Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Dünya Cumhurbaşkanı Erdoğan: İsrail savaş suçu işliyor

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da düzenlenen 8'inci Olağanüstü İslam Zirvesi dönüşünde açıklamalarda bulundu.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar;

        "İsrail savaş suçu işliyor, Batı'nın İsrail'e baskısı artmalı. Barış ancak bağımsız Filistin Devleti'nin kurulması ile olur

        Biz garantör ülke olmaya hazırız. Tekrar yoğun bir diplomasi trafiğine başlıyoruz, 28 Kasım'da İran Cumhurbaşkanı Reisi Türkiye'ye gelecek.

        REKLAM

        Hamas bir terör örgütüdür diyelim istiyorlar. Hayır, terör örgütü değildir. Topraklarını koruma mücadelesi veren, vatanları için savaşan insanlardır.

        Benim Biden'ı aramam şık olmaz, bölgede kilit ülke olduğumuzu sadece biz söylemiyoruz."

        Filistin'e yönelik İsrail'in saldırılarını ele aldıkları 8'inci Olağanüstü İslam Zirvesi'ni başarıyla tamamladıklarını ifade eden Erdoğan, zirveyi İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Birliği'nin ortak düzenlediklerini hatırlatarak, "Bu vesileyle de Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nın müşterek çalışmasının bugün değerlendirmesini de 25-26 ülke ele aldık." dedi.

        Erdoğan, on yıllardır işgal ve baskı altında var olma mücadelesi veren Filistin'de 36 gündür tarifi imkansız bir zulüm yaşandığını, Gazze'de masum sivillerin, ayrım göz etmeyen ağır bombardıman altında hayatlarını kaybettiğini, kendi topraklarında ayrıca göçe zorlandığını kaydederek, şöyle devam etti:

        "İsrail, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, cami, kilise ayırt ekmeksizin hatta hasta, ölü taşıyan ambulanslara varıncaya kadar, mülteci kamplarını hedef almak suretiyle bütün dünyanın gözleri önünde savaş suçu işliyor. Batı ülkeleri, yaşanan tüm vahşeti sadece tribünden seyrediyor. Bütün bunlar karşısında vicdan sahibi olanların, sessiz kalması mümkün değil. Bu anlayışla ilk günden beri Gazze'deki katliamı dünyaya duyurma, Filistin davasının sesi olma gayretinde oldum. Bunları gerek ziyaretler vasıtasıyla gerek telefon diplomasisiyle yürütme gayreti içindeyim. Bunu yaparken sivilleri hedef alan saldırıları hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi ve bütün bunları gerek yazılı gerek görsel medya çalışmalarıyla da ifade ettik. 7 Ekim'den bu yana diplomasi ve diyalog kulvarlarını kullanarak insani ateşkesin tesisi için yoğun çaba sarf ettik. Temaslarımızda, ateşkes sağlanmasının, çatışmaların sona erdirilmesinin ve insani yardımların Gazze'ye kesintisiz şekilde ulaştırılmasının önemine vurgu yaptım."

        "İSLAM DÜNYASININ TEK VÜCUT, TEK SES OLMASI ŞARTTIR"

        Erdoğan, şimdiye kadar 10 uçak dolusu, yaklaşık 230 ton insani yardım malzemesini, Gazze'ye ulaştırılmak üzere Mısır'a gönderdiklerini belirterek, "Sahra hastaneleri, tıbbi ve diğer yardım malzemeleriyle dolu 50 konteyner taşıyan büyük bir gemimiz dün sabah Mısır'a hareket etti ve büyük ihtimalle de yarın sabah bunlar El Ariş'e ulaşmış olacak. Gemimizin El Ariş Limanı'na ulaşması şu anda bütün gayretlerimizin neticesiyle, 660 ton malzeme yüklü." bilgisini verdi.

        Uluslararası toplumun yaşanan katliamlar karşısında artık icraat üretmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerle bulundu:

        "Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bir kez daha işlevsiz kaldığını görüyoruz. 27 Ekim'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ateşkes ve engelsiz insani yardım çağrısı yapan kararın, 121 üye ülkenin 'evet' oyuyla kabul edilmesi umut vericidir. Uluslararası camianın geniş çoğunluğunun yaklaşımını yansıtan bu kararı önemli buluyorum, değerli buluyorum. Kararın hayata geçirilmesi sürecinde, İslam dünyasının tek vücut, tek ses olması şarttır."

        Zirvede bu konulara dikkati çektiğini ifade eden Erdoğan, kuruluş nedeni Filistin davası olan İslam İşbirliği Teşkilatına büyük sorumluluklar düştüğünün de altını çizdiğini söyledi.

        Gerek zirve toplantısında gerek mevkidaşlarıyla yaptığı ikili görüşmelerde, Filistin meselesi çözülmeden normalleşme adımlarının sonuçsuz kalacağını dile getirdiğini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

        "Bölgemiz, ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin devletinin vücut bulmasıyla kalıcı barışa kavuşabilir. Bu konuda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine işaret ettim. Gerek Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığım görüşmede, ki düşüncelerimiz mutabık, gerek Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo ile yaptığım görüşmede bunları ele aldık. Gerekse Mısır Devlet Başkanı Sayın Sisi ile yaptığım görüşmede yine bunları görüştük. Mısır Devlet Başkanı'nın özellikle Refah Kapısı'nı bütün olumsuzluklara rağmen işletmesi, burayı devreye sokması çok büyük önem arz ediyor. Bu konuda da şu ana kadar yaptığı gayretler takdire şayandır. Kendileriyle de irtibatlarımızı gerek Dışişleri Bakanlarımız gerek İstihbarat Başkanımız, onlar sürdürüyorlar ve biz de sürekli irtibat halinde kalacağımızın teyidini yaptık. Türkiye olarak, varılacak bir çözümün uygulanması aşamasında garantör sıfatıyla sorumluluk almaya hazır olduğumuzu tekrar dile getirdik. İslam İşbirliği Teşkilatındaki dostlarımızla koordinasyon halinde, daha fazla kanın akmaması için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz."

        Zirvede alınan kararların hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, "Türkiye olarak bu sürecin takipçisi olacağız." dedi.

        "RİYAD'A ORTAK SES VERİP, ORTAK ÇÖZÜMLER ÜRETMEK İÇİN GELDİK"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

        Bir gazetecinin İİT ve Arap Birliği Ortak Zirvesi'nin sonuç bildirisinin ortaya çıkmasında Türkiye'nin tavrına ve diğer ülkelere yönelik bir ikna sürecinin yaşanıp yaşanmadığına ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, öncelikle Riyad'a, Filistin'de yaşanan katliama karşı ortak ses verip, ortak çözümler üretmek için geldiklerini vurguladı.

        Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bir gün önce de orada olduğunu ve İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliğinin Dışişleri Bakanları ile toplantı yaptığını anlatan Erdoğan, "Bu toplantılarda, sonuç bildirgesinin bütün çerçevesini çizdiler." dedi.

        Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizi öyle bir yere getirmek istiyorlar ki 'Hamas bir terör örgütüdür' diyelim istiyorlar. Hayır arkadaş terör örgütü değildir. Tam aksine topraklarını koruma mücadelesi veren, müdafaa eden, vatanları için savaşan insanlardır." dedi.

        Bundan sonra barışı sağlamaya yönelik Türkiye'nin yol haritasının ne olacağının sorulması üzerine Erdoğan, şu anda Birleşmiş Milletlerde yapılan oylamada Filistin'in yanında duran 121 ülkenin kendileri için önemli olduğunu vurguladı.

        Erdoğan, 40 ülkenin çekimser, 14 ülkenin de karşı oyu bulunduğunu, karşı olanların başını da Amerika Birleşik Devletleri'nin çektiğini ifade etti.

        "Fakat biz bu 121 ülkeye acaba 40 çekimser ülkeden ne kadar daha ilave edebiliriz meselesine odaklandık." diyen Erdoğan, bu ülkelerle telefon diplomasisinin veyahut da görüşmenin söz konusu olabileceğini belirtti.

        Endonezya ile görüştüklerini, zaten bu ülkeyle ilgili sıkıntı bulunmadığını dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

        "Örneğin çekimser ülkeler arasında Macaristan bulunuyor. Onlarla görüşsek, olumsuz davranmasına rağmen acaba yanımıza çekebilir miyiz? Ayrıca çekimser olanlardan yanımıza çekebilecek olduklarımız var mı, yok mu? Bunun arayışı içindeyiz, şöyle bir gözden geçirelim istiyorum. Bu telefon diplomasisine de Riyad zirvesinden sonra başlayalım istiyorum. Yoğun bir şekilde inşallah buna da başlayacağız. Ayın 28'inde İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bize geliyor. Yani bunları sağlayabilirsek, bunlar da tabii çok daha farklı bir ses inşallah çıkaracaktır. Türk Devletleri'nde zaten fire yok, orada sıkıntı olmadı.

        Rusya-Ukrayna meselesinde Ukrayna'nın yanında duran bugün çekimser olanlarla konuşup 'Bak siz orada Ukrayna'nın yanında yer aldınız, şimdi Filistin'de de binlerce insan öldürülüyor, burada da siz sessiz kalamazsınız. Biz ne Ukrayna ne Rusya'da ayrım yapmadık ve tahıl naklini tüm Afrika'ya, Avrupa'ya biz sağladık. Şimdi sesinizi çıkarın" deme imkanımız olacağını düşünüyorum. Bu adımları attığımızda Afrika ülkelerinden ciddi bir fire vereceğimizi zannetmiyorum. Çünkü Afrika ülkelerinin bize bakışı çok daha iyi. Kaldı ki Mısır ile ilişkileri gayet iyi. Burada inanıyorum ki Katar'ın devreye girmesi de Afrika ülkelerinin bu sürece destek vermesini ciddi manada sağlayacaktır."

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Kasım'da, eşinin, lider eşleriyle toplantısına ilişkin, "Kaç lider eşi gelecek bilemiyorum. Şu anda görüşmeler devam ediyor." ifadesini kullandı.

        17 Kasım'da Almanya ziyaretinin bulunduğunu belirten Erdoğan, "Bu ziyaretimizde de Batı'ya yönelik bazı mesajlarımız olacak. Veyahut da Batı'nın en güçlü ülkesi Avrupa'nın Almanya olması hasebiyle de oradan Avrupa'ya bir ses olur." dedi.

        Erdoğan, 21 Kasım'daki Cezayir ziyaretini çok önemsediğini vurgulayarak, "Çünkü bu ülkeler arasında Cezayir, duruşunu her zaman net ortaya koyabilen bir ülke, Afrika'da tesir alanı geniş bir ülke. Onun için Sayın (Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid) Tebbun ile de bu görüşmeyi çok çok önemsiyorum. İnşallah bu takvimi de başarılı bir şekilde sürdüreceğiz." diye konuştu.

        "AVRUPA BİRLİĞİ'NİN BU TUZAĞINA KESİNLİKLE DÜŞMEYİZ, DÜŞEMEYİZ"

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin Almanya ziyareti öncesinde, Avrupa Birliği Komisyonunun yayımladığı 2023 raporuna ilişkin, "Bu raporda özellikle Hamas'la ilgili bir bölüm vardı. Çünkü Avrupa Birliği, yaşanan bu süreçte Hamas ile ilgili, Türkiye'nin açıklamalarından çok ciddi derecede rahatsızlık duyduğunu dile getiriyor. Avrupa Birliği Hamas konusunu, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri denkleminin içerisine sokmaya mı çalışıyor? Son Komisyon raporuna bunun yansımasını nasıl değerlendirirsiniz? Sadece 7 Ekim'de İsrail'e yapılan saldırıdan bahsediyorlar. Bu tutumlarını da nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusu üzerine, şöyle konuştu:

        "Her meselede malum Avrupa Birliği'nin, bir defa Türkiye'ye bakışı ne yazık ki ters. Burada da yine o tersliği görüyoruz. Biz Avrupa Birliği'nin bu tuzağına kesinlikle Türkiye olarak düşmeyiz, düşemeyiz. Avrupa Birliği, İsrail'in katliamında insanlık onurunu acaba görebildi mi, buna saygısı oldu mu? Bunları bizim tersten Avrupa Birliği'ne sormamız lazım. Ben Avrupa Birliği üyesi ülkelerden maalesef şu ana kadar bir tavır ortaya koyabilen göremedim. Yeni yeni şimdi çıkmaya başladılar. İşte (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron'un yaptığı son açıklamalar gibi. Almanya Cumhurbaşkanı ve Başbakanı her ikisi de acaba ne gibi bir tavır içindeler? Bunu Almanya ziyaretinde çok daha net göreceğiz. Ama şu ana kadar onlarda da bir netlik henüz yok.

        Avrupa'ya göre uluslararası hukuku kimin ayaklar altına aldığı çok önemli. Şu an itibarıyla Avrupa Birliği'ndeki yaklaşım tarzı, ne yazık ki bizim yaklaşım tarzımızla örtüşmüyor. Fakat Almanya ziyareti birçok şeyleri deşifre edecek diye düşünüyorum. Hamas'la ilgili Avrupa Birliği, aynen İsrail gibi düşünüyor. Ama biz onlar gibi düşünmedik, düşünmüyoruz, düşünemeyiz. Çünkü ben Hamas'a Filistin'deki seçimlerin galibi bir siyasi parti olarak bakıyorum. Onların bakışıyla aynen bakmıyorum. Şimdi oradaki seçimi kazanan bir Hamas var, o zaman bir siyasi parti, öyle bakılıyor. Şimdi ise bizi öyle bir yere getirmek istiyorlar ki 'Hamas bir terör örgütüdür' diyelim istiyorlar. Hayır arkadaş terör örgütü değildir. Tam aksine topraklarını koruma mücadelesi veren, müdafaa eden, vatanları için savaşan insanlardır. Aramızdaki bakış açısı bu kadar farklı."

        "BUNLARI SİZİN VİCDANINIZ SIZLATMIYOR MU"

        Erdoğan, Charlie Hebdo olayında, bütün dünya liderlerinin, cumhurbaşkanlarının, başbakanlarının Paris'te yürüdüklerini, içinde Müslüman ülkelerin liderlerinin de bulunduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

        "Bugün Gazze’de çocuk, kadın, yaşlı hepsini bir araya getirdiğinizde 13 bine ulaştı şu anda ölenlerin sayısı. Böyle bir tablo ortada ama şu anda dünya liderleri özellikle Filistin'deki bu olaylarda hiç sesini çıkarıyor mu? Kalkıp da İsrail'e yükleniyorlar mı? Hayır. Niye? Arkadaşlar şunu artık tespit etmemiz lazım. Burada akan kan, ölenler, şehitler, bunlar Müslüman. Ama orada ölenler, Fransız'dı veya başkalarıydı ama her şeyden önce orada da ölenler insandı. Yani onu da biz değerlendirirken, insan olması açısından bakarak değerlendirdik.

        Burada dünya liderleri niye olaya 'Bu kadar insan öldü' diye bakmıyorlar? Bunların içerisinde yavrucuklar, çocuklar var ya. Çocuklar var. Bakıyorsun, beyaz kefene sarmış baba, anne almış kucağına bir taraftan öpüyor bir taraftan çocuğunu mezara götürüyor. Sıra sıra dizmişler. Bunları gördük. Anneleri gördük, çocuğunun cesedini koklayarak, öperek onu mezara götürmeye gayret edenleri gördük. Ya bunlar sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu? Bunlardan size bir nasip yok mu? Yok. Çünkü bunlar nasipsiz. Onun için de burada büyük bir trajediyi, büyük bir dramı yaşıyoruz."

        Erdoğan, bu dram, bu trajedi karşısında sessiz, eli kolu bağlı kalmanın mümkün olmadığına dikkati çekerek, "Çok çalışacağız, gayret edeceğiz ve belki bu olay daha başka gelişmelere vesile olabilir. Bu akşam arkadaşlara, (Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah) Sisi ile yaptığım görüşmeden sonra dedim, şimdi herhalde bir başka kapı açılacak bize. Mısır ziyareti ve bu adımla beraber bölgede neler yapabiliriz? Bunları yerinde konuşmak, görüşmek noktasında bu adımı da inşallah atarız." dedi.

        "BIDEN'I ARAMAM ŞIK OLMAZ"

        "İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına ilişkin ABD Başkanı Joe Biden ile görüşüp görüşmeyeceğine" ilişkin soru üzerine Erdoğan, "ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, daha yeni buradaydı. Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar. Benim Biden'ı aramam şık olmaz. Orta Doğu'da, Doğu Akdeniz'de, bölgemizde kilit ülke konumunda olduğumuzu sadece biz söylemiyoruz. Bu coğrafyada Türkiye'ye rağmen bir girişimde bulunmak, plan yapmak mümkün değil. Bizim durduğumuz yer, takındığımız tavır, değerlerimiz ve ilkelerimiz bellidir. Bizim çabamız insan hayatını korumak, barışı sağlamak, savaşları sonlandırmak ve masumların gözyaşlarını silmek içindir." diye konuştu.

        Tüm kriz bölgelerine yönelik bir çözümlerinin, hamasi söylemlerden tamamen arındırılmış ve derde derman reçetelerinin olduğunu ifade eden Erdoğan, bunları dinlemek isteyenlere anlattıklarını, kendilerini anlayabileceklere ulaştıklarını belirtti.

        Erdoğan, "Bizim durduğumuz yerin kıymetini anlayabilecek herkese kapımız açıktır. Samimi çözüm için bizimle irtibat kurmak isteyen herkesle bugüne kadar olduğu gibi konuşmaya ve insanlığın itibarını kurtarmak için çabalamaya devam edeceğiz. Sorunun çözümü için en uygulanabilir önerileri sunan ülke Türkiye. Bölgedeki krizlerin, sorunların çözümü için kilit ülke Türkiye. Coğrafyamızdaki tüm ülkelerle görüşebilen, çatışan, savaşan tarafları aynı masada toplayabilen tek ülke Türkiye." şeklinde konuştu.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ