Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Faiz indirimine hazırlanan Merkez Bankası’nın işini kur artışı zorlaştırıyor. Siyasetçiyi de memnun edecek bir faiz indirimi gelmezse çıldıracaklar var. Ancak yüklü faiz indirimi de kurları çıldırtabilir. Türkiye’de kurlar çıldırırsa herkes çıldırır. Kimisi kazançtan kimisi zarardan. Çünkü halkın dövizi, yabancıların sıcak parası, şirketlerin de yüksek döviz borcu var

        Aşağıda detayları yer alan gelişmelerin ardından Merkez Bankası faiz indirimi yapmakta zorlanacak gibi. Bunun için iki gün daha var ama döviz kuru hızlı artmaya devam ederse Merkez faiz indirimi yapmaktan imtina edebilir, kurun yatışmasını bekleyebilir. Ya da yapmayı planladığı indirimi tıraşlayabilir. Enflasyon bir puan düşecekse ve 1 puanlık indirim yapacaksa bunun yarısı veya dörtte biri kadar indirimle yetinebilir.

        -Bu indirim seçime giden bir hükümeti ve siyasetçileri tatmin etmeyebilir. Zaten faiz karşısında çıldırmak üzere olduğunu belirten bir Cumhurbaşkanı var. Ama siyasetçiyi tatmin edecek bir faiz indirimi yapıldığında da, kurlar rayından çıkarsa ne olacak? Kaldı ki, geçen haftaki gelişmeler bunun işaretlerini veriyor.

        -Kurlar çıldırdığında ekonomi, piyasalar ve vatandaş da yerinde duramaz. Kimisi döviz borçlusu olduğu için çıldırabilir. Şirketlerin 250 milyar doları aşan dış borcu bulunuyor. Kur artışında bu borcun yükü de artıyor.

        -Kimisi döviz varlığı olduğundan dolayı çılgınlık yapabilir ki, halkımızın bankalarda 150 milyar dolara varan döviz tevdiat hesabı bulunuyor. Buna yastık altı veya sistem dışı kalan dövizler dahil değil.

        -Bir başka çıldıracak kesim de, Türkiye’de portföy yatırımı yapan yabancı yatırımlar olabilir. Kur yükseldiği için veya yükseldiği oranda yabancıların Türkiye’deki yatırımları zarar yazar. Çünkü dövizini bozdurarak ve TL varlıklara geçerek yapıyor bu yatırımı. Türkiye’de 150 milyar dolar kadar sıcak para stoku var.

        -Döviz piyasalarının bir ucu uluslararası yatırımcıların ve piyasaların elindeyse diğer ucu da yerlilerin elinde. Koşullar bize yıllarca dövizde iyi pozisyon almasını öğretti, toplu spekülasyonu sevdik ve iyi de yapıyoruz. Eğer bu olay sadece bir faiz, döviz veya enflasyon ile ilgili bir konuysa bu boyutta kalmalı, daha fazla büyütülmemeli. Aksi taktirde herkes işin içine atlayacak ve durum çok karmaşık bir hal alacak.

        -Yok bu gelişmeler, Merkez Bankası, kur veya TL üzerinden bir hesaplaşmaya doğru gidiyorsa, bir yönetim kavgasına dönüşüyorsa, çıldırma sırası bürokrasiye ve ekonomi yönetimine geçebilir. Bunun kur, faiz ve piyasalara yapacağı etki de az çok biliniyor. Durumun bir an önce sonuçlandırılması veya açıklığa kavuşturulması lazım.

        -Bu açıdan kim ne yapıyorsa yapsın da, bunu döviz kurlarını rayından çıkarmadan yapsın. Yoksa dövizle hemen herkesin bir çıkar ilişkisi var ve kurlar çıldırırsa herkes çıldırabilir.

        ORTADA YENİ BİR DURUM VAR

        Hem haftayı hem ocak ayını kapatırken dolar kuru TL karşısında rekor düzeye yükseldi. Sadece dolar değil Euro da hızla yükseldi. Aslında bu hızlı yükseliş 27 Ocak Salı günü TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın “Enflasyonun 1 puandan fazla düşmesi halinde para Politikası Kurulu’nu 4 Şubat’ta olağanüstü toplantıya çağırıp faizi düşürmeyi görüşecekleri” açıklamasıyla başladı. Faiz indirimi, faiz piyasasından daha çok, döviz piyasasında fiyatlandı. Merkez Bankası hem siyaset tarafından gelen baskıları yerine getirecek iyi bir formül bulmuştu, hem de sermaye girişleri sonucu TL’nin hızla değerlenmesini törpüleyecek bir yol. 26 Ocak itibarıyla yeni yılda TL’deki değerlenme döviz sepeti karşısında yüzde 2.96’ya çıkmıştı. Halbuki JP Morgan Gelişmekte Olan Ülkeler Kuru yüzde 1.9 değer yitirmişti.

        -Merkez Bankası bu iki gerekçeyle faiz düşüşünün yolunu açarken, piyasalar ise daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla zaten hareketlenmiş olan dövize yönelmenin dozunu artırdı. Kurdaki yükselme cuma günü tam çığırından çıkmak üzereyken, Merkez Bankası’ndan sözlü müdahale geldi. Banka “Yakın dönemde gözlediğimiz piyasa hareketleri TCMB’nin öngördüğü faiz indirim sürecinin temkin düzeyiyle uyumlu değildir” dedi. Bunun üzerine kurdaki yükselme geri geldi ve durum yatışır gibi oldu.

        -Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz indirimlerinin devamının gelmesi konusunda yeni açıklamalar yaptı ve “İnsanı adeta çıldırtacaklar” dedi. Düşmekte olan kur yeniden havalandı. Ama daha da önemlisi cuma günü yaşananlar ortada yeni bir durumun varlığını çağrıştırıyor.

        -Dolar ocakta yüzde 4.8 arttı. Euro ise yüzde 2.2 değer yitirdi. Döviz sepeti ise yüzde 0.97 arttı.

        -Aydan aya bakınca sorun yok gibi. Çünkü dolar dünyada yükseliyor. Dolar Endeksi ocakta 90.269’dan 94.804’e yükselerek yüzde 5 değerlendi. TL karşısında ise dolar artışı yüzde 4.8 kadar.

        -Gelişmekte olan ülkeler kur endeksi ocakta yüzde 3.6 düştü. Son hafta içindeki kaybı ise yüzde 2.2’yi buldu. Yani dolar karşısında parasının değeri düşen sadece biz değiliz, bütün gelişmekte olan ülkeler ve Euro Bölgesi’nin kuru da geriliyor.

        Son 4.5 yılda TL yüzde 32, gelişmekte olan ülkelerin kurları yüzde 23 geriledi

        -Kurdaki sorun son dört gündeki başdöndürücü yükseliş. Açıkçası piyasa koşullarında buna müdahale yapılmasına ve beklenen sonuç alınmasına karşılık, işin içine yine siyasetin girmesi sorun.

        -Son dört günde sepet kur TL karşısında yüzde 3.9 arttı. Her güne yüzde birlik artış denk gelir ki, gayet yüksek bir oran. Yüzde 4’lük kazancı, parasını faize yatıranlar ancak altı ayda elde eder. Aynı dönemde gelişmekte olan ülkelerin kurları yüzde 1.7 geriledi. Yani dünya ortalamasını ikiye katlayacak şekilde TL’de bir gerileme söz konusu.

        -Halbuki 26 Ocak’a kadar durum bunun tersineydi. JP Morgan Kur Endeksi 2010 yılı ortasından beri yayımlanıyor ve gelişmekte olan 21 ülkeyi kapsıyor.

        -TL’nin en değerli olduğu Mayıs 2014’te dolar 2.0672 ve sepet kur 2.4531’e inmişti. Aradan yaklaşık 8.5 ay geçti ve 26 Ocak’ta sepet kur 2.5056’ya çıktı. Artışı sadece yüzde 2.1 ve TL’nin sepet karşısındaki değer kaybı da aynı düzeyde.

        -Buna karşılık JP Morgan Kur Endeksi’nin kaybı yüzde 14.1. Yüzde 2.1’lik kayba karşılık yüzde 14.1’lik kayıp oluşmuş. Son dört günde ise TL’de yüzde 3.8’lik kayba karşılık gelişmekte olan ülke kurlarında yüzde 1.7’lik kayıp meydana geldi. Makas tamamen tersine döndü.

        -Endeksin yayımlanmaya başladığı 2010 ortasından bu yana geçen yaklaşık 4.5 yılın bilançosunu da çıkardık. Dolara karşı gelişen ülke kurlarının kaybı yüzde 23.1.

        Dolar ve Euro’dan oluşan döviz sepetine karşı TL’nin kaybı yüzde 32.4. Son 4 günlük kur sıçraması ile 4.5 yıllık dönemde gelişen ülke kurları ortalamasının biraz üzerine çıktık. Yani kısa vadedeki sorun, uzun vadeyi de kısmen bozdu.

        SONUÇ: “Pazar kuruldu, hesap bozuldu.” Türk atasözü

        Diğer Yazılar