olamaz.

        ''GÜMÜŞDAĞ MEYDAN OKUMA KAPASİTESİNE SAHİP''

        Üç büyüklerin transfer performansına bakıldığında, Gümüşdağ ve Başakşehir’in bu konuda epey başarılı olduğu görülür. Dolayısıyla kendisi meydan okuma kapasitesine sahiptir.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ