Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Resim Ressam Mevlut Akyıldız: ‘İstanbul Komedi Festivali’ne bir katkı sağlamak amacıyla bu sergiyi oluşturduk

        'İstanbul Komedi Festivali', bu yıl, Maximum Kart sponsorluğunda 6'ncı kez düzenlenecek. 5 Kasım - 3 Aralık arasında şehre kahkaha attırma amacıyla İstanbullulara zengin bir program sunacak olan festivalde birçok ünlü isim sahneye çıkacak.

        'İstanbul Komedi Festivali'nin açılışı Ressam Mevlut Akyıldız'ın ‘Altı da İstanbul, Üstü de İstanbul’ adlı sergisiyle açıldı. Akyıldız, eserlerini ve 50 yıllık kariyerini Habertürk'e anlattı.

        • 6'ncı ‘İstanbul Komedi Festivali’nin merkezlerinden biri olan Maxiumum İstanbul’da sergi açtınız. Adı da; ‘Altı da İstanbul, Üstü de İstanbul’... Yapmış olduğunuz eserler vardı, bir de ‘İstanbul Komedi Festivali’ne özgü eserler ürettiniz. O eserlerden söz eder misiniz?

        Bu proje aslında bir tişört tasarımıyla başladı. “Bu yıl böyle bir şey yapalım” dediler. Ben de İstanbul martılarından yola çıkarak bir tişört tasarımı yaptım. Sonra iki heykel yaptım ve bu komedi festivali kapsamında bir desen sergisi hazırladım. 1998’ler, 2000’ler, 2023’ler, yani farklı dönemlerden bugüne kadar komedi festivaline uygun konseptte daha eğlenceli daha ironik desenlerle böyle bir sergi tasarladık. Aslında ‘İstanbul Komedi Festivali’ne bir katkı sağlamak amacıyla bu sergiyi oluşturduk.

        • ‘İstanbul Komedi Festivali’ 6 yıl önce başladı, ondan önce zaten eserleriniz vardı, bir de ‘İstanbul Komedi Festivali’ne özgü eserler ürettiniz. İsimleri çok ilginç; ‘Gülü Seven Dikenine Katlanır’, ‘Terazi Lastik Jimnastik’, ‘O Duruşa Bir Vuruş, Kaç Kuruş’, ‘Hem Ali’yi Severim Hem Veli’yi’, ‘Karpuz Manzaraları’, ‘Dost Başa, Düşman Ayağa, Aysel Markaya Bakar’, ‘Şen Manavın Güzelleri’… Bu isimleri belirlerken neleri göz önünde bulundurdunuz?

        Bunlar çocukluğumuzdan beri gündelik yaşamda hep gördüğümüz atasözleri ve deyimler. Hayatın içinde olan şeyleri ben biraz daha egzajere ederek daha mizahi bir yönle resmetmeye çalışıyorum. Baktığınız zaman ‘Terazi lastik jimnastik’ çocuklukta söylediğimiz bir tekerlemeydi. Bütün bu halk deyimlerini çizgisel anlamda biraz da ironik olarak resmetmeye çalışıyorum. Aslında sanat dediğimiz şey de zaten yaşamın bir parçasıdır. Sinema filmi yaptığımız zaman yaşamdaki hikâyelerden yola çıkıyorsun, gökten zembille inmiyor. Müzik deseniz öyle, resim deseniz öyle. Ben de yaşadığım toplumsal hayatın içinde ya da çocukluğumdan beri dinlediğim masallardan, deyimlerden, atasözlerinden ve gündelik hayatta kullandığımız sözlerden yola çıkarak, bunları biraz daha resimsel olarak yapmaya çalışıyorum. Bunların yağlıboyalarını da yapıyorum, cam altı olarak da yapıyorum. Önce tabii desen çiziyorum sonra bu desenin üzerine oluşturuyorum. Bu bir fikir aslında ve o fikirden sonra boyaya, cam altına ya da heykele dönüşmeye başlıyor.

        • 38 eserinizin ortak özellikleri var mıdır?

        Ortak özellikleri; bu isimler. Biraz daha komedi festivaline uygun, mizahi, ironik biraz da kara mizah… Hani, güleriz ağlanacak halimize misali bir tabir vardır ya, öyle. Diğer 10 tanesi o tişört projesine uygun olarak, martı esprisinden yola çıkılarak yapıldı. Sergimizde 28 normal desenim var, 10 tane de martı konsepti var. İki tanesi tişörte uygulandı, bir tanesi de bez çantaya uygulandı.

        • Martı heykellerini de siz tasarladınız. Bunları yapmak ne kadar zamanınızı aldı?

        Bu iki haftalık bir süreç... Hazırlıyorsunuz sonra boyuyorsunuz. Burada bir kadın-erkek ilişkisi var. Şarkısı da vardır; “Bir bakış baktın, kalbimi yaktın.” Karşılıklı bir flörtöz tavırda birbirlerine bakıyorlar. Benim anlatacağım daha fazla bir hikâyesi yok. Zaten kendi hikâyelerini yazıyorlar.

        • İstanbul size ne ifade ediyor?

        Ben 50 senedir İstanbul’dayım. Öğrenciliğimde, akademide Fındıklı’yı da yaşadım, Beyoğlu’nun arka sokaklarını da yaşadım. İstanbul çok renkli bir şehir, çok farklı kültürlerin iç içe olduğu bir şehir. Ben Kurtuluş’ta oturuyorum. Bütün ekalliyet orada, farklı farklı dinler orada; Museviler yaşıyor, Ermeniler yaşıyor, Rumlar yaşıyor, birleşmiş milletler gibi. Ben böyle büyüdüm. Dolayısıyla kendimi dünya vatandaşı gibi hissettim. O bana galiba bir şans olarak geldi.

        • Mesleğinize de mutlaka bir katkısı olmuştur.

        Tabii... Bütün çocukluktaki arkadaşlarım Musevi’ydi, Yahudi’ydi, Ermeni’ydi, dolayısıyla karşılıklı kültürlerinizi tanıyorsunuz. Bayramlarınızı biliyorsunuz. Daha insani bir yön geliştirmeye başlıyorsunuz. Bir de yaptığınız sanat olunca daha da insani boyutu öne çıkmaya başlıyor. Onun haricinde dünyadaki büyük kentleri de görüyoruz ama İstanbul gerçekten özel bir şehir. Çok çok özel bir şehir. O kadar sorunu var ama dikkat ederseniz, insan kendini Boğaz’a attığı zaman her şeyi unutuyor. İstanbul başka bir şey. Tarif etseniz, nasıl edeyim ki… Sadece yaşanılır İstanbul’da.

        • Kariyerinizin 50'nci yılındasınız. Bugüne kadar birçok eser ürettiniz, birçok sergi açtınız, birçok ödül de kazandınız. Mesleğiniz adına en büyük hayaliniz nedir? O hayali gerçekleştirebildiniz mi yoksa gerçekleştirme yolunda çalışmalar devam ediyor mu?

        Benim sanatçı olma idealim hiçbir zaman olmadı. Ben sadece sevdiğim işi yaptım ve keyfini çıkardım. Şu anda bile bir köyde ağaçlarımla, arılarımla yaşıyorum. Şehre arada bir geliyorum ama öncelikle ben kendimi eğlendirip kendi beğendiğim şeyi yapmaya çalışıyorum. Yoksa siz istediğiniz kadar kendinize “Ben sanatçıyım. Büyük bir sanatçıyım.” deyin, eğer gerçekten büyükseniz zaman içinde zaten büyük olursunuz. Önemli olan hayata güzel bir katkı sunmak, ben böyle bakıyorum. Ben bu dünyaya gelmişim, bir misyonum var ve hayata hoş bir şey katmaya çalışıyorum. Onu değerlendirmek bundan sonraki insanlara ait.

        • Günümüzde Türkiye’de resim sanatına olan ilgi ve resimle ilgilenen yeni nesil yeterince var mı?

        Onu hiç bilmiyorum açıkçası. Ben akademiye girdiğim zaman 1973 yılıydı. Daha ortalıkta sanat galerisi de yoktu. Şimdi çok var. O başka bir pazar boyutu ve ekonomik bir yanı da var. Ben daha çok beğendiğim şeyi yapıyorum. İnsanlar beğenirse, belli bütçeleri de varsa alıyorlar, beğenmiyorlarsa da almıyorlar. Ama ben pazarlamacı değilim, ben ressamım ve üreten bir insanım. Bunu galeriler vasıtasıyla ya da art dealer’lar vasıtasıyla yapıyorlar ama ben yapmıyorum. Arada böyle büyük sergiler yapıyorum, atölyeme gelip beğenenler alıyor, beğenmeyenler almıyor. Öyle bir yaşam çizgim oldu.

        • Zaten ressamlar belli bir yaştan sonra ünlenir ve para kazanmaya başlar...

        Para kazanmak başka bir şey. Önce iyi resim yapmak, iyi iş yapmak lazım. İyi iş yaptığınız zaman zaten arkası gelir. Futbolculuk gibi bir şey bu. İyi bir kariyeriniz olursa zaten para kazanabilirsiniz. Ben mezun olduğumdan beri sadece resim yaptım, başka hiçbir şey yapmadım. Yaşayabiliyorsunuz. Bu kadar büyük hırslarımız yok. Sadece sevdiğim işi yapayım ve bu çark dönsün, ben hep bunu yaptım. Büyük iddialarım, "New York’a gideyim, alkışlar alayım, büyük sanatçı olayım" diye bir kaygım olmadı. Ben işimi iyi yapayım, önce kendi işimde iyi olmalıyım diye çalışıyorum.

        • ‘İstanbul Komedi Festivali’nin kültür-sanata olan katkılarının neler olduğundan söz edebilir misiniz?

        En azından komedi festivali dediğiniz zaman şöyle bir bakıyorsunuz da hayatta o kadar kaotik bir ortam var ki hiç olmazsa insanlar bir nefes alacak gibi bir tebessüm uyandırıyor. ‘İstanbul Komedi Festivali’, bir aylık bir süreçte biraz daha insanları gülümsetiyor diye düşünüyorum. Bu soruyu izleyiciler daha iyi cevaplandırır. Benim düşüncem; her yerde sorun var, dünyada sorun var, bizlerin sorunlarımız var ve bütün o sorunların içinde küçücük bir komedi ya da küçük bir eğlence bile insanların hayata tutunmalarını sağlıyor, iyi hissetmelerini sağlıyor.

        • Başka söylemek istediğiniz neler var?

        İnşallah güzel bir katkı sağlamış oluruz. Ben de artık bu sergiyle ‘İstanbul Komedi Festivali’nin küçük bir parçası olmuş oldum. Bir katkı sağlamaya çalıştık.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ