Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem 3. Sayfa Türkiye’de DNA analizi ile çözülen ilk cinayet! 1995 yılında Türkiye’yi sarsan çifte cinayet nasıl çözüldü? - Öne çıkan haberler
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul Gayrettepe’de bulunan Asayiş Şube Müdürlüğü’nün Cinayet Büro Amirliği’ne girdiğinizde, "Bir ortamı terk eden bir kişinin orada bulunduğuna dair iz bırakmaması ya da üstünde o ortamdan bir şeyler alıp götürmemesi hemen hemen imkansızdır. Olay yeri incelemesi ile elde edeceğimiz en önemli husus maddi delillerdir. Bu tür deliller şüphelinin aleyhine dilsiz birer tanıktır. İnsan tanıkların varlığı bile onları yok edemez"diyen "Fransız Sherlock Holmes" olarak tanınan adli bilimler öncüsü Edmond Locard’ın meşhur "Locard Teoremi"nin sözlerini yer aldığı yazıyla karşılaşırsınız.

        Locard’ın "Her temas iz bırakır" diyerek, adli soruşturmalarda yapılması gereken en temel prensibin delilden sanığa gidilen çalışma olduğunu vurgulamıştı. Teknoloji ve adli bilimin yetersiz olduğu dönemlerde, özellikle işlenen cinayet, soygun ve benzeri olaylarda olayın çözülmesi müthiş sokak polisliğinin yeteneğine bakıyordu.

        REKLAM

        O dönemlerde "Suçludan delile" gidiliyordu. Ancak daha sonra gelişen teknolojide adlı tıp analizlerinin yapılmasıyla bu sistem "Delilden suçluya" gidilmesini dönüşmeyi sağladı. İşte Türk polisinin de, bu adli bilim sürecine geçiş dönemi 1995 yılında İstanbul’da işlenen korkunç bir cinayetin, DNA sonucu çözülmesiyle başlandı.

        TÜYLER ÜRPERTEN CİNAYET

        Tarih yaprakları 1 Ağustos 1995 Salı günü, saatler 14.00’ü gösteriyordu. Haber merkezi Fatih Mecidiye Mahallesi’nden gelen bir cinayet ihbarını ikinci kanaldan anons etti. Hemen o gün, o bölgede nöbetçi olan cinayet uzmanı polis memuru Halit Doğan, yanındaki genç komiser Mehmet’le olay yerine doğru yol aldı. O gün olay yerinin bulunduğu sokakta pazar kurulmuştu. Kalabalık arasında apartmanın giriş dairesinde bulunan olay yerine giren Doğan ve komiser tüyler ürperten iki cinayetle karşılaştı.

        REKLAM

        İKİ KIZ KARDEŞ ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ

        Evde iki kız kardeş öldürülmüş halde bulundu. Biri 15, diğeri 9 yaşındaydı. Halit Doğan cinayet masasının en önemli polis memurlarından biriydi. 7 yıl Diyarbakır Cinayet Masası'nda çalışmış ve birçok cinayet çözmüştü. Ardından tayini İstanbul Cinayet Masası'na çıkmıştı.

        Daha sonra cinayet masasının efsane memurları arasında yer alacak ve geriye önemli iz bırakacak olan Halit Doğan ve genç komiser, hemen olayı amirlerine bildirdi.

        Cinayet uzmanı polis memuru Halit Doğan
        Cinayet uzmanı polis memuru Halit Doğan

        "ANANA İPRET OLSUN"

        Polis memuru Halit Doğan, o günü unutmamıştı:

        "15 yaşındaki kıza tecavüz edilmişti. Yan oda da ise küçük kızı asmışlardı. Görüntü korkunçtu. Tabi kimlik bilgilerini aldık. Şöyle ilginç bir görüntüyle karşılaştık. Kızın çıplak vücudu üzerine büyük harflerle 'ANANA İPRET OLSUN' yazısıyla karşılaştık. Katil zanlısı çocuğu öldürdükten sonra bunu yazmıştı. İlk defa böyle bir olayla karşılaşıyordum. Çocukların o hali içimizi acıttı."

        REKLAM

        "FOTOĞRAFLARI ÇEKTİM"

        Olay yerine o gün, Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü’nde yıllarca çalışacak ve şube müdürlüğünün kuruluşunda da yer alacak olan polis memuru Naci Bayburt geldi. Emekli polis memuru Bayburt o gün yaptığı çalışmayı şöyle anlattı:

        "O dönem tabi zor şartlar altında çalışıyorduk. Salonun ortasında boğularak öldürülen 15 yaşındaki kızın çıplak cesedinin başına birikmişlerdi. Olay yerinde bizi bekliyorlardı. Ceset sırtüstü yatıyor iki göğsünün arasından aşağıya kadar tek satır tükenmez kalemle 'ANANA İPRET OLSUN' yazılmıştı. Daire merdivenaltı küçükte bir bahçesi vardı. Odanın diğerini açtığımda 9 yaşındaki kızı asılı gördüm. Çocuğu ipten aldık. Çıplak ceset üzerindeki yazı karakterlerini fotoğrafladık. Gerçekten manzara çok korkunçtu. Kurbanlar çocuk olunca insanın içi daha da gidiyor. Parmak izi çalışması yaptım."

        Polis memuru Naci Bayburt
        Polis memuru Naci Bayburt

        "KAPIDA ZORLAMA YOKTU"

        Cinayet amiri Hakan Aydın Türkeli de olay yerine gelmiş soruşturmanın başında yer almıştı. Halit Doğan, kapının kırılıp içeri girildiğini de gördüğünü anlatarak, "Sonradan öğrendik anne, çocuklardan haber alamayınca kapıyı kırıp girmiş. Pencerelere baktık herhangi bir zorlama yoktu. Bu durumda katil tanıdık olmalıydı. Çünkü küçük çocuğu da öldürdüğüne göre arkasında tanık bırakmak istememişti. Bizim için o gün anne, baba ve apartman çevresindekiler hepsi şüpheliydi. Annenin ve babanın ifadelerini aldık ve apartmanı çember içine aldık. Kimler kalıyor. Eve gelen giden kimler var, hepsini tek tek incelemeye başladık. Ayrıca o gün pazar kurulmuştu o sokakta. Katil zanlısı pazarcılardan biri miydi? Bunu da düşünmedik değil."

        "BEN ÖLDÜRDÜM' DEDİ"

        İki kardeşin cesedi Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. Cinayet gündeme bomba gibi düştü. İstanbul’da yaşanan bu vahşet tüm Türkiye’yi yasa boğmuştu. Artık il emniyet müdüründen olayın çözülmesi için baskı gelmeye başlamıştı.

        Birçok kişinin ifadesini alan Halit Doğan, evin büyük kızı olan Hülya’nın "Alpaçino" olarak tanınan bir şahıstan "Sen ve annen kadın pazarlıyorsunuz. Seni kaçırıp tecavüz edeceğiz" şeklinde tehdit aldığı bilgisine ulaştı.

        Doğan "Alpaçino’yu aldık. Şubeye götürdük. Sorguladık bunu. Sorguda bu kişi 'Ben yaptım' dedi" diye anlattı.

        "YALAN SÖYLÜYORDU"

        Bu kişinin "Ben yaptım" demesi üzerine çapraz sorguya alındığını anlatan Doğan, "Peki anlat, dedik 'Hangi odada, kimi nasıl öldürdün' dedim. Baktım yanlış anlatıyor. Yani gerçekten uzak şeyler anlatıyordu. Onun yalan söylediğini anladım. Muhtemelen şubenin havasında yaşadığı korku yüzünden öyle dediğini düşündüm. Bu arada bu kişiye de yazı yazdırıp kızın vücuduna yazılan yazı ile de karşılaştırması yapıldı. Uymuyordu. Müdür bey bize 'Tamam itiraf etti' dedi. Ben de 'Müdürüm yalan söylüyor, ters köşe oluruz. İyice araştıralım' dedim. Serbest bıraktık" diye yaşananları anlattı.

        "TAHSİN DİYE BİRİNİ ARAŞTIRMAYA BAŞLADIK"

        Günler ilerliyordu, ancak katilden hiçbir iz yoktu. Evde de parmak izi çıkmamıştı. Bu arada o mahallede hırsızlıktan sabıkalı şahıslar yakalanıp sorgulandı. Ancak bir sonuca ulaşılmıyordu.

        Emekli polis memuru Doğan, "Bu arada biz ailenin de ev telefonlarını dinliyorduk. Çünkü herkes bizim çemberimizdeydi. Aileden şöyle bir şey duydum; anne, bana 'Tahsin' diye bir köylüsünden bahsetti. Aralarında bir araba mevzusunda dolayı ufak bir kırgınlık yaşanmış. Ne olur ne olmaz, Tahsin'i hemen incelemeye aldım. Baktım cinayetten birkaç gün önce Bartın'dan gelip bir çay ocağında çalışmaya başlamış. Bu, eve rahat girip çıkan biriymiş" diye konuştu.

        "GÖZALTINA ALDIK BIRAKTIK”

        Tahsin'i alıp sorguladıklarını anlatan Doğan şunları söyledi:

        "Benim olayla ilgim yok. Onları, kızlarım kadar seviyordum' dedi. Buna da yazı yazdırıp gönderdik. Ancak şöyle bir sıkıntı olmuştu, hatırladığımı kadarıyla. Çekilen fotoğrafların pikseli yetmemiş galiba o yüzden resimdeki o 'ANANA İPRET OLSUN' yazısını bir türlü diğer yazılarla karşılaştırmasını tam yapamıyorlarmış. O yüzden Tahsin’in yazısı da uymadı. Ya da bilerek yanlış yazdı bilmiyoruz tabi. Hiç konuşmadı. Serbest bıraktık."

        "SPERM ÖRNEĞİ BULUNDU"

        Tüm bu çalışmalar yapılırken Adlı Tıp Kurumu’nda çok önemli bir otopsi sonucu gelmişti. Doğan, "Yapılan incelemede tecavüze uğrayan kızın üzerinde başkasına ait sperm bulundu. Bu da katile ait olduğunu gösteriyordu tabi. O soruşturmaya kadar öyle DNA karşılaştırması nedir bilmiyorduk. Bu DNA olayını duyduk. Yani şüphelimiz varsa kan örneğini almamız lazım. Elimizde iki tane şüpheli vardı. Biri Alpaçino diğeri Tahsin’di" dedi.

        İLK KEZ! HAKİM VE SAVCI DA BİLMİYOR

        Doğan, cinayet amiri Hakan Aydın Türkeli ve olaya bakan genç komiser Mehmet’in, bu DNA’nın yapılması için çok koşuşturduklarını söyleyerek, yaşananları şöyle anlattı:

        "DNA karşılaştırması içinde belli para alınıyormuş. Ve amirimiz Türkeli ile komiserim, bunu gidip hakime anlattılar, 'DNA testi yapmamız lazım' diye. Bu arada şimdiye kadar hiç öyle bir DNA testi de yapılmamıştı. O yüzden hakim ve savcılar da bilmiyorlardı. Amirimiz ikna etti hakimi ve hakim mahkeme kararı ile iki kişiden kan örneğinin alınmasını kararını verdi. Bu bir milat oldu."

        "KAN ÖRNEKLERİNİ ALDIK"

        Şüpheli olarak görülen "Alpaçino" lakaplı kişi ve Tahsin'i aldıklarını söyleyen Doğan, "Bu ikisini götürdüm. Kan örneklerini aldım. Kan örneklerini Ankara’ya kriminale göndermemiz gerekiyordu. Kanın gönderilip sonucu çıkması en az 5 günü alacaktı. E bunun için de bu kişileri 5 gün gözaltında tutmamız mümkün değildi. Mecburen sonuçlar çıkmadan bu iki kişiyi serbest bırakırken 'Sakin bir yere kaybolmayın' diye de tembihledim" diye konuştu.

        TAHSİN'İN KANI TUTTU!

        Doğan DNA analizinin ardından yaşananları şöyle anlattı:

        "Kan sonucu birkaç gün sonra çıktı. Bize ilk etapta 'Alpaçino'nun DNA’sının tutmadığını söylediler. Sonra ikinci telefonda Tahsin’in kanı kızın üstünde bulunan sperm örneğiyle uyuştuğunu belirterek 'Katilimiz Tahsin çıktı' dediler. Baktık Tahsin ortada yok. Kaçmış. Nereye kaçtığını bilmiyoruz tabi. Biz bir oyun oynamaya karar verdik. Katilin Tahsin çıktığını kimseye söylemedik, gizledik. Basından da gizledik ve Tahsin'i saklandığı yerden çıkartmak içinde 'katil başkası' haberinin Tahsin’e ulaşması gerekiyordu."

        "TAHSİN TUZAĞA DÜŞTÜ"

        Bunun içinde Tahsin’in Fatih’te oturan ablasına giderek, "Tahsin’in kanı temiz çıktı" dediklerini söyleyen Doğan, "Biz iki şüpheliyi belirledik. 'Cinayeti, 2 pazarcı işlemiş, onlar kaçmış peşindeyiz' dedik. Bu arada Tahsin’in tüm akrabalarının ev telefonlarını dinlemeye almıştık. Biz bunu ablasına söyledikten biri iki gün sonra Tahsin ablasını aradı. Telefonda ablası 'Tahsin, katili bulmuşlar, pazarcı çıkmış. Senin kanın temiz çıkmış, tutmamış' dediğini duyduk. Tahsin ablasına Bartın’da köyde olduğunu söyledi. Ve böylece yerini tespit ettik" diye anlattı.

        "ARABAYA ALDIK, ŞOK OLDU, ÇENESİ KİLİTLENDİ"

        Hemen o gün Bartın’a gittiklerini belirten Doğan, "Yalnız gittiğimiz yer jandarma bölgesiydi. Bunun kaldığı yer de tam da jandarma karakolunu karşısındaydı. Şimdi gidip Jandarmaya söylesek, onlar alıp yakalamış gibi Türkiye’ye duyuracaklardı. Bizim emeğimiz vardı ve bu olayı çözmek için namus sözü vermiştik. Katili de biz almalıydık. Biz uzaktan evi gözetlemeye başladık. Dürbünle bakıyorduk. Baktım Tahsin evden çıktı. Arabayla yanaşıp hemen arabaya aldık. Bağırmasın diye de 'Senin imzan eksik' dedik. Acil bir şekilde jandarma bölgesinden çıktık. Buna 'Senin kanın tuttu' dedim. Bu şok oldu çenesi tutukluk yaptı. Yüzü falan şişti. Hemen arabayı durdurduk. Yüzüne su falan vurduk. Kendisine getirdik” dedi.

        'PARMAK İZİ ÇIKMASIN' DİYE ELDİVEN GİYMİŞ

        Tahsin’i cinayet büroya getirip sorguladıklarını anlatan Doğan, "Her şeyi anlattı bize. O eve daha önce de rahat gidip geldiği için olay günü eve gittiğini, kapıyı 15 yaşındaki kız açtığını söyledi. 'Biraz dinlenip giderim' demiş" diye cinayeti anlattı.

        Doğan şunları söyledi:

        "Bu oturduğu yerde eldiven görüyor. Annenin evi temizlerken kullandığı eldiven. Bu eldiveni parmak izi bırakmamak için takmış. Önce kıza tecavüz edip öldürüyor. Bu sırada küçük kız da bunu görünce, görgü tanığını ortadan kaldırmak için gidip küçük kızı da asıyor.

        Bunu sonra olay yerine götürdük. Mahalleli toplanmıştı. Linç edeceklerdi. Bize olayları nasıl yaptığını tek tek gösterdi. Çok üzüldüğümüz bir olaydı ama katilini yakalayıp adalete teslim ettiğimiz için çok mutlu olduk."

        DNA ANALİZİ YAPILAN İLK CİNAYET

        Gündeme bomba gibi düşen bu cinayet, böylece maktulün üzerinde bulunan sperm sayesinde çözüldü. İstanbul polis kayıtlarında, "DNA analizi ile yapılarak çözülen ilk cinayet dosyası" olarak kayıtlara geçti.

        Bölge amiri Hakan Aydın Türkeli, cinayet uzmanı polis memuru Halit Doğan, Olay Yeri İnceleme polis memuru Naci Bayburt ve komiser Mehmet'in yer aldığı bu tarihi vakanın sonrasında artık "Delilden suçluya" gidilen sistem çalışması devreye girmeye başladı.

        İZ BIRAKTILAR

        Halit Doğan, hep cinayet uzmanı polisi olarak çalıştı. Yaptığı çalışmalarla çalıştığı illerdeki cinayet masalarında iz bıraktı. Son olarak İstanbul Cinayet Masasında 11 yıl çalıştıktan sonra emekli oldu.

        Naci Bayburt ise mesleği boyunca Olay Yeri ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü biriminde görev yaptı. Olay Yeri İnceleme'nin şube müdürlüğü oluşumunda yer alan ilk polis memurlarından biriydi. Emekli olduktan sonra baktığı birçok olayı kitap haline getirdi.

        KATİL KENDİNİ ASTI

        Katil zanlısı Tahsin K., tutuklandı. Tutuklandıktan birkaç gün sonra cezaevinden haber geldi. Tahsin K. kendini asarak ölmüştü.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ