Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Gündem Yargıtay'dan Anayasa Mahkemesi'ne sert eleştiriler: Dairemizin tehdit edilmesi esef vericidir
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yargıtay gerekçeli kararında, Anayasa Mahkemesi’nin yargılama usulüne ilişkin dikkat çeken eleştirilere de yer verdi.

        Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığını ve Yargıtay kararını yok saydığını belirten Yüksek Mahkeme, “Ülkemizde Anayasa Mahkemesi sadece yasaları iptal ederek yasama organının alanına müdahale etmemekte; ayrıca, bazen yasa koyucu gibi davranarak Anayasa'ya göre aralarında astlık üstlük ilişkisi bulunmayan yüksek mahkemeler üzerinde de süper temyiz mahkemesi olarak vesayet makamı gibi davranmaktadır” dedi.

        Gezi davasında 18 yıl hapis cezası alan Tip Hatay Milletvekili Can Atalay ile ilgili Anayasa Mahkemesi 25 Ekim’de hak ihlali kararı vermişti. Bu karar sonrası gözler tahliye için yerel mahkemeye çevrildi. Ama mahkeme dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi dosyada nihai kararı verdi, daire Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına uymadı. Can Atalay’ı tahliye etmedi. Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi işlemlerinin başlaması için karar Meclis Başkanlığı’na gönderildi. Anayasa Mahkemesi’nin yetkisini aştığına belirten Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay kararına imza atan AYM üyeleri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Karar bu yönüyle yargı tarihine geçti.

        REKLAM

        KARARDA AYM’YE SERT ELEŞTİRİLER

        Yargıtay'ın 20 sayfalık gerekçeli kararında, Anayasa Mahkemesi'nin yargılama usulüne ilişkin dikkat çeken eleştirilere de yer verildi. İşte o tespitler;

        AYM KARARIMIZI YOK SAYDI: Anayasa Mahkemesi'nin 25.10.2023 tarihinde hükümlü Şerafettin Can Atalay hakkında yapılan bireysel başvuru açısından verdiği ihlal kararının hüküm kısmının D nolu bendinde, başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkumiyet hükmünün infazının durdurulması ve ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması şeklinde işlemlere başlanması yönünde karar verdiği; ancak, Şerafettin Can Atalay hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanması ile hükümlü sıfatını kazandığı halde, Anayasa Mahkemesi tarafından Dairemizin verdiği bu konudaki hükmün yok sayıldığı…

        MECLİS DÜŞÜRME İŞLEMİNİ TAMAMLAMADI: Anayasa'nın 84. maddesinde milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak ''kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin'' düzenlenmiş olduğu, Anayasa'nın 76. maddesinde sayılan milletvekilliği ile bağdaşmayan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceğinin de anlaşılması karşısında TBMM Başkanlığı'na Dairemizin ilamının ulaştığı tarihte ivedilikle milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması gerekirken, Anayasa Mahkemesi'nin Dairemizin verdiği onama kararından yaklaşık 1 ay sonra ihlal kararı verdiği halde, TBMM tarafından bu süreçte hükümlü Şerafettin Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesi işlemlerinin Anayasa'nın açık hükmüne rağmen tamamlanmadığı anlaşılmıştır.

        AYM YETKİSİNİ AŞTI: Bununla birlikte, Anayasa'nın 14. maddesinde sayılan durumlar kapsamındaki mutlak terör suçu olan Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu nedeniyle Anayasa'nın 83/2 maddesinde düzenlenen yasama dokunulmazlığından faydalanamayacak olan hükümlü Şerafettin Can Atalay hakkında kurulan mahkumiyet hükmü yönünden temyiz incelemesi tamam…

        REKLAM

        AYM BİZİ TEHDİT ETTİ: Hatta gelinen noktada Anayasa Mahkemesi, hükümlü Şerafettin Can Atalay'a yönelik vermiş olduğu ihlal kararında, yasal bir dayanağı olmamasına ve doktrinde bile tartışmalı bir konu olmasına rağmen, "Anayasa Mahkemesi kararlarının objektif işlevinden" bahsederek, kararı veren Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerini ''ihmal suçunu işlemişlerdir" şeklinde tehdit etme boyutuna kadar işi vardırmıştır. Bugüne kadar birçok terör örgütü veya üyesi tarafından hem sosyal medya hem de yazılı ve görsel basın üzerinden ya da ilk derece yargılamaları veya temyiz incelemesi sırasında gönderilen dilekçelerle sürekli tehdit edilen Dairemiz üyelerinin, bir de Anayasa Mahkemesi tarafından bu şekilde tehdit edilmesi de esef verici ve manidar bulunmuştur.

        AYM VESAYET MAKAMI GİBİ DAVRANIYOR: Ülkemizde Anayasa Mahkemesi sadece yasaları iptal ederek yasama organının alanına müdahale etmemekte; ayrıca, bazen yasa koyucu gibi davranarak Anayasa'ya göre aralarında astlık üstlük ilişkisi bulunmayan yüksek mahkemeler üzerinde de süper temyiz mahkemesi olarak vesayet makamı gibi davranmaktadır. Yasama, yürütme ve yargı erki sadece bir görev dağılımıdır. Yargının yeri ise, diğer iki erkten farklıdır. Yargı ne zaman aktivist davranış sergilerse, o zaman meşruiyetini yitirecek ve sorgulanmaya başlayacaktır. Yargıdan beklenen, kanunlara, Anayasa'ya ve en önemlisi hukuka uygun kararlar alabilmesidir.

        AYM YARGISAL AKTİVİZM YAPIYOR: Anayasa Mahkemesi, bu şekilde yargısal aktivizim yaparak, "şeklen denetleyemediği Anayasa hükmünü uygulanamaz hale getirme, kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamı tüketilmeden bireysel başvuruları kabul etme, soruşturmalara müdahil olma, kovuşturmaları yapılamaz hale getirme" şeklinde Anayasa'ya aykırı olarak verdiği kararları ile görev ve yetkilerini, Anayasa ve kanunlardan üstün görmek suretiyle bir nevi Anayasa'yı uygulanamaz hale getirerek, kendisinin sorgulanmasına ve meşruiyetinin tartışılmasına yol açmıştır. Devletin cebri gücünü ve görevleri gereği Devletin kamu gücünü elinde bulunduran kimselerin, sahip oldukları kamu gücünü sürekli Anayasa'ya aykırı bir şekilde kullanmalarının, Anayasayı ihlal etme eyleminin işlenmesinde kolaylık sağlayacağı aşikardır.

        BUNDAN SONRA NE OLACAK?

        Peki bundan sonra ne olacak? Yargıtay'ın bu kararı meclis genel kurulunda okunursa Can Atalay'ın vekilliği düşecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da Yargıtay, AYM üyelerine yönelik suç duyurusuna dair bir karar verecek. Can Atalay'ın Anayasa Mahkemesi'ne yeni bir başvuru yapması da söz konusu olabilecek. Bu da Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının uygulanmaması nedeniyle yeni bir ihlal kararı almasına neden olabilecek.

        AYM ÜYELERİ YARGILANABİLİR Mİ?

        Anayasa Mahkemesi başkan ve üyeleri görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan’da yargılanabiliyor. Başkan ve üyelerin görevlerinden doğan veya görevleri sırasında işledikleri iddia edilen suçları, kişisel suçları ve disiplin eylemleri için soruşturma açılması AYM Genel Kurulu’nun kararına bağlı bulunuyor. Konu, Başkan tarafından gündeme alınarak Genel Kurulda görüşülüyor. Hakkında işlem yapılan üye görüşmeye katılamıyor. Soruşturma açılmasına karar verildiği takdirde, Genel Kurul, üyeler arasından üç kişiyi Soruşturma Kurulunu oluşturmak üzere seçiyor. Başkan yönünden yapılması gereken işlemler ise kıdemli başkanvekilince yürütülüyor. Soruşturma Kurulu soruşturmayı tamamladıktan sonra kamu davasının açılmasına gerek görmezse kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar veriliyor. Kurul, kamu davası açılmasını gerekli görürse düzenleyeceği iddianameyi ve dosyayı görevleriyle ilgili suçlarda Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapmak üzere Anayasa Mahkemesi’ne gönderiyor. Mahkemenin Yüce Divan sıfatıyla yapacağı yargılamada Soruşturma Kurulu’nda yer alan üyeler görev alamıyor. Tüm bu süreçlerden de anlaşılacağı üzere Anayasa Mahkemesi üyelerinin Can Atalay kararı bağlamında yargılamalarında fiili imkansızlık bulunuyor. Zira Can Atalay kararı AYM’de 5’e karşı 9 üyenin oyuyla alındı. 9 üyeyi yargılayacak bir mekanizma bulunmuyor.

        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ