Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Nuh'un Gemisi efsanesinin izinde: 5 bin yıllık inanış, 190 yıllık arayış

        190 yıldır izi sürülen Nuh’un Gemisi’yle ilgili araştırma yapan isimlerden Yeni Zelandalı bilim insanı John Larson, 2014’te yeraltında 3 katlı bir yapı olduğunu ileri sürdü. Bir başka araştırmacı ise deniz seviyesinin 2 bin metre üzerinde fosilleşmiş deniz kabukları olduğunu belirtiyor.

        • MÖ 3000-3500’lü yıllarda yaşandığı düşünülen Nuh Tufanı, 3 semavi dinin kutsal kitaplarında, Sümer tabletlerinde ve Gılgamış Destanı’nda da anlatılır. Yoldan sapan insanlığa ceza olarak gönderilen Büyük Tufan’dan sadece Nuh Peygamber ve gemisine binen inananlar ile soyunun devamını getirmek için gemiye alınan her türden bir çift hayvan kurtulur. Tufan biter, kutsal gemi Ağrı Dağı’na oturur ve hayat yeniden başlar... Bilim insanları, bu efsaneden hareketle Nuh’un Gemisi’ni Ağrı’da aramaya koyulur. 1829’de Alman bilim insanı Frederic Parrot tarafından yapılan keşif gezisi, araştırmaların yolunu açar. Gemi, Ağrı Dağı’nın zirvesinde de eteklerinde de aranır. Bilim dünyası, Nuh’un Gemisi’nin bulunduğuna inananlar ve inanmayanlar olarak ikiye ayrılır. Yankı uyandıran gelişme Çinli araştırmacıların 2010 yılında Ağrı Dağı’nın içinde yaptığını iddia ettiği çalışmalar olur ancak sonu gelmez. Son olarak belgeselci Cem Sertesen ile Ağrı Kültür ve Müdür Yardımcısı Erkan Kösedağ’ın hazırladığı “Nuh’un Gemisi Asrın Keşfi” kitabıyla konu yeniden gündeme geldi. Habertürk ekibi, efsanenin peşinden Doğubayazıt’a gitti. Nuh’un Gemisi’ni araştıranlarla görüştü, fotoğrafladı.
        REKLAM

        Nuh’un Gemisi’ni bulmak için ilk yola çıkan araştırmacı kişi, Alman bilim insanı Friedrich Parrot’du. Dini kaynakları referans alarak 1829’da Ağrı Dağı’nın zirvesine çıkan Parrot’nun zorlu tırmanışı sonuçsuz kaldı. 1916 yılında Rus pilot Vladimir Roskovski de aynı nedenle Ağrı’ya geldi. Bir uçuş sırasında fark ettiği gemi kalıntısını arayan Rus pilotun gezisi de bilimsel bir çalışmaya evrilemedi. Aradan 40 yıl geçti. 1952’de Ortadoğu’da çalışan Amerikalı mühendis George Jefferson Green, helikopterle keşif uçuşu yaparken Nuh’un Gemisi’ni gördüğünü iddia etti. Green çok geçmeden başka bir göreve atandı. Yıllar sonra maden işinde çalışırken öldürülen Green’in eşyaları ve Nuh’un Gemisi’ne ait olduğunu söylediği fotoğraflar da kayboldu. Bu esrarengiz olayı takiben Ağrı Dağı’na çıkanlardan biri de Ay’a ilk ayak basan astronotlardan James Irwin’di. Ancak Irwin de sonuç elde edemeden geri döndü.

        REKLAM

        ARA GÜLER TANITTI

        Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi’ndeki Telçeker Köyü’nde bulunan ize ilk ulaşan, Yüzbaşı İlhan Durupınar’dı. Harita Müdürlüğü’nde görev yapan Durupınar, 11 Eylül 1959’da, Ağrı Dağı’nın 4 bin-4 bin 500 metre yükseklikten çekilen hava fotoğrafları üzerinden harita çizimi yapmakla görevliydi. Önüne getirilen fotoğraftaki şekli tanımlamakta zorlanmıştı. Bu meteor çukuru ya da yer şekli değildi. Gemiye benziyordu. Yüzbaşı, izin Nuh’un Gemisi olabileceğini düşündü. Bu haber kurum içinde hemen duyuldu ve çalışanlardan biri tarafından basına sızdırıldı. Kısa süre sonra harita görüntüsü “Türk ordusunun Hayat Mecmuası’na hediyesidir, bunun Nuh’un Gemisi olduğunu zannediyoruz” notuyla ünlü foto muhabiri Ara Güler’e ulaştırıldı. Soluğu Ağrı’da alan Ara Güler, maceralı bir yolculuk sonunda izi buldu. O fotoğraflar Amerikan Life Dergisi’nde “Bu Nuh’un Gemisi mi?” başlığıyla yayımlandığında dünyanın gözü Ağrı’ya çevrildi. Fotoğraflar; Time ve Stern gibi dünyaca ünlü diğer dergilerde de yer aldı.

        REKLAM

        MİLLİ PARK İLAN EDİLDİ

        20 Haziran 1987’de hükümet, Telçeker Köyü’ndeki ‘Nuh’un Gemisi’ kalıntısı ve çevresini milli park ilan etti. Türkiye adına ise bölgedeki en kapsamlı bilimsel araştırmayı California Üniversitesi Los Alamos Ulusal Labarotuvarı’ndan John Baumgardner ile Erzurum Atatürk Üniversitesi’nden Salih Bayraktutan yürüttü. Bayraktutan refakatindeki keşif çalışmalarına, Nuh’un Gemisi’ni dünyaya tanıtan Ron Wyatt ve David Fassolt gibi araştırmacılar da katıldı. Bu çalışmaların tamamı zamanın teknolojisinin yetersizliği sebebiyle sonuçsuz kaldı.

        3 KATLI GEMİ KALINTISI

        Gelinen noktada izin gemi kalıntısına ait olduğu iddiasını güçlendiren tek bulgu ise Yeni Zelandalı araştırmacı John Larson’ın yaptığı yeraltı radar taramalarında görünen 3 katlı gemi kalıntısına benzeyen yapı oldu. Bugün Nuh’un Gemisi sit alanında ve Ağrı Dağı’nda arkeolojik kazı yapmaksa yasak. Bu nedenle efsanede geçen geminin gerçekten Telçeker Köyü’nde olup olmadığına dair yüzde 100 bilimsel bir kanıt yok.

        REKLAM

        BELGESELİ ÇEKİLDİ

        Ancak belgeselci Cem Sertesen, efsaneyi tekrar gündeme geldi. Nuh’un Gemisi olduğu iddia edilen kalıntıyı 1995’te Ağrı’ya yaptığı ziyarette gören Sertesen, Nuh’un Gemisi ismiyle bir belgesel hazırladı. 27 Mayıs 2017’de bir TV kanalında yayınlanan belgesel, 9. TRT Ödülleri’nde finalist oldu. Sertesen, 22 yıl önce başlayan serüvenini şu sözlerle anlattı: “Gördüğümde çok etkilendim. Araştırmaya başladım. Burayı ilk keşfeden Yüzbaşı İlhan Durupınar’ı bulmam 10 yıl sürdü. Yaşananları sadece aile bireyleri biliyordu. İlhan Bey 23 Nisan 2017’de vefat etti. Ölmeden önce ondan bütün hikâyeyi dinleme şansını yakaladım.”

        • HABERTÜRK olarak Nuh’un Gemisi’nin izine sürmek için Ağrı Doğubayazıt’a bağlı Telçeker Köyü’ne gittik. Köyün birkaç kilometre ötesinde Türkiye-İran sınırı var. Görkemli Ağrı Dağı’nın tam karşısındaki köyün virajlı yolları ‘Nuh’un Gemisi Gözlemevi’ne çıkıyor. Gözlemevinde tanıştığımız turizmci Zafer Önay, “Buraya 25 yıldır turist gelir. Avrupa’nın bütün ülkelerinden Amerika’dan, Asya’dan gelenler yılda yaklaşık 25-30 bini bulur. Türkiye genelinde buraya turist getiren 5-6 tane acente var. 5 kişilik bir grubun 3 günlük tur için ödediği ücret bin ile 1500 TL arasında. Milli park olduğu için giriş ücretsiz” dedi.
        REKLAM

        "KANITLARI GÖRÜYORUM"

        Bu yıl mart ayında Ağrı Kültür ve Turizm Müdür Yardımcısı ile ‘Nuh’un Gemisi Asrın Keşfi’ kitabını yazan Cem Sertesen, daha önce verdiği bir demeçte, “Nuh’un Gemisi’nin kalıntıları Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi’nde. Yeraltı radar görüntülerinde gemi gövdesinin görüldüğü bütün çıplaklığıyla kanıtlandı” ifadesini kullanmıştı. Bu konuda bir düzeltme yapan Sertesen, bize şunları söyledi: “Kesin burada diyemeyiz ama ben ‘Buradadır’ demeseydim, bu kadar ilgi çekmezdi. ‘Belirlendi’ diyecektim. Ağzımdan ‘Kanıtlandı’ çıktı. Bu raporlar 22 yıldır çantamda, ben kanıtları görüyorum. Ortada bir gerçek var, o da bilimsel raporlar. Tek amacım, çıplak gözle görülebilen, aynı zamanda ölçüleri kutsal kitaplarda verilmiş ölçülerle uyum sağlayan bu yerin keşif hikâyesini anlatmak.”

        REKLAM

        ABD’Lİ JONES: 21 YILDIR ARAŞTIRIYORUM

        Gemi şeklindeki izin tam ortasında bir grupla karşılaşıyoruz. 4 ziyaretçinin, ABD’nin California Eyaleti’nden gelen bağımsız bir araştırma grubu olduğunu öğreniyoruz. Grubun başında Andrew Jones var. 42 yaşındaki Jones, Nuh’un Gemisi’ne olan ilgisinin İncil’den kaynaklandığını söylüyor. 1997’de arkeoloji okurken Türkiye’ye gelmiş. İlk kez 21 yaşındayken gördüğü Nuh’un gemisinin izini hiç unutmamış. ABD ve dünyanın çeşitli yerlerinden aynı konuya ilgi duyan insanlarla tanışmış. Geminin Telçeker’de olduğuna inandığını söyleyen Jones, geminin Ağrı’da bulunduğu inancını şu sözlerle anlatıyor:

        "21 yıl önce gördüklerim beni çok heyecanlandırmıştı. Yıllarca kitaplardan ve internetten okuduğum şeyi gözlerimle gördüm. Bence burada. Yapılan çalışmalar bunu kanıtlıyor. Ancak ‘Kesin’ demek için fazlasına ihtiyacımız var. Hâlâ araştırıyoruz.”

        REKLAM

        "YERALTINDA GEMİ VAR"

        2014 yılında Telçeker Köyü’nde yeraltı radar görüntülemelerini yapan Yeni Zelandalı araştırmacı John Larson’ın ekibinde olan Andrew Jones, araştırma süreçlerini ve bulgularını şöyle aktardı:

        "1 yıl izin bekledik. Sonunda Larson’a kazı için olmasa da radar görüntüsü için izin çıktı. Biz de geldik. Nuh’un Gemisi olabilir de olmayabilir de. Ama İncil’in anlattığıyla tamamen eşleşiyor. Radar görüntülemeleri yerin altında 3 katlı bir yapı olduğunu gösteriyor. Taşlaşan yapının doğal bir oluşum olmadığından eminiz. Çünkü geminin ucu, yani kıç kısmı yukarı doğru bakıyor. Aşağı doğru inen bir yer şekli üzerinde biriken eğer çamur olsaydı tepe kısmında toplanması gerekirdi. Ancak şekil tam tersini gösteriyordu. Ayrıca yerin altındaki gemi yapısını andıran 3 katlı şekil var."

        REKLAM

        "İNSANLIĞIN ORTAK TARİHİ BURADA"

        Bölgenin arkeolojik kazılara açılmasının önemini vurgulayan Jones’a göre insanlığın ortak tarihi burada yatıyor:

        "Biz sonuç belgelerini Türk hükümetine ilettik. Kazı yapmak isteyebilecek üniversitelerle iletişime geçtik. Bakış açılarının olumlu olduğunu gördük. Ama Türkiye’de gündem her zaman çok doluydu. Profesyonel bir kazı çalışması yapılabilirse öyle ya da böyle buranın ne olduğunu anlayacağız. Araştırma sonucunda Türkiye topraklarının insanlığın başladığı yer olduğu ortaya çıkabilir. Hangi dinden ya da hangi ülkeden olduğunuz fark etmeksizin tüm insanlığın ortak tarihi burada yatıyor."

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ